Dikkat: Verem yayılıyor - Rıza Zelyut

Bir hafta içinde iki ayrı şehirden yardım çığlığı geldi.
Beni tanıyan bu iki insan da verem hastasıydı.
Birisi artık ölmek üzere idi. Ailesi, yanına almak bile istemiyordu.
Diğeri ise hastalanmış; işten atılmış; bir göğüs hastalıkları hastanesinde tedavi görmüş; çıkarken de kendisine senet imzalatılmıştı. Çığlık sebebi şuydu:
-Zaten aç kaldığımız için böyle olduk. Bu parayı nasıl ödeyelim?
İkisiyle de elimden geldiğince ilgilendim. Bürokratlara durumu anlatıp yardım istedim.
NERELER TEHLİKEDE
Verem hastalığı bir zamanlar çok yaygındı. Hatta filmlerde veremli kız tipi sık sık izlenirdi. Türkiye’deki tıbbi ve ekonomik gelişmeye paralel olarak bu öldürücü hastalık geriletildi. Sağlık alanında çok önemli adımlar atılmasına karşın, bugün verem yeniden karşımızda.
Peki nerelerde görülüyor verem?
Köyden şehre göç etmek zorunda kalmış olan kesimlerde. Bunlar şehirlerin çevresine sığınıp çok zor koşullarda yaşıyorlar. Böyle olunca da hastalık karşısında dirençsiz hale geliyorlar. Geleneksel aile yapısının da etkisiyle hastalık çabucak yayılıyor.
Çünkü insanlar ancak ileri safhasında veremin farkına varıyorlar. Buna karşın hasta ile yakın ilişkiler sürüyor. Hastanın yatağını, yemeğini, kabını-kacağını ayırmak ayıp sayılıyor. Hastaya şefkat adına onunla ilişki daha artırılıyor. Bu arada birçok insan verem mikrobunu kapıyor.
Yaşı ilerlemiş olanlar neyse ne de çocuklar için tehlike daha büyük.
***
Biz bugün hızla yaygınlaşan bu sinsi tehlikeyi Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ’ın dikkatine sunuyoruz.
Veremle mücadelenin nasıl olacağını elbette ki kendisi daha iyi bilecektir.
Lakin; tehlike sinsidir; hızla yayılmaktadır. Verem hastalığı ile mücadele için bütün hastanelerde ücretsiz tedavi sistemi hemen devreye sokulmalıdır.
Zaten yoksul olduğu için hastalanan insandan bir de tedavi ücreti istemek; o insanları ölüme sevk etmek demektir.
Bir an önce verem hastalarını tespit ve tedavi için çalışma başlatılmalı.
Sadece onları değil...
Yakınlarını da muayeneden geçirmeli...
Biliyoruz ki hasta bedenlerle sağlam bir toplum yaratmak olanaksızdır.
FENERBAHÇE İŞİ BAŞBAKAN’I ZORLAR
Artık iyice belli oldu ki bu futboldaki şike operasyonu tamamen Fenerbahçe’yi hedef almıştır.
Fenerbahçeli olarak takdim edilen soruşturma savcısı Mehmet Berk; Galatasaray hakkındaki “teşvik primi” işini, görevsizlik kararı ile Çağlayan’daki mahkemeye yollamış. 2006 yılında Denizli-Fenerbahçe maçı öncesinde Denizli’ye yollandığı iddia edilen 1 milyon lira ile ilgili olarak Galatasaray’a yönetilen şike iddiasında “örgütsel bağlantı” yokmuş.
Ama iş Fenerbahçe’ye gelince örgüt; çete... İşi; diyelim ki Orduspor yapınca “yeterli belge bulunamıyor” ama Fenerbahçe söz konusu olunca telefon konuşmaları; halka açık bir lokantada yenilen yemek bile çete yapılmaya yetiyor.
8 takımın adı geçiyor şikede.
Sadece Fenerbahçe Başkanı tutuklu...
***
Diyeceksiniz ki bununla Başbakan Erdoğan’ın ne ilgisi var?
Fenerbahçeliler bir şeye inanıyor:
-Takımımızın elinden Avrupa kupalarına gitme hakkı alındı. Bu işi yapanlar; “ince ayarlı bir çalışma yaptıklarını” sonradan itiraf ettiler. Yani işin arkasında siyasi bir yönlendirme var. Bunu Başbakan Erdoğan yapmadı amma onun bakanının içinde olduğu bir ekip Fenerbahçe’den lig kupasını almak için, ince ince çalışıyor. Durum bu olunca da biz bu işten Sayın Başbakan’ı sorumlu tutarız.
Denilen budur...
Bir zamanlar lokantada kupaları açık açık bölüşerek; “Saat 20.45” işareti yaparak şikenin kralını yapanlar; kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterecekler; öte yandan Aziz Yıldırım’ın telefon konuşmalarından şike hatta çete imal edilecek.
Nerede adalet, nerede bu HSYK?
Aziz Yıldırım içeride de öbürleri neden dışarıda?
İnce ayarlı çalışma bunun için mi yapıldı?
Bütün bunlar zamanı gelince siyaset meydanında sorulacaktır; o da Sayın Erdoğan’ı zorlayacaktır .

Rıza Zelyut/GÜNEŞ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget