Siyaset hayatını hep bu gerçeğe göre kurdu…
Hep bu gerçeğe göre yaşadı!
Sabrını önce, Kıbrıs’ı yıllarca müstemleke olarak yöneten İngilizlere...
Sonra Hıristiyanların kutsal günü 1963 Noel’inde bir banyo küvetinde bir anneyi iki çocuğu ile boğazlayan Rum çetecilere...
Tazıya tut tavşana kaç diyen Rum yanlısı AB ülkeleri ile BM Temsilcilerine...
Ve dahası...
Türkiye’deki iktidarlara, siyasetçilere karşı kullandı.
***
Ondaki sabır, metanet, irade ve “doğrultu tutarlılığı” olmasaydı...“Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur!” (Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, TBMM -1953) noktasından..
“Ya taksim ya ölüm” durağına...
Oradan da..
Barış Harekâtı üzerinden...
KKTC gerçeğine..
Ve 38 yıldır Kbırıs Türkleri kendi “vatanlarında” burunları kanamadan nasıl özgürce yaşayabilirdi?
***
Ve “Yetmez ama evet” zevzekliğinin..Yavru Vatan modeli olan “Yes be annem!” zirzopluğuna karşı nasıl mücadele edebilirdi?
***
Kıbrıs Türkü’nü mahalle cemaati gören anlayışı yok etmek için iğne ile kuyu kazdı..Yüksük ile su taşıyıp harç yaptı, duvar ördü.
Yeşil Hat, elbette Türk Silahlı Kuvvetleri’nin süngüsüyle çizildi.
Ama bu çizgiyi korumak için verilmesi gerekli mücadeleyi hem Kıbrıs’ta hem de Türkiye’de çoğu zaman tek başına kalarak yürüttü.
Kıbrıs davasını Çinlilere anlatmak gerekse...
Her bir Çinliye tek tek anlatmak azmiyle yürüyerek Çin’e kadar gidebilirdi.
Belki de bu azmin kaynağı “Güçlü olmanın öteki adı sabırlı olmaktır!” sözünü söyleyen Konfüçyüs’e olan saygısı ve bağlılığıydı.
***
“Cumhurbaşkanlığını kaybetmemek için uzlaşmaya yanaşmıyor”diyenlere gülüp geçti.Küfrederken bile tebessümünden hiç vazgeçmedi.
Oğlu Serdar Denktaş’ın, babasının dünkü Takvim’in manşeti olan sözleri Annan Planı’yla ilgili hissiyatını çok veciz anlatıyordu:
“(Plana karşıyım diye) O DEYYUSLAR SÖVER BANA!”
***
Denktaş yok artık..Bakalım o dediği arkadaşlar kime sövecekler?
Ecevit, Denktaş’ın arkasından ne söylerdi?..
Denktaş’ın Türkiye’deki tek ve en önemli siyaset yoldaşı Bülent Ecevit idi..Bizim kimi “light” çevreler için “dalga” vesilesi olan, “Kıbrıs Fatihi”sözünün Ada’daki anlamı ve önemi ise hâlâ tartışılmaz.
Türkiye’de geniş bir çevre için...
Kıbrıs, Denktaş demekti..
Denktaş ise Kıbrıs..
***
Kıbrıslıların gözünde de Ecevit, Kıbrıs demekti.Ecevit, Denktaş’tan iki yaş daha gençti.
Ondan 4 yıl önce gitti.
***
Tersi olsaydı...Ecevit acaba Denktaş’ın arkasından neler söylerdi? Herhalde kendisi için Denktaş’ın söylediklerini:
“Barış için savaştı. Barışı getirdi. Muazzam bir diplomat,
bir kahraman. Halk ne zaman onun adını duysa..
barış harekâtını hatırlar.
Kıbrıs Türkleri ise o güne, ‘doğum günüm’ der!”
Çiçeksiz Kıbrıs çıkarması!
Başbakan Ecevit, Kıbrıs çıkarması öncesinde savaş uçaklarından çiçek atılıp atılmayacağını soruşturmuştu.Org. Kemal Yamak anlatıyor:
“Başbakan Ecevit, çağırdı. Acaba, dedi, uçaklarımız hava taarruzundan önce çiçek, sonra beyanname atsa ve ancak aşağıdan ateş açılırsa o zaman hava taarruzuna geçilse, olabilir mi?” ( 26.11.2008 Sabah - Anılar, Kemal Yamak - Gölgede Kalan İzler Gölgeleşen Bizler - İst.)
Ecevit, belli ki, çıkarma yüzünden hiçbir insanın zarar görmesini istemiyordu.
Kendisine savaş uçaklarından çiçek atmanın teknik imkânsızlığı anlatılınca da bu önerisi gerçekleşmiyor.
Ecevit, siyaseti bıraktığı dönemde bir Danışmanlar Grubu oluşturdu. Grubun en önemli üyesi (Kıbrıs Türkleri arasındaki adıyla) Denktaş Bey’di.
Bendeniz de grubun üyesiydim.
Başta Kıbrıs ve AB olmak üzere ülkemizin önemli ve ulusal sorunlarının tartışıldığı grup toplantılarından birisi Ankara Palas’ta,Atatürk’ün kaldığı odada gerçekleşti. Bir çay molası sırasında uçaktan Rumlara çiçek atma konusunu sordum. Denktaş, gülerek şöyle dedi:
“O dönemde Rumları değil çiçek, gül suyuna bandırılmış İngiliz Sterlini atılsa etkilemezdi. Bizim çiçekler de aşağılarda çiğnendiğiyle kalırdı. Ama şu var. Gerçekleşseydi.. Bizim Barış Harekâtı, mesela İskandinav milletlerinin gözünde falan ismine belki daha layık hale gelirdi. Tarihe bir de çiçek yönüyle geçerdi!”
Ahmet Tan/Cumhuriyet
Yorum Gönder