Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer bugünkü köşesinde CHP ve İP yöneticilerinin seçim ittifakı senaryosu için bir araya geldiklerini yazmış.
İP Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey CHP Genel Merkezi’nde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmede;
1--- Türkiye’nin bir numaralı meselesinin ‘AKP iktidarından kurtulmak’ olduğunu, bunun için ‘millî güçler’ CHP, MHP ve İP’ in diğer küçük partileri de katarak birlikte hareket etmekle başarılabileceğini söylemiş.
2--- Güç birliğinin ana ilkelerini Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet kazanımları olarak belirleyen Özbey, masaya getirdiği ittifak önerisine de “Milli Hükümet ya da Atatürk Devrimleri Hükümeti Planı” olarak adlandırmış.
3---- ‘Koltuk ya da belediye sevdası içinde olmadıklarını’ birkaç kez vurgulayan İP heyeti ittifakın başlangıcı için CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kamuoyu önünde tüm milli güçlere bir çağrı yapmasının yeterli olacağını söylemiş.
Evet, işte bu! Vatanseverlik budur.. İşçi Partisini gönülden kutlarım.
Yıllardır bende kendi çapımda aynı görüşü sizlerle bıktırırcasına paylaştım ve Kılıçdaroğlu’nun kamuoyu önünde tüm milli güçlere bir çağrı yapmasını isteyip durdum. Zira memleketimizin selameti için ilk önce bu AKP İktidarından kurtulması gerektiğini, bunun şart olduğunu, aksi takdirde bir şeyin değişmeyeceğini ve daha kötü şeyler olacağını anlatmaya çalıştım.
Bu olumlu çağrıya CHP liderinin cevabı ne yazık ki bana göre tatmin edici olmamış. Kılıçdaroğlu tüm toplumsal muhalefetin ‘AKP’den kurtulma’ hedefi doğrultusunda hareket etmesi gerekliliğini teyit etmiş etmesine de, bunu kamuoyuna bir seçim ittifakı olarak sunmanın doğru olmayacağını söylemiş.
İşte bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Kamuoyu dediği neresinden baksanız yüzde elli hatta AKP’nin yaptığı yanlış politikalar yüzünden kendi seçmeninden de olası katılımı düşünürsek, bu yüzde altmışları bulur. Demek ki yüzde 60 lık kesim bu iktidardan kurtulmak istiyor. Bunu Sayın Kılıçdaroğlu göremiyor mu acaba?
Ne yazık ki CHP lideri, İP ’in önerdiği ittifak modelinin Türkiye’nin en önemli meselesi sayılan ‘Kürt sorununun çözümüne katkı sağlayamayabileceği” endişesini oldukça diplomatik bir biçimde dile getirmiş
Şimdi soruyorum sayın genel başkana;
Kürt sorunundan kastiniz nedir?
Çözüme nasıl katkı sağlamayı düşünüyorsunuz?
Siz bu iktidardan kurtulmak istiyor musunuz, yoksa istemiyor musunuz?
AKP’nin terörist başı ile yaptığı anlaşmaları onaylıyor musunuz?
Kürt sorunu, Kürt açılımı demokratik çözüm, barış, sözcükleri altında halkı kandırmaya çalışan AKP, önce Amerika’ya sonra PKK’ye teslim olmuş durumda vatanı bölmeye gidiyor. Bunu da, yeni anayasada, daha fazla özgürlük daha fazla ileri demokrasi başlıkları altında sinsice yürütüyor.
Yeni Anayasada uzlaşma olursa ki buna Türk Halkı asla izin vermeyecektir, Başbakan Erdoğan sultan olacak ve PKK resmen Kürdistan’ı açıklayacak. Bu demek oluyor ki Türkiye parçalanacak, ne üniter yapı ne de Atatürk Cumhuriyeti kalacaktır. Bundan ötürü yapılacak yeni anayasanın diğer adı bölünme anayasasıdır.
Kurucu meclis olmayan AKP ‘in yeni anayasa yapmaya kalkması yasal değilken böyle bir oluşumun içinde bile olmak CHP ye asla yakışmaz.
İleri demokrasi diye şimdiye dek AKP nin yaptığı yasalar Türkiye’yi Otokrasiye götürmekten başka neye yaradı?
Torba yasalar, kanun hükmünde kararnameler ile Mecliste yasama diye bir şeyin kalmadığı, çoğunluğun kaldır parmak, indir parmak ile başbakanın buyruklarını yerine getirdiği bir Türkiye olduk. Mecliste halkın iradesi kalmadı artık. Bu açık ve net biçimde görülmektedir.
CHP’nin verdiği hangi önerge, hangi gensoru doğru dürüst geçti sorarım?
Diktatörlükle suçladıkları Atatürk ve İsmet İnönü devrinde her şey vatan, özgürlük ve bağımsızlık için yapılmıştı. Türkiye’nin çok partili hayata geçişinin en önemli ismi ve kahramanı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmuştur.
Günümüzde ise TBMM sinde ki yeminlerine rağmen AKP iktidarı vatanı bölme, rejimi değiştirme adına elinden gelen her şeyi yapmaktadır.
‘Kürt sorununun çözümüne katkıyı nasıl yapacaksınız Sayın Kılıçdaroğlu?
PKK ve BDP’li temsilcilerin saldırganlıklarının arttığı bir dönemden geçiyoruz. PKK’nın TBMM’sinde ki uzantısı BDP liler her gün tehditler savurarak isteklerini açıkça haykırıyorlar. Neymiş istedikleri bakalım isterseniz.
BDP ’li Pelvin Buldan, “29 Mart seçimlerinde Kürdistan’ın sınırlarını belirledik. Yani, Van’ı aldık, Siirt’i aldık, 86 yıllık geleneği bozarak Iğdır’ı aldık” diyerek amaçlarının ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koymamış mıydı?
Güneydoğu’nun tamamını “Kürdistan” olarak ilan ettiler. “Kürdistan” dedikleri bölgede 23 ilimiz var., Bu Sivas Koçgiri’ye kadar olan sınırdır diyorlar. Maraş’ın bir kısmı, Erzincan, Malatya... Elazığ... Tarihsel olarak Erzurum, Van, Ağrı... Batman, Diyarbakır... Daha saymaya gerek var mı?
Buraları gözden çıkarttınız mı Sn. Kılıçdaroğlu?
Türkiye’nin üç tarafı Kürdistan diyorlar.
Bunlar yetmedi şimdi;
Öcalan’ın başlattığı sürecin arkasında duracak, içinde olacağız. KCK adı altında haksız ve hukuksuz yere tutuklanan bütün arkadaşlarımızı, PKK’lı tutsakları özgür bırakıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Tabii ki Sayın Öcalan da özgür olacak, bu alanlara gelecek. Barış ancak böyle mümkün olur." Diyorlar
Vatan hainleri, isyancı teröristlerle ömürlerini vererek savaşan kahraman komutanlarımızın müebbet kararı ile zindanlarda tutuldukları, hak etmedikleri cezalara çarptırıldıklarını unutarak, 40 bin kişinin katili olan canavarın özgür kalmasını mı istiyorsunuz?
Topraklarımız içinde PKK paçavralarını açıyorlar, Polis teşkilatı kurup, kaymakamlar atıyorlar. Yol kesip haraç alıyorlar. Hangi birisini sayayım?
Şimdi daha da azgınlaşarak süre verip tehditlerini artırıyorlar. Alman Deutsche Welle'ye konuşan KCK üst düzey yöneticilerinden Sabri Ok, ikinci aşamasında olması gereken çözüm sürecinin hala bu aşamaya gelmediğini söyledi. "Liderimiz, Ankara 15 Ekim’e kadar adım atmazsa ateşkes bozulacağını söyledi” diyor.
İş bu raddeye geldi artık. Siz ise halen “Biz siyasetçilerin Türkiye’nin doğusu ile batısını birleştiren çözümler bulmak gibi bir sorumluluğumuz var. Buna uygun çalışmalar yaratmalıyız ”Diyorsunuz.
Ne çalışması Sayın Kılıçdaroğlu. Türkiye bir iç savaşa sürükleniyor. Türkiye’de Sn. Abdullah Gül’ün Colin Powell ile yaptığı ve daha sonra Oslo da yapılan anlaşmalar harfiyen tatbik ediliyor.
Bugün PKK’nın geldiği nokta gücünden değil AKP’ in baş eğmesinden ve karşısında güçlü bir muhalefetin olmayışındandır.
Sizin Atatürk’ün kurmuş olduğu bir partinin genel başkanı olarak Türk Milletinin yanında değil, önünde olmanız gerekir. Bırakın açılımı saçılımı vatan elden gidiyor.
Türkiye’nin en önemli konusu Asi Kürt sorunu değil vatan sorunudur.
Yapacağınız tek şey CHP şemsiyesi altında Milli Güç oluşturmanızdır. Kimseyi oyalamayın.
Bahçeli şimdilerde biraz kükremeye başladı ama inandırıcı değil. Zira sizin de dediğiniz gibi AKP’nin sıkıştığı yerde stepnesi olmuştur daima. Bu güç oluşumuna katılmadığı takdirde halk tarafından mutlaka cezalandırılacaktır.
Beni şahsen onun ne yapacağı değil sizin ne yapacağınız ilgilendiriyor.
Son söz lütfen o koltuğun hakkını verin.
Not; Bugün “Uyanışa Çağrı” başlıklı ortak bir bildiri yayınlayan CHP Milletvekilleri Süheyl Batum, Dilek Akagün Yılmaz, Birgül Ayman Güler, Şevki Kulkuloğlu, Gürkut Acar ve Nur Serter’i tüm ulusalcılar adına gönülden kutluyorum. İyi ki varlar.
TC.Tünay Süer
Yorum Gönder