“Antalya” denince akla gelen “deniz,güneş,kum” turizmi,ne halka açık kıyı bıraktı ne de toplumun yararlanabildiği ormanlık koylar...Buna şu,her şey dahil”ciler de eklendiğinde,burunlarını bile dışarı çıkarmadan tatilini tesise kapanarak geçirenlerin ne kente ne de esnafa hayrı oluyor.
0 kadar ki ender kalan doğal plajlar bile komşu” konumdaki işte,soyguncu turizm hangarlarının özel plajlarına dönüşmüş.Mimarlar Odası gibi toplum yararını gözeten kuruluşların açtıkları davalarda yüksek yargı “Anayasayı çiğniyorsunuz;durun!” demezse,yakın gelecekte denize düşen bir Antalyalı karaya çıkabileceği kamu arazisi bile bulamayacak!..
Çünkü şu sözde demokratikleşme adına özde “talan özgürlüğü” nü güvenceye bağlayacağı anlaşılan yeni anayasaya göre mah kemeler zaten “durun” falan da demeyecekler.. belki davalılar yerine davacıları “liberal düzen”e karşı çıkmaktan ötürü yargılayacaklar!
Talalana karşı önlem
Siyasal manzara böyle olsa bile,hiç değilse elde kalabilen değerleri yitirmemek için dava açmanın dışında ne yapmak gerekiyor?
Elbette ki yine “planlama”.. ancak doğayı ve tarihi “pazarlama” yı değil.
“yaşamla bütünleştirerek koruma”yı hedefleyen bir planlama...
Bunun için de çevrenin sadece “turizm müşterileri” ne ait olmadığını,
“herkes”in olduğunu önemseyen bir “anlayış değişikliği” gerekiyor.Yani Antalya'yı talan etmek yerine doğası ve kültürüyle kuşaktan kuşağa yaşatmayı hedefleyen bir turizm ve planlama politikası.
Antalya Büyükşehir Belediyes'nin,işte bunu hedefleyen yeni planlama çalışmalarını meslek odaları,STK'ler ve ilgili kurumlarla işbirliği içinde kente kazandırmak istediği gözleniyor.Bunlar arasındaki “Kaleiçi Revizyon (değişiklik)Planlaması” ise kimlikli gelişme ve “kent tarihine saygılı bir turizm” için özel önem taşıyor.
Tarihi yaşatabilmek
Büyükşehir Belediyesi,Antalya'nın tarihsel yerleşim çekirdeğini barındıran Kaleiçi'nin imar planını yenilemek için uzmanlarla birlikte bölge sakinlerinin de görüşlerini almak üzere aralık ayı(2011)ortalarında bir toplantı düzenlemişti.
“Kaleiçi,Antalya'nın kentsel tarihi mirasını,Roma'nın,Bizans'ın Selçuklu'nun,Beylikler Dönemi'nin,Osmanlı'nın,Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün kültürel mirasını bir arada ve üst üste barındırıyor” diyen Başkan Prof.Dr.Mustafa Akaydın özetle şunları söylemişti:
“Yeni plan,Yat Limanı Koruma Amaçlı İmar Planı ile geçen yıl onayladığımız Kaleiçi Kullanım Yönergesi'ni bütünleştirecek.Bölgenin tarihi kimliği ön plana çıkacak,arkeolojik buluntuların çıktığı yerde korunmasına ve sergilenmesine ağırlık verilecek...Surlar için yeni bir koruma alanı saptanarak bu alan içinde artık yapı izni verilmeyecek.Konut ve küçük ölçekli konaklama ve kullanımlar teşvik edilecek.”
Kaleiçi'nde tarihi surları işgal ettikleri için 20 yıl önce kamulaştırma kararı alınan 30 parselin bugüne dek sadece 6'sı kamulaştırılabilmiş...Yeni planla hem bu ihmalin giderilmesi hem de turizmle birlikte konut kullanımının özendirilmesi hedefleniyor.
Planlamanın yanı sıra yine Kaleiçi'nde ziyaretçilerin tarihsel anıtlarla buluşmalarını sağlayacak özgün “yönlendirme tabelaları” için Mimarlar Odası'yla birlikte düzenlenen tasarım yarışmasında birinciliği grafik tasarımcısı Evrim Gürel Suveydan'ın eseri kazandı.Koruma Amaçlı Planın da Mimarlar Odası'nın denetimi,danışmanlığı ve koordinasyonunda yapılması için büyükşehir belediyesiyle önceki yıl protokol imzalanmıştı.
Sözün kısası Antalya'da halkın ve kentin çıkarları adına “katılımcı” planlama için umut verici gelişmeler var.Çalışmaların ayrıntılarını ise bu akşam 20.30'da Ulusal Kanal'daki İmar Dosyası programımıza katılacak Büyükşehir Belediye Başkanı Akaydın'dan dinleyeceğiz .
Oktay Ekinci/Cumhuriyet
Yorum Gönder