Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) şu günlerde sıkça gündeme geliyor. Hrant Dink Davası ile ilgili karardan sonra mahkeme başkanı ile C.Savcısının yaptığı açıklamalar, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten 2 C.Savcısının görevden alınması ve kurulun bu konudaki sessizliği tartışılıyor.
Biz Ankara’da Basın Savcıları Nadi Türkaslan ve Abdulvahap Yaren’in görev yerlerinin değiştirilmesini konuşurken, Basın savcıları arasında asıl büyük değişikliğin bu davaların yaygın olduğu İstanbul-Bakırköy’de gerçekleştirildiğini öğreniyoruz. Basın savcıları ve bu davalara bakan hakimlerin önemli bir bölümünün HSYK tarafından değiştirilmesinin altında neler yattığını HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur açıklarsa belki öğrenebileceğiz…
Önceki HSYK döneminde İstanbul Özel Yetkili mahkemelerinde görevli bazı hakimler ve C. Savcılarının görev yerlerinin değiştirilmesi isteniyordu. Mahkemelerin, görev alanlarının dışına çıktığı, görev alanının dışındaki illerde arama ve yakalama kararları vermeleri de gerekçe gösterilmişti. Ancak, HSYK’nın değişiklik önerileri, bakan müsteşarın kurul toplantılarını “kilitlemesi”yle gerçekleştirilemediği gibi, görevden alınması istenenler, daha sonra daha da etkili görevlere getirildiler.
“Yap kanun, Boz kanun” dönemi
Önceki HSYK’da da görev yapan Ali Suat Ertosun, yeni “yargı paketi”yle var olan bir çok uygulamayı “yeni bir şey getiriliyormuş gibi kamuoyuna sunulduğunu” , Enver Paşa’ya atfedilen ‘yap kanun, boz kanun’ sözlerinde olduğu gibi aynı hükümet döneminde kanun çıkarılıyor, aynı hükümet döneminde bozuluyor. Ertosun, SÖZCÜ’ye şunları anlatıyor:
Hükümet, 20 Aralık 2009’da Çek Kanunu’nu değiştirdi. Çek davaları azalınca bu davalara bakan Asliye Ceza Mahkemelerinin sayısı azaltıldı. Kanun değişecek diye dosyalar birikti ve iki yıl sonra aylnı kanun yine değişiyor. .
‘Yargıyı Hızlandırma Paketi’nde yenilikler diye tanıtılan hükümlerin önemli bir bölümü zaten yasalarda var olan hükümlerdir. Örneğin, yeni düzenlemede tutuklama, tahliye, tutukluluğun devamı yönündeki kararlarda gerekçe gösterileceği belirtiliyor. Oysa, bunlar mevcut CMK’de olan hükümlerdir. Olanlar, yeni hükümlermiş gibi tanıtılıyor.
Doktorun bıçak parası almasının rüşvet suçu olduğu belirtiliyor.Zaten öyleydi. Hacizler zorlaştırılacakmış. Yargıtay, bunun kapsamını zaten genişletmişti. Molotof kokteyl, Van Ağır Ceza Mahkemesi silah saymış, Yargıtay’da bunu onamıştı. Yani, her şeyi kanuna yazmak zorunda değilsiniz. Yasada olmasa bile, mahkeme taşı bile silaha sokabilir.
Başbuğ için iddianame
Emekli Orgeneral ve eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un nerede yargılanacağı konusunda görüş belirtmek istemiyorum. Çünkü, bu dosyanın ilerde HSYK’ya gelmesi söz konusu. Soruşturmayı mutlaka 250 Madde ile Yetkili C.Savcısının yapacak diye bir şey yok. Yargıtay C.Başsavcılığı, bu konuda kendisini görevli görüyorsa soruşturma yapabilir. Dava açabilecek yer, soruşturma yapamayacak mı?
Kozmik oda ne oldu?
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiası üzerine, 25 Aralık 2009 tarihinden itibaren Seferberlik Tetkik Kurulu’nun kozmik odalarında arama yapıldı. Bana göre, kozmikt odalarda yapılan aramalar kanunsuzdu. Çünkü, kozmik odada arama soruşturma aşamasında değil, ancak kovuşturma aşamasında yapılmalıydı. Aradan 2 yılı geçmesine rağmen o odadan ne çıktı, Arınaç’a suikast olayı ne oldu, soruşturmanın bitmesi için ne bekleniyor?
10 yıl önce önermiştik
Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın, suç örgütünün faaliyetlerini yönlerdirme konusunda somut olguların belirlenmesi halinde hakim kararıyla hükümlünün avukat ve diğer kişilerle görüşmesinin 6 ay süreyle kısıtlanmasını , Baronun görevlendirdiği avukatla görüşme yapabilmesini önermiştik. Kabul edilmedi. 10 yıl sonra, önerdiğimiz noktaya yaklaşılması bence önemli. O zaman gereği yapılsaydı, bunlar yaşanmazdı.
Hakim ve savcı yanlış yaptı
Hrant Dink kararından sonra mahkeme başkanı ve C.Savcısı açıklamalar yaptı. Bunlar doğru şeyler değil. Yargının yıpranması, yıpratılmasına yol açılıyor. Yargı, televizyonlarda, mitinglerde konuşuluyor. Bunlar adil yargılamayı etkilemeye dönük teşebbüslerdir ve suçtur.”
Ertosun’a yargıyla ilgili sorularım oluyor. “Daha fazla bir şey söyleyemem” diyor. Bunu söyleyen hukukçular olması bile önemli….
Saygı Öztürk/SÖZCÜ
Yorum Gönder