Başbakan Tayyip Erdoğan’a geçirdiği operasyon nedeniyle acil şifa dilerim. Ancak bu süreçte kamuoyunun zamanında bilgilendirilmemiş olmasını önemli bir eksiklik olduğu düşüncesindeyim. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in “Bu, ani çıkan bir olay değil. Önceden planlanmış, tasarlanmış bir tedavidir” sözlerinden Erdoğan ve yakın çevresinin bu sağlık müdahalesi için önceden planlama yaptıkları anlaşılıyor. Keşke bu hazırlık kapsamında, kamuoyunun nasıl bilgilendirileceğine ilişkin iletişim planlaması da yapılabilseydi. Böylece Türk halkı, başbakanlarının önceden planlanan ameliyatını üç gün sonra Bakanlar Kurulu toplantısının iptali üzerine başlayan spekülasyon neticesinde öğrenmek zorunda kalmazdı.
Benzer bir durum, Sağlık Bakanlığı kampanyasına rağmen aşı olmama yönünde tercih kullanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün domuz gribine yakalanması sırasında yaşandı. Hastalığını kamuoyundan gizleyen Gül’ün, henüz kendisi dahi bilmezken yabancı konuk ağırladığı ortaya çıkmıştı.
Şeffaflık ve açıklığın temel ilke olduğu demokratik ülkelerde, karar alma sürecinin kritik noktalarında bulunan cumhurbaşkanı ve başbakan gibi isimlerin normal çalışma düzenlerini aksatabilecek sağlık sorunları özel hayat kapsamında görülemez. Umarız liderlerimiz bundan sonra, “ileri demokrasi” iddialarına uygun biçimde sağlık durumlarını kamuoyu ile açıkça paylaşma pratiği edinir.
Erdoğan giderse kim gelsin?
Tam da Başbakan Erdoğan’ın sağlık sorunlarının cidiyetinin sorgulandığı şu dönemde çarpıcı bir kamuoyu araştırmasının sonuçları elime geçti. Çalışma, 12 Haziran seçimlerinden sonra, yabancı bir kuruluşun talebiyle İstanbul’da bir araştırma şirketi tarafından yürütülmüş. Türkiye’nin 14 şehrinde 2 bin kişi ile yüz yüze anketler yapılmış. Son bir sene içinde benzer üç çalışma daha yapılmış ve katılanlara yüzün üzerinde soru yöneltilmiş. Son ankete, öncekilerden farklı olarak kritik bir ekleme yapılmış ve “Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yerine AKP’nin yeni lideri olarak kimi görmek istersiniz” sorusu yöneltilmiş
Davutoğlu burun farkıyla
Anketler yapıldığı dönemde Başbakan’ın sağlık durumunun iyi olduğu dikkate alınırsa, bu soru, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması olasılığı düşünülerek hazırlanmış gözüküyor. Ucu açık bırakılan, yani katılımcıya seçenek sunulmayan bu soruya, 2013 denekten 1381’i “Bilmiyorum” ya da “Cevap yok” karşılığını vermiş. Yanıt veren 630 kişinin gönüllerinden geçen “AKP Genel Başkanı ve Başbakan” adayları şöyle sıralanmış:
- Ahmet Davutoğlu: 119 (Yanıt verenlerin yüzde 18.8’ü )
- Abdullah Gül 116 (Yanıt verenlerin yüzde 18.4’ü )
- Bülent Arınç: 107 (Yanıt verenlerin yüzde 16.9’u)
- Ali Babacan: 86 (Yanıt verenlerin yüzde 13.6’sı)
“Giderse AKP’ye vermem” diyenler çoğunlukta
Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne çıkarak aktif siyasetten çekilmesi durumunda AKP’nin geleceğinin ne olacağını merak edenler olabilir. Çalışmaya bu nedenle şu soru da eklenmiş:
“Erdoğan’dan başka biri AKP’ye liderlik ederse bu partiye oy verir misiniz?”
Sunulan seçenekler arasında “kesinlikle oy veririm (yüzde 17.9)” ve “muhtemelen veririm (yüzde 17.9)” şıklarını işaretleyenlerin oranı toplamda yüzde 35.8’e ulaşıyor. Karşı tarafta ise “Kesinlikle vermem (yüzde 32.4)” ve “Muhtemelen vermem (yüzde 14.2)” diyenler yer almış. Toplamları ise sürpriz bir rakama ulaşıyor: Yüzde 46.8.
Soruya “Bilmiyorum” ya da “Yanıt yok” diyen yüzde 17.6’lık kararsız kesim oransal olarak iki grup arasında dağıtılsa bile bu rakamlardan çıkan sonuç şu: “Erdoğan sonrası AKP”nin oy desteği son seçimde ulaşılan rakamların çok altında kalıyor. Hatta tam tersine, toplumun AKP dışında bir arayışa geçme olasılığı çok yükseliyor…
Araştırma sonuçları, iktidar ve muhalefet partilerinin yetkililerine de ulaşacaktır. Üzerinde düşünülmesi gereken rakamlar bunlar…
FÜLE’NİN CHP’YE ÖNERİSİNİN ANLAMI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son Brüksel ziyaretinde elde edilen önemli bir kazanım, katıldığı panele ilişkin gerçek olmayan tartışma haberleri nedeniyle gölgelendi. Oysa, Kılıçdaroğlu’nun Brüksel’de görüştüğü AB’nin Genişlemeden Sorumlu Yetkilisi Stefan Füle, CHP ile “düzenli ve sürekli bir temas mekanizması kurulmasını” önerdi. AB işleyişini bilen Türk diplomatları bu önerinin ne kadar “olağanüstü” olduğunun farkında. AB içinde AKP’nin demokrasi konusundaki samimiyetsizliği giderek daha fazla anlaşılıyor.
Utku Çakırözer/Cumhuriyet
Yorum Gönder