Ağır eleştirilere maruz kalan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i
savunma çabaları hızlanırken, kelimenin tam anlamıyla çam üstüne çam
devriliyor.
Dün Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila’nın kaleminden, Özel’in Başbuğ ve tutuklu askerler için nasıl “üzüldüğünü ve çırpındığını” okuduk. Okurken de, kamuoyu önünde susan Özel’in kapalı kapılar ardında “bağımsız yargıya” yönelik ne tür girişimlerinde bulunduğunu öğrendik.
Özel’i savunma bayrağını bugün Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Çelik devr alıp, “TSK’da Necdet Özel döneminin kodlarını” çözdü. Çelik’in yazdıklarının kaynağı da yine "askeri kaynaklar”.
Murat
Çelik’in yazdığına göre, meğer Özel hiç de tutukluluklarla ilgili
Adalet Bakanı, Başbakan veya Çankaya Köşkü’yle Bila’nın aktardığı gibi,
öyle çok özel görüşme ve toplantılar yapmamış. Denk geldikçe görüşlerini
aktarmış, o kadar.
Özel’in çabaları hakkındaki bu çelişkili hususa dikkat çektikten sonra Murat Çelik’e verilen diğer bilgilere geçelim.
“Orgeneral
Özel, önceki dönemlerde gündemdeki konularda TSK adına yapılan
açıklamaların, hem Silahlı Kuvvetler’i, hem iktidarları yıprattığına,
dolayısıyla ülkeye zarar verdiğine inanıyor”muş.
Soru:
Bahse konu açıklamalar İlker Başbuğ ve Işık Koşaner’in dönemlerinde
yapıldı. Bu süreçte Özel de komuta kademesindeydi. Acaba açıklamaların
ülkeye zarar verdiği görüşünü, o zamanki komutanlarıyla paylaşıp, “yanlış yapıyorsunuz” uyarısında bulundu mu?
Özel döneminde de hem Balyoz, hem Ergenekon kararlarının ardından açıklama yapıldı. Bunlar neydi derseniz, “askeri kaynaklar”, şu izahatta bulunmuşlar:
“O
açıklamaların her kelimesi büyük bir özenle ve hukukçular ile de
istişare edilerek, yazıldı. Son Ergenekon açıklamasının bir benzeri,
Balyoz davası konusunda da yapılmıştı. Her iki açıklamada da, bağımsız
yargıya müdahale olarak algılanacak hiçbir unsur yok. Yapılan sadece
TSK’nın temennilerini dile getirmek ve yargılanan mensupları ile
ailelerine moral destek vermekten ibarettir.”
Bu açıklamaların tutuklulara ve ailelerine moral vermediğini, aksine moral bozduğunu, “hangi bağımsız yargı, hangi hukukun üstünlüğünden söz ediliyor?” tepkisiyle karşılandığını hatırlattıktan sonra geçelim daha önemli yeni izahatlara.
“Genelkurmay,
devam eden davalarda görev yapan savcı ve hakimlerin, TSK’nın iç
işleyişine ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadığını düşünüyor”muş. Son açıklamadaki “yargılamada hakkaniyet” vurgusu da işte buradan kaynaklanıyormuş.
Anlaşılan Genelkurmay, hakim ve savcılara TSK’nın iç işleyişini anlatmış, o kadar.
İyi de Fikret Bila’ya bilgi veren kaynaklar resmen, “28
Şubat davasında gerçekleşen 38 tahliye ile Balyoz davasında ve temyiz
aşamasında emir-komuta altındaki, görece düşük rütbeli sanıklar lehine
verilen kararlarda, Genelkurmay’ın bilgi, belge ve görüşleriyle hukuki
ve yasal dayanak sağladığını” açıklamıştı. Hangisi doğru?
-Belge Yok, Ama Darbe Planı Var mı?-
Necdet
Özel savunmasında, Murat Çelik aracılığıyla dillendirilen bir husus
daha var ki, kelimenin tam anlamıyla şok edici nitelikte.
Askeri kaynaklar demiş ki;
“Komuta
kademesi, yargılanan TSK mensuplarından (özellikle de general
seviyesinin altındaki rütbelerde bulunan personelin) büyük bölümünün
sadece verilen emirler gereği yaptıkları çalışmalar sebebiyle
(Ergenekon’un yanı sıra özellikle Balyoz ve 28 Şubat davalarında) hüküm
giydikleri görüşünde ve bu konudaki rahatsızlığını yasal platformlarda
muhataplarına iletti, iletiyor. Yani Genelkurmay Başkanı; davalarda ‘sap
ile samanın ayrılmasını’, ‘kuruların yanında yaşların da yanmamasını’
istiyor. (Ergenekon da geçerli, ama Özellikle Balyoz ve 28 Şubat
davalarında)”
Bunun tek anlamı var; Özel ve ekibi,
Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat’ta suç işlendiği hükmüne katılıyor, ama
sadece komuta kademesindekilerin cezalandırılmasını istiyor. Alt
kademede olanların ise sadece verilen emirleri yerine getirdiğini,
dolayısıyla suçsuz olduğunu düşünüyor!..
“Genelkurmay’ın, hakim ve savcılara TSK’nın iş işleyişi hakkında bilgi vermesinin ve yargılamada hakkaniyetin” kodları da böylece çözülmüş oluyor.
Doğruysa, Genelkurmay'ın bu görüşünün hem tutukluların akıbetini, hem de devam eden yargılama sürecini etkilmemesi mümkün mü?
Acaba
Genelkurmay Karargâhı, hangi bilgi ve belgeyle bu kanaate vardı. Daha 7
ay önce Balyoz darbe planıyla ilgili kendilerinde belge bulunmadığını
açıklayan, hatta bu yüzden Balyoz’a bakan 10.Ağır Ceza Mahkemesi’ne
kamuoyu önünde cevap veren Genelkurmay değil miydi?
Hatırlayalım; Balyoz’un Ocak ayında açıklanan gerekçeli kararında şöyle deniliyordu:
“Gazeteci
Mehmet Baransu’nun teslim ettiği yazılı belgelerle asıllarının
Genelkurmay Başkanlığı tarafından askeri birimlerde bulunduğu
belirtilen, taranmış belgelerin digitaller içinde yer alması delillerin
doğruluğu konusunda sanıkların aksi yöndeki savunmalarını bertaraf
ederek, mahkemede tam bir kanaat oluşturmuştur.”
Mahkemenin, “Belgelerin asılları Genelkurmay’da” ifadesi, tutuklular ve avukatların büyük tepkisine yol açtı. “Böyle bir orjinal belge yok” denilerek, Genelkurmay’ın açıklama yapması istendi. Bu tartışmalar üzerine Genelkurmay’dan şu açıklama geldi:
“Bazı
basın yayın organlarında, ‘Balyoz davası olarak bilinen davanın tüm
delillerinin asıllarının Genelkurmay Başkanlığında bulunduğu ve
sanıkların, sahte olduğunu iddia ettikleri belgelerin orijinallerinin
Genelkurmay Başkanlığınca Mahkemeye gönderildiği’ yönünde haberler yer
almaktadır.
Davanın soruşturma
aşamasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine,
Genelkurmay Başkanlığının 22 Şubat 2010 tarihli yazısı ile, 1'nci Ordu
Komutanlığında yapılan Plan Seminerinin ‘Balyoz Güvenlik Harekat Planı’
adlı bir bölümünün veya ekinin mevcut olmadığı; ayrıca, ‘Oraj’ ve ‘Suga’
isimli eylem planlarının ise bulunmadığı bildirilmiştir.
Mahkemenin
gerekçeli kararında ise; ‘Gölcük Donanma Komutanlığı ve Eskişehir'de
sanık Hakan Büyük'te ele geçirilen dijitallerde bulunan taranmış
belgelerin asıllarının ilgili birliklerde mevcut olduğu, Genelkurmay
Başkanlığınca Mahkememize bildirilmiştir’ ibaresine yer verilmiştir. Bu
ibareden yola çıkılarak, dava konusu tüm delillerin asıllarının
bulunduğu ve Genelkurmay Başkanlığı'nca Mahkemeye gönderildiği şeklinde
basında yer alan iddialar asılsızdır.”
Genelkurmay’ın açıklaması üzerine Mahkeme Başkanı Ömer Diken de şu bilgiyi verdi:
“Genelkurmay
Başkanlığı’nın yaptığı açıklama doğru. Bizim kararımızın doğru
okunmamasından kaynaklı bir tartışma var. Önce herkes kararı doğru
okumalı. Kararın hiçbir yerinde 'Oraj, Suga darbe planlarının orjinal
hali Genelkurmay’dan geldi' diye bir ibare yok. Dijitallerin
doğruluğunu denetleme yönünde gerekçeli kararımıza 23 madde yazdık. O
maddelerden birinde de Genelkurmay’a ‘Eskişehir ve Gölcük’de taranmış
belgeler size mi ait?’ diye sorduk. Genelkurmay Başkanlığı da bu
belgelerinlerin çoğunun asıllarının kendilerinde olduğunu ve bazılarının
imha edildiğini söyledi.”
Bu açıklamalar
ortadayken, üstelik avukatlar Yargıtay’daki temyiz duruşmalarında
Genelkurmay'ın o yazılarına sık sık atıfla savunma yaparken, acaba ne
oldu da “askeri kaynaklar”, Genelkurmay Başkanı Özel’in Balyoz ve diğer davalarda, “sapla samanı ayırmaya, kuruların yanında yaşların da yanmamasını” sağlamaya çalıştığını söylüyor.
Mutfakta neler pişiyor Allah aşkına?!.
Dün
de belirttiğim gibi; Ya birileri Genelkurmay Başkanı Özel’i
savunuyormuş gibi yaparak, fena halde köşeye sıkıştırıyor ya da tam bir
çırpındıkça batma hali sözkonusu.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
11 Ağustos 2013
Yorum Gönder