Güneydoğu'dan çok özel sıcak bilgiler - Saygı Öztürk

Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) silahlı kanadı dağdan da inmedi, ülkemizden de ayrılmadı. Bırakın ayrılmasını, dağdaki “düz ovaya” ailelerinin yanına gidip-gelir oldu. Bazen de dağdaki teröristi akrabaları dağa çıkıp ziyaret ediyor, ihtiyaçlarını götürüyor. Tüm bunlar olurken asker, olup bitenlere gözlerini kapamış bekliyor…
Askerin onurunu kırıcı sloganlar da hiç eksik olmuyor. Türkiye Cumhuriyeti topraklarından “T.C. askeri defol” sloganları yükseliyor. Valinin, kaymakamın, jandarma komutanının, emniyet müdürünün yerlerini terör örgütünün atadığı “sözde” valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri almış durumda. Teröristler istediğini alıp götürüyor, sorguluyor, cezalandırıyor. Yani teröristler kendilerine göre Güneydoğu’da adeta özerklik ilan etmiş.

Nasılsın, iyi misin?

Güneydoğu’dan şehit haberleri gelmiyor ama devletin omurgası da kırılıyor. Devlet otoritesi tamamen kaybolmuş durumda. Kaçakçılıkla mücadele diye bir şey kalmamış. Irak-Türkiye sınırından giriş-çıkışlar neredeyse serbest hale geldi. Kaçakçılardan “gümrük vergisi”ni teröristler tahsil ediyor. Yöre halkı mallarına devlet tarafından el konulmayacağının da rahatlığı içinde hareket ediyor. PKK kendisine göre bir “Devlet yapısı” oluşturmuş. Vali, kaymakam, belediye başkanı, jandarma komutanı, emniyet müdürü hatta müftü bile atamış. Bunların verdiği talimatlara göre hareket ediliyor. Devletin atadıkları kamu görevlilerinin ise halka “onlar da kim oluyor” demenin ötesinde bir yaptırımı yok.
Tüm bunlar olup biterken, askeriniz, polisiniz ne yapıyor? Sanki onlara “Kesinlikle karışmayacaksınız” diye emir verilmiş gibi, onlar da seyirci… Sadece kendilerine dönük tepkilere cevapsız kalmamak için zaman zaman müdahale edildiği oluyor. Kimilerinin yürekleri olup bitenlere yansa da yapacak bir şeyleri yok. Devletin bazı görevlileri de hükümete, yöre halkına şirin gözükebilmek için Türkçe konuşulan yörelerde kamu görevlilerine Kürtçe öğretip vatandaşa “Nasılsın, iyi misin?” dedirtmenin yarışı içinde… Buna da “açılım” diyorlar.

Düğünler zafer kutlaması gibi

Güneydoğu’da düğünler, sünnetler tam anlamıyla terör örgütü ve yandaşlarının gösterisine dönüşüyor. Sanki zafer kazanılmış ve şimdi “zafer kutlaması” yapılıyormuş gibi hava var. PKK’yı simgeleyen işaretler, renkler, örgütün liderinin fotoğrafları, örgütsel sloganlar artık olağan sayılıyor.
Düğün alayları karakolların, askeri birliklerin önünden geçerken “T.C. askeri defol” diye bağırıyorlar. Bu protestoları yaygınlaştırıp, askerin kendilerine karşılık vermesi için her türlü çabayı da gösteriyorlar. Başbakan da “güvenlik güçlerinin tahammül sınırlarının zorlandığını” belirtiyor ve buna rağmen operasyon yapılmadığını, karşılık verilmediğini övünerek anlatıyor.
Ülkemizde Atatürk resimlerini, bayrağımızı asmak adeta suç haline geldi. Ancak Güneydoğu’da PKK’nın sözde bayrağı, örgüt liderinin fotoğrafları yalnız işyerlerinde değil, evlerin camlarında da asılı. Yani PKK’lılar için her hangi bir yasak yok. Sanki, ülkemizin Güneydoğusu’nda bulunan il, ilçe ve köylerinde Türkiye Cumhuriyeti yasalarının yerine başka yasalar uygulanıyormuş gibi bir hava var. Bu durum, devletine bağlı insanları ürkütüyor, terörist ve yandaşlarını ise cesaretlendiriyor.

Teröristler “evci izni”yle geliyor

Terör örgütü “milis örgütlenmesine” büyük önem veriyor. Bu örgütlenmeler geçmişte örgütün “cephe” yapılanmasında görevli kişiler tarafından yapılıyordu. Şimdi burada da durum değişti. Bu örgütlenmeler bizzat örgütün dağdan inen silahlı militanları tarafından gerçekleştiriliyor.
Askerden yeni dönen gençleri dağa çıkmaya ikna ediyorlar. Çünkü kendilerine ilerde PKK’nın askeri, polisi olacağı, kamu görevlerinde çalıştırılacağı söyleniyor. İşsiz vatandaşlarımızdan bu duruma inanların sayısının da az olmadığı belirtiliyor. Çünkü, terör örgütünün geldiği nokta, bundan sonra yapacaklarının garantisi gibi görülüyor.
Çocukları dağda olanlar, sanki “asker ziyaretine” gidiyormuşçasına onları ziyarete gidiyorlar. Onların istediklerini götürüyorlar. Teröristlerin hangi dağda, hangi mağarada olduğunu asker gibi, teröristlerin aileleri de biliyor. Büyük bir rahatlıkla ziyaretlerini gerçekleştiriyorlar.
Teröristler de “evci iznine” çıkar gibi örgütten izinli olarak birkaç günlüğüne ailelerini ziyarete gönderiliyor. Onlar da anne-babalarını, kardeşlerini görüyor, hasret gideriyor ve izin süresi dolacağı zaman dağa gidiyor. Bunlar olurken onları askerimiz, polisimiz görmüyor, duymuyor. Çünkü teröristlere dokunulmaması için sanki kendilerine emir verilmiş ve onlar da bu emri yerine getiriyorlar. Böyle bir emir olmasa bile vatandaşın arasında böyle bir algı yerleşmiş. Yani, Devletin polisi, askeri, teröriste karışmıyor.
“Çözüm süreci” adına nelere katlanılıyor bir bilebilseniz… Güneydoğulu olmayanların artık işyerlerinde çalıştırılmaması için neler yapıldığını da başka gün aktaracağım.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget