Cuma günü Bakırköy Adliyesi’nde bir davaya katıldım. Duruşmadan çıkınca baktım ki 4 jandarmanın arasında hızlı adımlarla bir sivili getiriyorlar. Öndeki astsubay koridordakilere daha uzaktan; eliyle, “Çekilin, çekilin!” işareti yapıyordu.
Ben; “azılı bir katil” getiriliyor sandım. Dikkatle bakınca yanımdan geçirilen sivilin, Fenerbahçeli yöneticilerden Şekip Mosturoğlu olduğunu gördüm.
Bu genç adam, alelacele savcı odasına sokuldu.
Tam girerlerken, manevi bir destek olsun diye, “Şekip Bey, Şekip Bey merhaba!” diye bağırdım.
Döndü, bana doğru baktı.
El salladım; “Ben Rıza Zelyut!” diye gülümsedim.
Jandarmaların iteklemesi arasında içeri girerken o da bana gülümsedi...
Düşündüm:
Ne yaptı bu adamcağız da mahkemelerde böyle azılı katil muamelesi görüyordu?
Doğrusu ya; bu manzarayı Cumhurbaşkanı Gül’ün de görmesini isterdim.
O zaman spor yasasını normalleştiren değişikliği veto etmezdi.
AF DEĞİL ADALET
Aylardır bu konuda yazıyorum; birileri yanlış anlıyor.
Futbol maçının sonucunu etkileyecek biçimde bir hile yapılmış ise...
Bunun yapıldığı ispatlanır ise; yapanların da cezalandırılmasını isterim.
Lakin; bu ceza ile işlenen suç arasında bir orantı bulunmalı...
Ben işte bunun için feryat ediyordum.
Ayrıca; telefon konuşmalarına bakarak; yeni icat edilen “gizli tanık” iddialarına dayanarak insanların hayatının karartılmasının yanlış olduğunu söylüyorum.
Özetle: Şikeyle mücadele ediyoruz görüntüsü altında siyasi şike, ekonomik şike yapılmamalı.
ÖZEL YETKİLİ
MAHKEME NE DEMEK?
Millet Meclisi; bunca yaygaraya karşın; aldığı kararın arkasında durmasını bildi.
Sporda Şiddeti Önleme Yasası’ndaki adaletsizliği gideren değişikliği kabul etti.
Böylece; Meclis’in üzerinde başka bir güç olmadığını ortaya koydu.
“Bu yasayı bir daha kimse Meclis’e getiremez!” diyen Bülent Arınç’ın vesayetini reddetti.
H H H
Şimdi sıra özel yetkili mahkemelerin durumunu düzeltmeye geldi.
Bu mahkemeler; darbe dönemindeki Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin cilalanmış halidir.
Düşünün ki bu mahkemelerde; suçlanan kişilere ve avukatına neyle suçlandıkları bile söylenmiyor.
Yani; yargıç ister ise; sanığın savunmada kullanmak istediği belgeyi vermeyebiliyor.
Sonra da buradan çıkan sonuca adalet deniliyor.
Düşünün ki, yurt dışında bulunan bir şüpheli; hakkında dava açıldığını öğrenince Türkiye’ye geliyor; teslim oluyor.
Mahkeme; onu; kaçabileceğini öne sürüp tutukluyor.
Ve en önemlisi; “silahsız terör örgütü” gibi, “silahsız çete” gibi yeni suç türü icat ediliyor.
Böylece; normal mahkemede yargılanması gereken şüpheli; özel yetkili ağır cezaya alınıyor.
Orada, anasından emdiği burnundan getiriliyor.
Kanserli hastalar bile bırakılmıyor.
Tutuklamalar cezalandırmaya, mahkumiyete dönüştürülüyor.
İşte bu durumun düzeltilmesi gerek.
Spor yasasını düzeltme konusunda anlaşan partilerimizin bu konuyu acilen ele alması gerekiyor.
Özel yetkili mahkemenin bu özelliği normalleştirilmelidir.
O zaman Türk adaleti özel yetkili mahkeme vesayetinden kurtarılmış olacaktır.
GÜÇ ERDOĞAN’DA
AKP içinde; Erdoğan sonrasını şekillendirmeye kalkışanlar; Futbol Yasası değişikliğini fırsat bildiler; Başbakan’a kazan kaldırdılar. Belli oluyor ki bunlar; Tayyip Erdoğan’ın devrini doldurduğuna kanaat getirmişler; onun rahatsızlığını da fırsat bilip partiye el koymaya kalkışmışlar. Kanaatime göre; Refah Partisi’nden gelenlerle İstanbul Belediyesi’nden gelenler arasında bir güç savaşı başladı. AKP Lideri bastırdı; şimdilik bu karşı ekibi susturdu.
Fakat; artık cam çatlamış gözüküyor. Çatlamasa bile taşın izi orada duruyor.
Başbakan Erdoğan; kendisi sayesinde bir yerlere gelenlerin bu başkaldırılarına baktıkça üzülüyor olsa gerektir.
Lakin; siyasette oluyor böyle tavırlar.
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder