Herkes yasalar önünde eşittir... Muhalefet hariç! - Mustafa Mutlu

“Terör örgütü mensupları serbest bırakılırken, kimi dosyalar jet hızı ile karara bağlanıyor. Benim dosyam 24 saatte Ankara’ya getirildi, hemen karar verildi ve seçime girmem engellendi. Demek ki yapabiliyorsunuz. Onları yaparken bayağı mahirsiniz de şimdi niye değilsiniz?

Özelleştirmelerin karara bağlanması yıllarca sürerken, Sağlık Bakanlığı’nın Tam Gün Yasası ile ilgili bir günde iptal kararı verebiliyor.

Dün Danıştay ALES’le ilgili bir karar aldı. Karar hukuksuzdur, kanunsuzdur. Yargının siyasallaşması işte budur.”

Mahkemelere ağır eleştiri içeren bu sözleri bu ülkenin Başbakanı, 20 Ocak 2011’deki TÜSİAD toplantısında söyledi.

Hiçbir savcı, mahkemelerin işine müdahale anlamına gelen bu sözler için soruşturma başlatmadı ve Başbakan’ın dokunulmazlığının kaldırılmasını istemedi!




***


“Tıkanmış, hantal, işlemeyen, çağdışı bir yargı sistemi ile geleceğe umutla yürüme imkânı kalmamıştır.

Yıllardır yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı örtüsü altında yüksek yargının içine düşürüldüğü durumu kimsenin savunacak mecali yoktur.

Yargı gücünü vesayete dönüştürerek, bunu yargı bağımsızlığıyla meşrulaştırmaya çalışmanın hukuk devletinde yeri olamaz.”

Yüksek yargıya ağır eleştiri içeren bu sözleri bu ülkenin Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı Haşim Kılıç, 2 Şubat 2011’de söyledi.

Hiçbir savcı, mahkemelerin işine müdahale anlamına gelen bu sözler için soruşturma başlatmadı ve Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın yargılanmasını istemedi!




***


“Terör sanıkları geçmişte, devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanıyorlardı. Şimdi yerini özel ağır ceza mahkemeleri aldı.

DGM’lerin yerini alan bu mahkemeler de, hukuku zedeleyen uygulamaları değiştirmedi. Yargıçların tutumları, keyfi kararlar, mahkemelerde kanıtların değerlendirilmesinde sorunlu yaklaşılması temel tespitlerimiz. Özel ağır ceza mahkemelerinin işleyişlerine ilişkin çok yaygın bir hoşnutsuzluk bulunduğunu saptadık. Bu hoşnutsuzlukların başında, mahkemelerin sanıklar ve tanıklardan yasa dışı yollarla elde edilen ifadeleri, dikkate almadan reddetmeleri gerekirken kararlarında esas alması geliyor.”

Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’ne ciddi suçlamalar içeren bu sözler, Uluslararası Af Örgütü’nün , 7 Ocak 2006’daki “Gerçekleşmeyen ve Geciken Adalet” başlıklı raporunda yer aldı. Hiçbir savcı, mahkemelerin saygınlığına yönelik bu sözler için soruşturma başlatmadı ve Uluslararası Af Örgütü’nden çıkmamız gündeme gelmedi.




***


“Yıllarca süren tutukluluk sürelerinin infaza dönüşmesi ve uluslararası kuruluşların dahi sahip çıktığı gazetecilerin hapiste olması vicdanen büyük rahatsızlık yaratıyor. İddianameler, somut kanıttan çok demokratik hukuk devletlerinde örneği görülmeyen gizli tanıklık ifadelerine yaslanarak hazırlanıyor. Sanıkların özel hayatları telefon kayıtlarından sızdırılıyor. Bu; ‘vaka-i adiye’den sayılıyor... Küçücük bir kız çocuğuna insafsızca tecavüz edenler ‘rıza’ ve iyi hal öne sürülerek en düşük cezalarla neredeyse mükâfatlandırılıyor.

Farklı kaynaklara göre 281 ile 500 arasında öğrencinin aylarını hatta yıllarını hapishanelerde tutuklu olarak geçirmesi bizde geçmişe yolculuk duygusu uyandırıyor.”

Mahkemelere ağır eleştiri içeren bu sözleri Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği’nin Başkanı Ümit Boyner, hem de Meclis Başkanı’nın katıldığı Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nda 9 Aralık 2011 tarihinde söyledi.

Hiçbir savcı, bu sözleri mahkemelerin işine müdahale olarak yorumlamadı ve Ümit Hanım için dava açmadı!




***


“Tutuklu bulunan milletvekilleri, parlamentoya gelip yeminlerini ederek, Anayasa’nın 90’ıncı maddesinde öngörülen kurallar içinde görevlerini yapmak istiyorlar. Ama bu görevler maalesef bazı yargıçlar tarafından engelleniyor. Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum. Çünkü yargıç, vicdanıyla hareket eden kişi demektir. İktidara muhalif olmanın bedeli, 21’inci yüzyılın Türkiyesi’nde Silivri’de toplama kampında olmaktır.”

Mahkemelere ağır eleştiri içeren bu sözleri bu ülkenin ana muhalefet partisinin lideri 9 Kasım 2011’de Silivri’deki cezaevinin önünde söyledi.

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı hakkında adil yargılamayı etkilemek suçundan 6 yıla kadar hapis istemli soruşturma başlattı ve dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.




***


Türkiye, “demokratik, laik, sosyal bir hukuk” devleti...

Ve anayasaya göre; yasalar önünde herkes eşit!

Bu nasıl eşitlikse; mahkemeleri ve yargıyı herkes sert bir şekilde eleştirebiliyor, suçlayabiliyor; ama...

Sadece ana muhalefet lideri ve muhalifler eleştirince dava açılıyor!

Ne diyeyim; yaşasın “herkesin hukuk karşısındaki eşitliği...”




*****


GÜNÜN SORUSU

Kılıçdaroğlu’nun eleştirdiği Ergenekon Mahkemesi, dünkü duruşmada yıllardır tutuksuz olarak yargılanan ve her duruşmaya koşa koşa gelen Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un, “delilleri karartma şüphesi” nedeniyle tutuklanmasına karar verdi. Sorum mahkeme heyetine:

Adam yıllardır dışarıda... Eğer karartabileceği bir delil varsa, bunu şimdiye kadar milyon kez yapmış olması gerekmez mi? Dolayısıyla bu gerekçenin “inanılır” olduğuna kendiniz inanıyor musunuz?

Mustafa Mutlu/VATAN

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget