Ciddiye Susamışlık - Mümtaz Soysal Köşe Yazısı
BİRİ iktidar, öbürü ana muhalefet. Yeryüzünün en kritik coğrafyasındaki yetmiş beş milyonluk bir toplumun gelecek dört yılını belirleyecek bir genel seçim öncesinde atışmaktalar. Atışma, niteliksiz ağız kavgaları için halkın bulduğu bir terim. “Kayıkçı kavgası” gibi daha kötüleri de var. İki liderin kampanya nutuklarının böyle sözcükleri akla getirmesi üzücü değil mi? Ne yazık ki namertlik, şerefsizlik gibi ağır sözlerin havalarda uçuştuğu kapışmalar bu izlenimi bırakıyor halk yığınlarında. İşin kötüsü, bu atışmaları dinleyen vatandaşlar da ister istemez buna alışınca zamanla herkes aynı havaya giriyor.
Hiç değilse son hafta için biraz daha ciddiyet gösterilemez mi?
Şu ülkenin çok ciddi bir yığın sorunu varken.
Örneğin eğitim, her aşamasıyla her aile için başlı başına ciddi bir sorun.
Geçim yükü üzerindeki ağırlığıyla, çocukların ve gençlerin ruh haliyle, zihinleri meşgul eden gelecek kaygısıyla, donanımlı evlat yetiştirme sorunları, sosyal eşitsizlikleri ve yarışmalı sınav handikaplarıyla..
Liderler, ailelerin ilgisini bu konulara çekip her yaştaki insanı ferahlatacak, geleceğe yönelik güven verici sözler edemezler mi meydanlarda?
İşsizlik, hâlâ diz boyu ve bütün illerde kol geziyor. Bu konuda somut yatırım ve istihdam hesapları, fabrika projeleri, barajlar ve sulama sistemi programlarıyla konuşan lider var mı?
Genel ve belirsiz vaatlerle ölçüsüz fanteziler yerine, iyi düşünülmüş, maliyetleri ve getirileri açıkça ortaya konup sağlama bağlanmış hedefler daha çok oy getirmez mi partilere?
Bu ülkenin içişleri her zaman çevresinde olup bitenlerden etkilenmiştir. Halk, harplerin yarattığı yeni göçlerle, büyük devletlerin bölgeye yönelik niyetleriyle yakınan ilgilenir ve bunların etkisini günlük yaşamında hisseder. Son yıllarda çok olay oldu, çok durum ve denge değişti Türkiye’nin çevresinde. Seçim kampanyası boyunca herhangi bir liderin bu yeni tabloyu halk yığınlarına anlatıp yorumladığını, Ankara’nın tutumunu anlaşılır biçimde açıklayıp seçeneklerle tercihleri ortaya koyduğunu duydunuz mu hiç?
Oysa, Türk halkı büyük harpler ve göçler döneminden, İkinci Dünya Savaşı ve İnönü yıllarından beri dış politikayla yakından ilgilenen, daha doğrusu dışta olup bitenleri aile bireyleriyle askere giden eşi ve oğluyla yaşayan bir halktır. Köy kahveleri hep çarıklı erkânıharplerle dolup boşalmadı mı?
Liderler, kürsülerinin önüne yığılan insanlara bu konularda bir şeyler söyleyemezler mi?
Kısacası, atışmalar yerine ciddi sorunları halkın diline çevirip anlaşılır ve tartışılır kılan bir seçim kampanyasına susamışlık hâlâ giderilmiş değildir.
Yorum Gönder