ABD Başkanı Obama, Time dergisinden Fareed Zakaria’ya, Tayyip Erdoğan’ı en iyi anlaştığı 5 liderden biri olarak gösterdi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Bugün talimat verilen bir ülke yok, aksine Beyaz Saray’da oturanın, arkadaşlığı dolayısıyla gurur duyduğu bir başbakana sahip olan bir ülke var” dedi ama arkasından Enver ve Mustafa Kemal Bey’lerin Trablusgarp cephesindeki yani Libya’daki direnişi örgütlemelerini de hatırlatarak sözü Arap Baharı’na getirdi. Davutoğlu, “1911 ile 1923 yılları arasında nereleri kaybetmişsek, hangi topraklardan çekilmişsek 2011 ile 2023 yılları arasında o topraklarda tekrar kardeşlerimizle buluşacağız. Bütün bu coğrafya (Orta Doğu) yeniden şekillenirken, tarihi coğrafyamız tekrar ayağa kalkarken, bu kardeş halklarla birlikte sadece bölgemizi yeniden inşa etmekle kalmayacağız, uluslararası düzeni de yeniden inşa edeceğiz. Değerler üzerine yeniden inşa edeceğiz” dedi.
İyi de değerler kimin değerleri? Büyük Orta Doğu Projesi kimin projesi? Talimat almıyorsanız, neden Libya’da 180 derecelik dönüş yaptınız? Talimat almıyorsanız neden Suriye’de 180 derecelik dönüş yaptınız?
Ayrıca ABD Başkanları’nın dostu olmak başlangıçta iktidar getirebilir ama insanın sonunu da getirebilir! Gazeteci Yılmaz Polat, http://www.yurtgazetesi.com.tr'deki/ yazısında hatırlatıyor:
“İran Şahı Pehlevi, Filipinler lideri Marcos, Panama lideri Noriega da bir zamanlar ABD Başkanlarının en iyi arkadaşlarıydı.”
***
Davutoğlu, “Bakın 1911 yılı son Türk askerinin Libya’dan çıktığı yıldır. Ya Libya’da var olacaksınız, ya Libya’yı kaybedeceksiniz. Geçen sene sırf bu bağlamda yaşadığımız bu büyük imtihanı her an içimizde hissettik. 1912 yılı bizim Balkanlar’dan çıktığımız yıl. 2012, Balkanlar’da hâlâ birçok yaranın sarılamadığı, birçok krizin hâlâ hasat verdiği bir yıl. 1914, 1. Dünya Savaşı ve 1917’ye kadar Orta Doğu’da, benim de sizlerin de hepimizin dedelerinin, kiminin Yemen’de, kiminin Suriye cephesinde, kiminin Irak cephesinde, kiminin Medine müdafaasında, o mukaddes toprakları savunmak için son nefesine kadar mücadele etmiş bir neslin çocukları olarak, Orta Doğu’dan çıkışımızın 100. yılı” dediğine göre, 2014 yılında da emperyalist güçler bütün güçleri ile Türkiye’nin üzerine mi çullanacak! 2017’ye kadar bütün cephelerde mücadele etmek zorunda mı kalacağız? İyi ama kime karşı?
Araplara karşı mı? Suriye’ye, İran’a karşı mı, yoksa ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa’ya karşı mı?
***
Konuyu TSK üzerindeki operasyonlar ve ordunun profesyonelleştirilmesi ile birlikte düşünelim..
Teori dergisi Ocak 2012 sayısında “Profesyonel ordu ve zorunlu askerlik” konusunu ele aldı. Genel Yayın Yönetmeni Arslan Kılıç’ın yazısının başlığı her şeyi özetliyor:
“Zorunlu askerliğe dayanmayan ordu, NATO’nun kiralık operasyon gücü olur.”
Kılıç, “Profesyonel ordu diye adlandırılan paralı ordular, paralı askerlik vb. ancak ve ancak, gladyo-mafya ‘demokrasi’lerinin askeri gücü olur ve olmaktadır. Sonunda ortaya, yaptığı işin ‘vatan borcu’ olduğu bilincinden arındırılmış, Mehmetçik ruhu öldürülmüş, millete gözetim ve denetim imkanları sunan ilişkilerden kurtarılmış, toplumuna yabancılaşmış dört dörtlük bir kiralık ordu çıkar. Elbette bu ordu da, NATO’nun hem kendi ülkesine hem de komşu ülkelere karşı kullandığı bir operasyon gücünden başka bir şey olmaz” diyor.
Yeni uluslararası düzeni profesyonel ordu ile mi inşa edeceğiz?
Arslan BULUT/YENİÇAĞ
Yorum Gönder