Gazetelerdeki haberlere göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Mart ayında yapılacak sınav sonucuna göre, tahmini olarak 20 bin engelliye kadro vereceklerini söyledi. Şahin, “Önce demokrasimizdeki engelleri, ekonomideki engelleri, yapısal dönüşümdeki engelleri, şehirleşmedeki engelleri yani engelsizlerin önündeki engeli kaldırma iradesi beyan ettik” dedi.
Konuyla ilgili tesadüfen edindiğim bilgiler, 20 bin engelliye kadro verilmesi hazırlıklarının ciddiyetle sürdüğünü gösteriyor.
Tabii ki çok güzel bir uygulama ama bakın Konya’dan yazan bir simitçi ne diyor:
“Değerli Ağabeyim, ben Konya’dan Sefer Altun. 1994 yılından beri Konya Kültür Park otobüs duraklarında simit, poğaça, börek satışı yapmaktayım. Belediyeye kiramı ödediğim gibi vergi mükellefiyim ve devletime kazancım oranında vergimi de ödemekteyim. Sağ kolum kırık olduğundan dolayı asıl mesleğim olan kaynakçılığı yapamadığım için simitçiliğe başladım. Yaklaşık 17 yıldır tırnaklarımla kazıyarak müşteri edindim. Sabah 05.30’dan akşam geç saatlere kadar yazın sıcağında, kışın Konya’nın ayazında, buzun üzerinde durarak üç beş kuruş ekmek parası için mücadele ediyorum. Beş çocuk babasıyım, ikisi okuyor. Evim kira. 1990 model külüstür bir arabam var. Emekliliğim yok. Hiç bir ek gelirim yok.
9 Aralık 2011 günü belediye zabıtası arkadaşlar bir yazı getirdi. Yazıda 31 Aralık 2011 tarihinde simit tezgâhımı kaldırmamı, aksi halde kanuni işlem yapılacağını (kısacası zabıta ekiplerince tezgahımın hurdalığa götürüleceğini) bildirdi. Bunu Konya’daki benim gibi simit satıcısı 180 arkadaşıma vermişler. Sebebini sorduğumuzda 2012’de Konya’da hiçbir simitçi ve seyyar satıcı kalmayacağını beyan ettiler.
Benim gibi 180 arkadaşım var ki, bunların birçoğu engelli.. Hepimiz sokağa salınacağız.
Konya da simit, poğaça, börek yapan 120’ye yakın fırın var. Her fırında da ortalama 5 kişi çalışmakta. Yani 180 simitçi, yaklaşık 600 civarında fırın çalışanı olmak üzere 750-800 kişi aç ve işsiz kalacağız. Ortalama aileleri dörder kişiden sayarsak 3.000 insan aç kalacağız.
Ben 45 yaşımda kırık kolumla bu yaştan sonra ne iş yaparım, ne ile geçinirim ve benim konumumda olan arkadaşlarım ne iş yapıp ne ile geçinecekler?
Değerli ağabeyim simit bir kültür değil midir? Kültür, ol demeyle oluşmayacağı gibi keyfi kararlarla da öldürülemez.
Bu konuda bizim sesimizi duyurmanızı istirham ediyorum.”
***
Biliyorsunuz, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan da çocukluğunda simitçilik yapmış bir kişidir. Yani “simitçi” deyip geçemezsiniz. Simitçilik yapan bir çocuk bugün başbakandır, yarın bir simitçinin çocuğu da başbakan olabilir.. Tayyip Beye geçmiş olsun derken, Konya’daki simitçi operasyonuna müdahalesini beklediğimizi belirtmek isterim. Tabii 20 bin engelliye kadro verecek olan bakan Fatma Şahin’in de konuyla ilgileneceğini ümit ediyorum.
***
Başka bir mektup da şöyle:
“Arslan ağabey, ben görme engelli bir lise öğrencisiyim, bu yıl sınava hazırlanmak için gecemi gündüzüme katıyorum, fakat bize yönelik en ufak bir uygulama dahi yok. Bizim kullandığımız o kabartma yazı aleti ve kâğıdını ’kopya olmadığını nereden bilelim’ diye bir ucuz bahaneyle sınav salonuna almıyorlar. Peki bir matematik sorusu yarım sayfaya yakınken bunu benim aklımda tutmam nasıl beklenebilir? Bu hususa değinerek adaleti nerede arayacağımızı bir sorarsanız bizi çok memnun edersiniz. Belki birilerinin vicdanı sızlar..”
Abdullah Alaboğa
***
Ve bir mektup daha:
“Arslan Bey, gazeteler şu kadar büyüdük, bu kadar büyüdük, Çin’i geçtik, Marslıları yakalamak üzereyiz diye yazıp duruyor. Ben sabit maaşla geçinmeye çalışan birisiyim, çevremde bulunan arkadaşlar, tanıdıklar da öyle. Bunlara dayanarak yaptığım gözlemlerde nelerinin büyüdüğünü şu şekilde tespit ettim:
1. Ceplerindeki yamanın boyutu büyümüş
2. Kredi kartlarındaki borçları büyümüş
3. Tüm borçları büyümüş
4. İcra için gelenlerin sayısı büyümüş
5. Bu durumdan memnun olan halkımızın hükümete desteği büyümüş.”
Coşkun Telciler
Arslan BULUT/YENİÇAĞ
Yorum Gönder