Eski Bursa Milletvekili ve değerli diplomat Onur Öymen’den aldığım bir mektup pek çok soruyu kapsıyor. Bu soruların yanıtlarını keşke alabilsek.
Aslında bu iş ana muhalefet partisinin işidir. Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Öymen’in gündeme getirdiklerini, Yeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na iletiyoruz.
Sorular, gündeme oturan ve ciddi huzursuzluk yaratan 35 insanımızın Kuzey Irak sınır bölgemizde kaçak mal taşırken Hava Kuvvetleri’nin açtığı ateş sonucu öldürülmesiyle ilgili.
Önemli sorular
Onur Öymen soruyor:
“ABD kuvvetleri Irak’ı terk ettikten sonra hava istihbarat işbirliği devam etmekte midir? Hava Kuvvetlerimiz bu olayda istihbaratı milli kaynaklardan mı ABD’den mi almıştır? Hiçbir sivil yerleşimin bulunmadığı ve teröristlerin geçiş yolu üzerinde olduğu açıklanan o alan, Irak Hükümeti tarafından yasak bölge ilan edilmiş midir? Türk Hükümeti, o bölgenin Türk vatandaşları için tehlikeli bölge olduğunu daha önce ilan etmiş midir?
Kaçakçıların o bölgeye girmelerini önleyecek veya caydıracak ne gibi önlemler alınmıştır? 18 Eylül 2006’da Irak’la Türkiye, Ürdün, İran, Bahreyn, Suudi Arabistan, Suriye, Kuveyt ve Mısır arasında imzalanan ve 9/15. maddesinde özellikle ‘petrol türevleri ile mal ve emtia kaçakçılığının önlenmesini’ öngören protokol niçin TBMM’ye ancak 22 Eylül 2011’de sevk edilebilmiş ve niçin hâlâ onaylanmamıştır? 15 Ekim 2009’da Türkiye ile Irak arasında imzalanan ve akaryakıt kaçakçılığının önlenmesini de öngören Güvenlik İşbirliği Antlaşması niçin etkili biçimde uygulanamamıştır? 15 Ekim 2009’da Türkiye ile Irak arasında imzalanan ‘Terörle Mücadele Antlaşması’ niçin hâlâ etkili biçimde uygulanamamaktadır? Irak Hükümeti niçin Türk-Irak sınırının Irak tarafını teröristlerin ve kaçakçıların sınır geçişlerini engelleyecek biçimde denetleyememektedir? Kuzey Irak yerel yönetimi sahip olduğu silahlı güce rağmen sınır güvenliğini niçin sağlayamamaktadır? Hükümet bölgede yaşayan ve kaçakçılıktan başka geçim kaynağı olmayan vatandaşlarımıza iş sahası yaratmak için ne yapmıştır?
Bu soruların cevapları alınmadan bu feci kazanın bütün sorumluluğunu Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yüklemek ve olayı bir katliam olarak nitelendirmek doğru mudur? Tarihimizdeki bazı silahlı ayaklanmalara karşı yürütülen operasyonlar sırasında sivil vatandaşlarımızın da hayatını kaybetmesini katliam olarak nitelendiren hükümet, şimdi bu suçlamalara nasıl cevap verecektir? Kıbrıs Harekâtı sırasında Hava Kuvvetlerimiz’in yanlışlıkla Kocatepe muhribimizi bombalayarak batırmasını ve 56 denizcimizin şehit olmasına yol açmasını bir katliam olarak nitelendiren çıkmış mıydı?”
Amerikan TV yorumcusu Alex Jones’un iddialarını dinleyince “Uludere’deki olaylarla arasında bir bağlantı var mı?” diye merak ediyorum. Jones uzun yorumunda açıkça diyor ki: “Obama dünyayı bir savaşa sürüklüyor ve bunun ilk provalarını Afganistan’da ve sonra Irak’ta yaptı. En önemlisi Irak’tan sonra Ortadoğu’da başlayan ve devlet başkanlarını çökerten katliamlardır.” Alex Jones’un, Youtube’da yer alan bu yorumunda “George Bush döneminden başlayıp bugüne kadar Obama tarafından yürütülen ‘3. dünya savaşının’ adımlarıdır” deniliyor ve ekleniyor: “Önce Irak Başkanı Saddam devrildi, sonra Kaddafi öldürüldü ve bağımsız ve ulusal devletler ortadan kaldırılmaya başlandı.”
ABD neden bir dünya savaşını göze alarak Ortadoğu petrollerini ele geçirme gayreti içinde? Rusya ve belki de Çin’le karşı karşıya gelebileceği bu yeni savaş düzeni, başta Türkiye olmak üzere tüm dünyaya kan ve gözyaşı getirecektir.
Alex Jones diyor ki: “Daha zamanımız vardır. Bu savaş belirtilerine ‘Dur’ diyelim.”
Biz de bu savaş oyunun ortasında duruyor ve Atatürk ilkeleri doğrultusunda “Barışa varız ama savaşa asla” demekten çekiniyoruz.
Kurtul Altuğ/AYDINLIK
Yorum Gönder