Siyaset; yönetim bilimidir. Siyasetçiler ise bu bilimi kullanarak değişik menfaat gruplarını yönlendiren girişimcilerdir.
En verimli borsanın siyaset olduğunu düşünün; o zaman insanların neden partilere yığıldıklarını daha iyi anlarsınız.
Elbette ki iktidar partisi en fazla alınan hisse senedidir.
Görmekteyiz ki iktidar partimiz AKP çevresinde odaklanan çıkar grupları da yeni bir siyasi çatışma içine girmiş gibiler.
Anladığımız kadarıyla da hedefte Başbakan Erdoğan var.
Karşısında da Abdullah Gül ile ekibi...
Bu çatlama; futbol şiddet yasası konusunda ortaya çıkmıştı amma inkar edilmişti. Çatışma; son sınır operasyonu ile daha da belirginleşti.
YEMİNLİ AMERİKANCILAR
Sınırda PKK’lı sanılarak vurulan kaçakçılar olayını; hükümetin; daha doğrusu da Başbakan Erdoğan’ın sırtına yıkmaya çalışıyorlar. Bunu da MİT’e yüklenerek yapmak istiyorlar. Bir taşla iki kuş vuracaklar: Polisi ve adalet sistemini ele geçiren bu odak; son atağı ile MİT’i de kontrolüne almak istiyor. Bunu yaparken de Başbakan’ı etkisizleştirmeye uğraşıyor.
Bu amaçla kullanılan operasyon gazetesi Taraf, MİT’i kötüleyen bir kampanya başlattı. Bu gazetede sanki bir ajan gibi çalışan Mehmet Baransu; kaçakçıların PKK militanı olduğu bilgisini MİT’in verdiğini yazdı. Başbakan Erdoğan; adını vermeden bunu eleştirince; Baransu; “Sayın Başbakan; iki cambaz bir ipte oynamaz. Ben eli silahlılardan korkmadım. Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan’dan korkacağımı mı zannediyorsunuz?” biçiminde meydan okudu.
Karşımızda daha düne kadar kim olduğunu bilmediğimiz sıradan bir gazeteci değil de sanki Vahşi Batı’nın bir kovboyu var.
Veli-i nimeti Tayyip Erdoğan’a meydan okuyor hem de...
Bizim bu kovboyun kıymeti, kendisinden değil; arkasındaki örgütten. Demekki birileri ona; “Korkma; üstüne üstüne git!” diye garanti verdiler ki o da böyle yazabildi.
Kim bunlar peki:
“Her şartta Amerikan devletine hizmet edeceğine yemin etmiş” kesim olmalı değil mi?
HASTALIĞI FIRSAT BİLDİLER
Nasıl oluyor da nereden geldiğini bilmediğimiz Mehmet Baransu böyle “Kahraman Şerif!” pozları takınabiliyor?
Nasıl oluyor da kendisine kendi yazdığına göre; MİT’ten, askerden, polistin bilgiler ulaşıyor?
Demekki tam teşekküllü bir güç bulunuyor arkasında...
İşte önümüzdeki süreçte, “Türkiye’yi artık ben yöneteceğim!” diyen bu güç ile Sayın Erdoğan arasında bir çatışma yaşanacak. Yeminli grup; Başbakan’ın rahatsızlığını da fırsat bilip partiyi, iktidarı ele geçirme saldırısını başlattı bile...
Bunlar; Abdullah Gül’ün imajını parlatacak çalışmaları çoktan devreye soktular. Şike yasasının veto edilmesi; milletvekillerine yapılan zamla ilgili maddenin geri çevrilmesi hep Sayın Gül’ü halka şirin gösterme çalışmasının eseri.
Ama bu Erdoğan karşıtı ekibin bilmediği bir şey var: AKP demek; Tayyip Erdoğan demek. O olmazsa AKP evde kalmış kıza döner.
ALİ ŞEN NEYİN PEŞİNDE?
Fenerbahçeli görünerek Fenerbahçe’ye hançer saplamakla meşgul Ali Şen buyurmuş ki: “UEFA İkinci Başkanı Şener Erzik ile TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar Fenerbahçeli olmasaydı; kulüp ikinci lige düşmüş olacaktı.”
Şu rezalete bakın siz: Bay Şen’in bu şenlikli açıklamasına göre, Fenerbahçe suçlu ki; küme düşürülmesi gerekiyor. Ama Futbol Federasyonu yasayı, yönetmeliği çiğneyip bu işi yapmıyor. Anlayacağınız Ali Şen Bey’e savcılık yetmemiş, yargıç olmuş FB’ye mahkumiyet kararını vermiş bile. Etkili kişilere mavi boncuk dağıtmak uğruna koskoca bir camiayı ve onun temiz geçmişini karalayan Bay Şen bilmeli ki; eğer TFF Başkanı eski bir Fenerbahçeli olmasaydı; bugün federasyon bu kadar kolay Fenerbahçe operasyonları yapamazdı.
Bu camia; hiç kimseye diyet borcu içinde yaşayamaz. Bırakın önce mahkeme kararını versin; eğer kulüp suçlu bulunursa gereği yapılsın.
Allah’ın hikmetine bakın ki Sayın Şen; Türkiye’ye gaz veren Rus Gazprom’un tek ortağı imiş.
Yandaş medyada Fenerbahçe’ye karşı yürütülen linç kampanyasına bir ucundan tutunmanın sebebi bu gaz işi midir acep?
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder