Egemen Bağış,hükümetteki 10 devlet bakanından birisi.Ama yapılan görev bölümünde sorumluluk alanında olan"AB ile ilişkiler"yanılmıyorsam Sayın Bağış'ı birebir ilgilendiren işlerin en başında geliyor.
O nedenle de Brüksel'deki Basın Kulübü'nde konuşurken,tutuklu gazetecilerle ilgili olarak eleştirilere muhatap olduğu anlaşılıyor.Dünkü"Akşam"gazetesinde yayımlanan haberden anladığım kadarı ile Avrupalı meslektaşlar ülkemizi AB'ye sokmak için didinip çırpınan Egemen Bağış'a bu iktidar döneminde cezaevlerimizin demirbaş sakinleri haline gelen gazetecilerin durumları üstüne sorular yöneltmişler.Haberde bu konuda fazla ayrıntı verilmiyor ama yıllardır AB kapısının aralanmasını bekleyen bu iktidarın önde gelen bir bakanı olarak Sayın Bağış'ın,o artık ezbere bildiğimiz klasik yanıtı ile yetinmek zorunda kaldıkları anlaşılıyor.
Çünkü Bakan Bey." Türkiye'de bazı gazetecilerin tutuklu olduğu doğrudur.Fakat sadece gazetecilik yaptığı için tutuklanan yok.Tutuklamalar yargının kararıdır"diye olayları çarpıtan sözlerle yanıt vermeye çalışıyor.Ülkesinde tutuklanan gazeteci olduğunu inkâr etse,düpedüz yalancı durumuna düşeceğini elbette biliyor.O yüzden de minareye kılıf hazırlama örneği ile ustalık yaparak,olayı çarpıtma yöntemini uygulamak istiyor.
Önce sayabildiğimiz kadarı ile demir parmaklıklar arkasında iş ve eşlerinden ayrı,özgürlükleri de kilit altında tutulan 66 meslektaşımıza,iktidar polisinin hazırladığı fezlekelerde yer alan"terör örgütü üyeliği"suçlamalarını AB toplantısında kim bilir kaçıncı kez sahneye getirirken Avrupalı meslektaşlarının da.AB medyasının da bizim coğrafyamızda olup bitenden haberli olmadıkları gibi bir ham hayale kapılıyor.
Muhataplarını inandıramadığını da düşünerek,konuşmasına"AKP için kapatma davası açılmış olan günlerin eski defterlerine başvurmak istiyor."...Aynı yargı bizim partimiz için de kapatma davası açmıştı.Bu süreçte,9 yaşındaki oğlumun hayatı bile zorlaştı.Arkadaşı bisikletini ödünç istiyor.Vermeyince babanın partisini kapatacaklar,işsiz kalacak,sen de bisiklete binemeyecek sin demiş 2 gün ağladı." Günümüzde parti kapatma diye bir"ayıp"tan kurtulduğumuzu anımsatarak.Egemen Bey'e,şayet AKP kapatılmış olsaydı niçin işsiz kalacağını anlamadığımızı söyleyeceğim.Bakanlık ya da milletvekilliği boş gezenlerin meslek hanelerine yazdığı bir uğraş değildir ki...
İnsanlar yaşamlarını bir mesleği yerine getirerek kazanmaya çalışırlar.Ya da,çalışmalardan sonra emekli olurlar.Hatırladığım kadarı ile kendisi de,milletvekili seçilmeden önce bildiği yabancı diller sayesinde tercüman rehberlik yapmıyor muydu.Dahası"Bakan Bey"9 yaşındaki oğlunun,maazallah bisikletinden yoksun kalması ile Nedim'in,Ahmet'in,Tuncay ya da Mustafa'nın çocuklarının babalarından yıllardır uzakta olmalarını nasıl aynı kefede değerlendirebiliyor.
Allah'ın sopası yok deriz ya.O söz dünkü medyamızda Bay Bakan'in bu yapay gerekçelerini bir yana atacak somut ve çarpıcı örneklerle yer almıştı.
Avrupa Birliği'nin kendisine ahkâm kesmemesini de,konuşmasında isterken,dokuz yıldır kapının aralanmasını bekleyen görevli Bakan'ın kendisi olduğunu unutmuş görünen Egemen Bey,tutuklulukları dört yılı bulan gazetecilerimize yöneltilen terör örgütü suçlamalarını ispat edemeyen devletin en öndeki görevlilerinden birisi olarak,akşamları başını tam bir vicdan rahatlığı ile yastığa koyup uyuduğuna önce beni kandıramayacağını da bilmelidir,İnandıramaz.Zira bildiğim kadarı ile Sayın Bağış"vicdan sahibidir"Vicdan sahibi olan herkes,uykuya dalarken,gün ne yaptığını sessizce tartışmadan uyuyamaz.Hele basılmamış kitabından dolayı sorgulanan insanların ülkesinde sorumluluk taşımanın bir gün mutlaka kendisine bedel ödeteceğinden de kuşku duymaz.
Egemen Bağış,o toplantıda kendisini savunmak için.Türkiye'de bir gazete binasında yapılan arama sırasında kendisinin bir arkadaşı ile yaptığı sohbeti içeren bir kasetin de bulunduğundan dert yanıyor.
Ne yaparsınız Sayın Bakan"kişilerin özel telefon konuşmalarını dinletip"delil olarak yargıya dosyalayan da,yargıçların dokunulmazlığını tanımayan da sizin iktidarınız değil midir.
Demek dinleme aletlerinin kapsamları yanlışlıkla sizin mahremiyetinizi ihlal edebiliyor.
Lütfen başkalarına batırılan çuvaldızları fark etmek istemeyerek,parmağınızın ucuna değen iğnelerden şikâyete kalkışmayın .
Orhan Birgit/Cumhuriyet
Yorum Gönder