Batı alfabesini kullanan ilk Türk kim? - Rıza Zelyut Köşe Yazısı
Bugün kullandığımız Latin alfabesi denilen alfabe 1928 yılında kabul edildi. Amma; Latin alfabesi diye bilinen batı işi alfabeyi ilk kullanan kişi; bir Osmanlı kadın sultanı idi...
Onun hayat hikâyesi; Türk toplumunun Batılılaşma yolunda attığı adımların hikayesini de gösterir.
İşte o sultan hanımın adı Hadice idi. Babası da Osmanlı padişahlarından 3. Mustafa'dır... 1768'de doğan Hadice Sultan; babasının ölümü ile 6 yaşında iken anası ve ablalarıyla birlikte Beyazıd'daki Eski Saray'a gönderilmişti. Burası; gözden düşen kadın sultanların ve çocuklarının; cariyelerinin ve hizmetlilerinin yaşadığı yüksek duvarlı sürgün sarayıdır. Elbette ki buraya gönderilen kadınlar üzülüp ağladıkları için Eski Saray'ın bir adı da Gözyaşı Sarayı olmuştur...
Hadice Sultan, ablaları Bekhan (Beyhan) ve Şah sultanlar Eski Saray'da bilgili cariyelerden ders alarak yetişmişlerdir. Kapalı harem hayatından ancak 18 yaşında evlenince kurtulmuştu Hadice Sultan...
3. SELİM PADİŞAH OLUNCA
1. Abdülhamid 1789 yılında ölünce, yerine yeğeni 3. Selim geldi. Yeni padişahın ilk işi Eski Saray'daki annesini ve kızkardeşlerini büyük bir törenle Topkapı Sarayı'na getirmek olmuştu. Lakin; Osmanlı Devleti'nin çok zor günlerden geçiyordu. Rusya ile savaşlar başarısızlıkla sonuçlanıyor; asker savaşmaktan kaçınıyordu. Devletin hazinesi de tamamen boşalmıştı.
İşte bu kötü durumdan kurtulmak için Padişah 3. Selim; yeni bir düzen ( nizam-ı cedid) kurmak gerektiğini düşünüyordu. Bu amaçla; yenilikten yana bir kadro ile yola çıktı. Hem annesi Mihrişah Sultan hem de kızkardeşleri yeni bir düzen kurulması için Selim Han'ı teşvik ettiler. 3. Selim'in kızkardeşleri içinde en hareketli olanı Hadice Sultan idi... Selim Han; Türkleri Avrupa medeniyetine açmak düşüncesindeydi. Bunu Harem'dekilerle konuştuğunda en kuvvetli desteği de Hadice Sultan vermişti.
MELLİNG KALFA GELİYOR
3. Selim, Ortaköy'deki Neşedabad sahilsarayını (yalı) Hadice Sultan'a vermişti. Yenilik yanlısı Hadice Sultan buraya Avrupa tarzında bir saray yaptırmak için harekete geçti. Danimarka elçisi Baron de Hubsch'un bahçeli yalısını çok beğenmiş, öyle bir şey istiyordu. Elçi; kendisine Alman asıllı Fransız ressam ve mimar Anton İgnaz Melling'i önerince 3. Selim, Danimarka kralından rica etti ve Melling İstanbul'a geldi.
1790'da Hadice Sultan, Melling ile tanıştı ve ondan Avrupa tarzından bir sahilsarayı istedi. Melling de Ortaköy'e Türk yalılarından çok farklı bir saray kondurdu.
Bu saray; bütün İstanbul'un diline düştü. Sultan Selim bile bahren binişle (denizden gelerek) buraya uğruyor; kızkardeşinin konuğu oluyor, mimar Melling ile konuşuyordu.
Melling Eyüb başta olmak üzere; İstanbul'un muhteşem manzaralarına yeni saraylar konduruyordu. Amma o tamamen Hadice Sultan'ın özel mimarı halinde çalışıyordu. Öyle ki Hadice Sultan; Melling'i sarayının selamlık bölümüne yerleştirmişti. Onunla istediği zaman görüşüyor, haber gönderiyor, iş yaptırıyordu.
Topkapı Sarayı'nın yani 3. Selim'in mimarı başmimar (Mimar Ağa ) diye çağrıldığı için Melling'e kalfa deniliyordu.
MEKTUPLAŞMALAR LATİN ALFABESİYLE
Hadice Sultan, Melling ile ilişkisini giderek daha da sıkı hale getirmişti. Çünkü kocası ölmüş, 30 yaşında dul kalmıştı. Melling Kalfa ile aracısız konuşmak için ona Türkçe öğretiyordu. Melling de Hadice Sultan'a Latin alfabesi ile yazmayı gösteriyordu. Zamanla bu konuda ikisi de çok ustalaştılar.
Fransız Melling, Hadice Sultan'a; İsmetli, kudretli velinimetim efendim hazretleri!" diye başlayan mektup yazıyor Hadice Sultan ise; " Rabetlü Melling Kalfa, mektubun malumum oldu. Sen elbet çalışırsın bilirim." diye karşılık veriyordu.
Bu mektuplar o zamanki Osmanlı alfabesi ile değil Latin alfabesi ile yazılıyordu. Bu iki şahsiyet arasındaki mektuplar daha sonra kitap haline getirilerek yayımlanmıştır.
Elbette ki Hadice Sultan gibi genç bir kadınla Fransız keferesinin bu kadar iç içe yaşamaları ve yazışmaları dedikodulara yol açtı. İstanbul'da açıktan olmasa bile gizli gizli bu ilişki konuşuldu, çekiştirildi.
HAREMAĞASINA SÜRGÜN
Hadice Sultan'ın sarayı; işleyiş açısından padişahın kaldığı Topkapı Sarayı'nın küçük bir örneği idi. Hadice Sultan'ın da düzinelerce cariyesi vardı. Bunların başında da haremağası bulunuyordu.
Hadice Sultan bir gün cariyeleri; Melling'in özel olarak düzenlediği bahçedeki çiçek tarhlarının arasına saldı. Bu tarhlar, gül, leylak, akasya gibi budanarak şekilden şekle sokulabilen bitkilerden oluşturulmuştu. Ve aralarında da labirent gibi boşluklar oluşturulmuştu. Kızlar bu insanı hapseden çiçekli yollara girdiler ama bir türlü çıkışı bulamadılar. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyorlar ve heyecanlı kahkahalar atıyorlardı. Kahkahaların çınlamasına sinirlenen haremağası hem cariyelere hakaret etti hem de Melling'e laflar söyledi. Bu arada Hadice Sultan'ı da işin içine kattı.
Bunu duyan Hadice Sultan; derhal çavuşlara emir verdi; haremağasını yalı önünde bekleyen üç kifte kürekçili kayığa attırıp önce Topkapı zindanına, sonra da sürgüne gönderdi.
NAPOLYON ARAYI BOZDU
Hadice Sultan ile Melling'in arasını Fransız General Napolyon Bonaparte bozdu. Çünkü; o aniden bir Osmanlı mülkü olan Mısır'a çıkarma yapmıştı. 1799'daki bu saldırı ve Mısır'ın işgali yüzünden Sultan Selim; gelenek üzere savaşılan ülkenin elçisini Yedikule Zindanı'na hapsettirdi. Lakin Melling, diğer Fransızların durumuna düşmedi.. Düşmedi amma artık sarayla ilişkisi kesilmişti. Osmanlı ordusunun Fransa ile savaştığı ve yenildiği bir dönemde Frenk kâfirinin sarayda tutulmasını halk kaldıramazdı. Melling 1801'de İstanbul'da Cenovalı bir kadınla evlendi ve 1802'de ise yanında birçok İstanbul çizimi ve resimlerle Türkiye'den ayrıldı.
Melling; Hadice Sultan'la olan yakınlığı ve 3. Selim'le olan ilişkisini kullanarak Topkapı Sarayı'nın harem dairesine de girebilmiş ve oranın çizimlerini de yapmıştır. Ki bu çizimler; kültür tarihimiz açısından da önemli belgeler olmuşlardır.
Melling sayesinde; Atatürk'ten hemen hemen 130 sene önce İstanbul'da; Beşiktaş sahilinde latin alfabesi ile ilk Türkçe mektuplar yazılmış idi...
Batılılaşma kolay olmadı...
Yorum Gönder