“Yeni” CHP’nin sürekli eleştirilmekten şikâyetçi olmaya hakkı yok.
Zira eleştirilere çanak tutuyor.
Eleştirileri yaratan yöneticiler, partinin kuruluş ve yaşam felsefesine aykırı görüşleri savunan kimi milletvekilleri…
Temel öyle sorunlar var ki CHP bu konularda gerekli tepkiyi ya göstermiyor ya da gösterir gibi davranıyor.
Eleştiriler AKP amaçlarına, CHP’yi yıpratmaya hizmet ediyor gibi bünyesel çarpıklıkları örtme çabası ile karşılaşıyor.
Temel ilkelere inanç kargaşası ne zamandır demokratik özgürlük gereği olduysa:
Partide her kafadan ayrı ses çıkıyor diye özetlenen başı bozuk düzeni eleştirenlere, yönetici kadro; “CHP gibi sol bir partideki demokratik özgürlüğün kanıtı” diye karşılık veriyor.
***
Son günlerde yeni bir tartışma konusu gündeme taşındı.
İnternet sitelerinde kendisini 24. Dönem Dersim milletvekili diye tanıtan, resmi kimliklerde CHP Tunceli Milletvekili diye adı geçen Hüseyin Aygün; 10 Kasım günü, CHP karşıtı yayınlarıyla ünlü, Fethullah Gülen’in sözcüsü Zaman’a verdiği demeçte; “Dersim katliamının sorumlusunun devlet ve o dönemin CHP iktidarı olduğunu” vurguladı ve…
…“Mustafa Kemal Atatürk’ün katliamdan haberdar olmaması mümkün değildi. Bu dönem boyunca izlenen politikalarda Atatürk devletin başındadır” dedi.
10 Kasım-15 Kasım… Bay Aygün’ün CHP’ye ve Atatürk’e saldırılarına, genel başkan, merkez tepkisiz kaldı. Partiyi yenilemenin geçmişi inkâr ederek veya karalayarak gerçekleşmeyeceğine inanan 12 milletvekili harekete geçti.
Grupta Bay Aygün’ü eleştirdiler. Genel Başkan ve genel merkez açıklama yapmayınca… 12 milletvekili bir bildiri ile kamuoyuna; “genel başkanla merkezin ‘sessizlik ve tepkisizliğinin’ dolaylı yoldan söylenenleri onaylamak anlamına geleceğini” duyurdu.
MYK’nin yanıtını parti sözcüsü Birgül Ayman Güler açıkladı:
“Arkadaşımızın görüşleri kuşkusuz CHP’nin resmi görüşü değildir. Kişiseldir” dedi. “Yaptığı açıklama ‘rahatsızlık yarattığı’ için MYK’nin savunmasını talep ettiğini” ifade ederken…
…bir itirafta bulundu:
Kamuoyunda giderek yoğunlaşacak eleştirileri önlemeye ve zevahiri kurtarmaya çabalarken; Bay Aygün’ün açıklamalarının genel merkezi, Genel Başkan’ı rahatsız etmediğini…
…ne ki parti içinde yarattığı rahatsızlığı önlemek için savunmasını talep ettiklerini söyledi.
***
CHP’li olmadığını, partiye Kılıçdaroğlu’nun ısrarlı çağrılarıyla aday olduğunu açıklayan Bay Aygün, olası savunmasının ana hatlarını zaten grupta, gazetelerde açıklamıştı:
Bir iki kez hükümetten Dersim tutanaklarını açıklamasını isteyen Kılıçdaroğlu’nun da kendisiyle aynı görüşte ve partinin geçmişiyle yüzleşmesinden yana olduğunu söylüyor.
Genel Başkan’la Bay Aygün’ün görüşlerinde ortaya çıkan paralelliğin ışığında, 12 milletvekilinin doğrudan yöneltemediği ve Kılıçdaroğlu’nun yanıtlaması gereken bir soruyu, dün Hürriyet’te “Yeter! Söz Milletindir” sütununda Ayşe Uygun adlı bir okur, sordu: “Tabii burada en önemli soru Sayın Kılıçdaroğlu’na sorulmalıdır. Sayın Hüseyin Aygün’ü CHP’nin değerli seçmenlerinin değerli oylarıyla milletvekili yapmaktaki amacınız ne idi? Amacınıza ulaştınız mı?”
***
Başka gelişmelerden acaba Kılıçdaroğlu’nun haberi var mı? AKP’yi destekleyen kimi TV kanallarında; kamuoyuna Kılıçdaroğlu’nun babasının Dersim olaylarında evinden alınıp götürüldüğüne ilişkin ne kadar doğru olduğunu bilemediğimiz bilgiler aktarılıyor.
Bu kanallarda eşinin 4 yaşına kadar Türkçe konuşamadığı, Kılıçdaroğlu’nun az bildiğini söylediği Zazacayı çok iyi konuştuğu, anadile özgürlük çağının gereği diye övülerek söyleniyor. Sevim Kılıçdaroğlu’nun yayımlanan röportajında Türkiye’de sol oyların toplam yüzde 35 olduğunu vurgulaması…
…bu saptamaya göre CHP’nin hiçbir zaman tek başına iktidar olamayacağının kanıtı ve “ailece” varılan bir sonuç diye yorumlanıyor.
Genel Başkan’ın savunma istemiyle yetinmesi ne yazık ki partiye yönelik yıpratıcı eleştirileri önleyecek bir tavır değil.
Genel Başkan’ın halktan hiçbir gerçeği saklamayacağı vaadi, şeffaflık nerede kaldı?
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder