Başbakan Erdoğan, Mısır’daki “darbenin” arkasında İsrail’in
olduğunu iddia ediyor ve ekliyor: “Elimizde belgeler var.” (Ajanslar, 20
Ağustos 2013)
Başbakan Erdoğan’ın elindeki “belge” ise bir gün önceki Yeni Şafak’ın manşetiydi: “Cuntanın patronu MOSSAD.”
Kanıt? Çetiner Çetin imzalı manşet haberde şöyle deniyor:
“MOSSAD Başkanı Pardo’nun darbeden 3 gün önce Mısır İstihbarat Başkanı
ile bir araya geldiği ortaya çıktı.” (Yeni Şafak, 19 Ağustos 2013)
Peki, MOSSAD Başkanı Tamir Pardo’nun 27 Haziran’da Mısır
İstihbarat Servisi Başkanı’yla görüşmesi General Sisi’ye destek anlamına
geliyorsa, iki hafta öncesinde de, yani 12 Haziran’da Türkiye’ye gelip
gizlice MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşmesi ne anlama geliyor? (hürriyet.com.tr, 12 Haziran 2013)
Yani MOSSAD Erdoğan’a da mı destek verdi? Üstelik Pardo’nun çantasında “Gezi eylemleri” olduğu da biliniyorken…
Gezi’nin arkasında faiz lobisinden Ergenekon’a, Beşar Esad’dan
Vikingler’e kadar geniş bir yelpazede fail arayan bir hükümetin,
Mısır’da “darbeye” bulduğu fail de ancak bu kadar olur!
İSRAİL İÇİN TEK ÖLÇÜT: CAMP DAVİD
Mısır’da olanı “darbe” diye nitelemediğimizi, 30 Haziran 2013’ün,
çalınmış 25 Ocak 2011 devriminin ikinci dalgası olduğunu bu köşede
yazdık, yinelemeyeceğiz…
Ancak biz Erdoğan’ın belgesini yine de ciddiye alıp, İsrail’in
Mısır devrimini destekleyip desteklemediğini incelemeye çalışacağız.
Ölçütümüz Cam David rejimidir.
Bildiğiniz gibi 1979 tarihli Camp David anlaşması, ABD’nin Mısır’a
dayattığı ve İsrail’in güvenliğini garanti altına alan anlaşmadır. Ancak
anlaşma, aynı zamanda Ortadoğu’da bir rejimin adıdır. Ve bu
özelliğinden dolayı, Filistin meselesi ile İran konusu Camp David’in iki
önemli sütunudur.
Dolayısıyla İsrail’in Mısır’daki her hangi bir siyasi olayı ya da
aktörü destekleyip desteklemeyeceğinin göstergesi, o aktörün Camp
David’e karşı tutumuna bağlıdır.
Örneğin Mursi, Camp David’e sadık kalmıştı; hatta Camp David’e imza atan Enver Sedat’ın ailesine, onun anısına üstün hizmet madalyası takmıştı! Peki, Mursi’yi yıkan halk-ordu devrimi Camp David’in neresinde? Bakalım…
MISIR’IN DEVRİMCİ PROGRAMI
Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, ülkenin yeni dış politika önceliklerini sıraladığı açıklamasında sorumuzun ipuçlarını veriyor:
1. Nebil Fehmi Filistin meselesine nasıl baktıklarını
şu sözlerle açıklıyor: “Mısır’da istikrar olmazsa, Filistinliler
haklarını elde edemez. Mısır’ın sahneden çekilmesiyle İsrail-Filistin
barış görüşmeleri girdiği yoldan çıkar. Filistin davası Mısır Dışişleri
Bakanlığı’nın önceliğinde olacaktır.”
2. Ya İran? Bu köşede iki yıl önce belirtmiştik: 25 Ocak 2011
devrimi, 30 yıldır kesilmiş olan Mısır-İran ilişkilerini başlattı. Hatta
bu ilişkiler birkaç ayda öyle bir ivme kazandı ki, Kahire Tahran’a
Akdeniz’de savaş gemisi bulundurması için Süveyş’i bile açtı.
Bugün daha net anlaşılıyor ki, Mursi, devrimin bu devrimci gelişmesine doğrudan karşı çıkamamış. Nebil Fehmi’den
dinleyelim: “Şimdi Mısır’da ve İran’da yeni hükümetler var, bu tabii ki
Mısır’la olan eski dosyaların göz ardı edilmesi demek değildir. Mursi zamanında gerçekten bir yakınlaşma yoktu, sadece ziyaretler ve bir takım açıklamalar oldu.”
Yani Nebil Fehmi, İran’la yakınlaşmanın asıl şimdi başlayacağını belirtiyor.
3. Peki ya Batı’nın Sünni-Şii eksenli bölmeye çalıştığı Arapların birliğine nasıl bakıyor yeni hükümet?
“Arap dünyasını aynı 2. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi bölmeye çalışan
yoğun bir çabaya şahit oluyoruz” diyen Mısır Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, bu tabloya karşı mücadele edeceklerini ilan etmiş oluyor!
İSRAİL’İN BÖLGESEL STEPNESİ: AKP
İşte Mısır “darbesinin” arkasında İsrail’in olup olmadığının ölçütü
bu açıklamalardır, hatta açıklamadan ziyade Kahire’nin bu konularda
önümüzdeki aylarda neler yapacağıdır!
Dolayısıyla kimin arkasında kimin olduğunu tespit etmek için komplo
yerine, bu türden ölçütlere başvurmalıyız. Ve o ölçütleri koyduğumuz
zaman da karşımıza şu tablo çıkar:
1. AKP, Kürecik Radarı ile İran’a karşı İsrail’in güvenliğini sağlıyor.
2. AKP, İsrail’in OECD üyeliğine geçit verdi.
3. AKP, İsrail’in Akdeniz diyaloğu çerçevesinde NATO çalışmalarına katılmasına onay verdi.
4. AKP, Suriye’yi vurması için İsrail’e, hem de birkaç kez, hava sahasını açtı.
Dolayısıyla one minute’dı, özürdü, Mavi Marmara’ydı, faiz lobisiydi, MOSSAD cuntanın başıydı lafları, hikâyedir!
Yorum Gönder