Bugün Odatv davasını, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Soner Yalçın, Ahmet Şık ve öteki tutuklu meslektaşlarımı yazacaktım.
Önceki gün yapılan duruşma sonunda meslektaşlarımın salıverileceğini, tutuksuz yargılanacaklarını düşünüyordum.
Onlar yargılanırken Cumhuriyet tarihinde ilk kez eski bir Genelkurmay Başkanı, Beşiktaş Adliyesi’nde savcı karşısında “şüpheli” sıfatıyla ifade veriyordu.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ neyle suçlanıyordu:
“Silahlı örgüt yöneticiliği ve darbeye teşebbüs…”
Başbuğ, 2008 yılının ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı’na atanmıştı.
Yani 2007 seçimlerinin ardından…
AKP’nin yüzde 46 oy oranıyla iktidara geldiği dönemde…
***
Başbuğ, 27 Nisan’da e-muhtıra vermemişti. Görev yaptığı süreç zor bir dönemdi. Sakin ve ağırbaşlı tavrı daima dikkati çekti.
Şimdi kendi kendime soruyorum:
“Başbuğ’un silahlı örgüt üyesi ve darbe planlayıcısı olduğunu bu ülkeyi yöneten AKP hükümeti bilmiyor muydu o tarihte?”
Bu soru dün sabah Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklamasından sonra aklıma geldi.
Ne diyordu Cumhurbaşkanı Gül:
“Mahkeme kararı olmadan kimse suçlu ilan edilemez…”
Ele geçirilen lav silahlarını boru olarak değerlendiren elbet Başbuğ’dur… ‘İnternet Andıcı’ da Başbuğ döneminde ortaya çıkarılmıştır.
‘İrtica Eylem Planı’na “kâğıt parçası” diyen de Başbuğ’dur…
***
Burada bir başka ilginç durum, Balyoz davasında tutuklu olarak yargılanan kimi komutanlar ve subaylar, andıcın Başbuğ’un bilgisi içinde hazırlandığını öne sürmüşlerdi.
O tarihte emekli bir subayın Ergenekon duruşmasındaki şu sözlerini anımsatmakta yarar var:
“Dilsiz şeytanlar konuşun!”
Yargıç bunun üzerine sanığa sormuştu:
“Kim onlar?”
“Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, İlker Başbuğ!”
İlker Başbuğ sorgusu sırasında tüm suçlamaları reddetti…
Siyasi iktidarla birlikte çalışmış, terörle mücadele etmiş bir komutan, terör örgütü üyesi olabilir miydi?
Üstelik emekli olduktan bir buçuk yıl sonra Başbuğ’un tutuklanmasına akıl erdirmem olası değil…
***
Olası değil ama Ahmet Şık’ın basılmamış kitaptan, gazetecilerin yazdıkları haberlerden ötürü tutuklanmaları, neredeyse bir yıldır içeride yatmaları aklıma gelince şöyle diyorum:
“Demek ki ileri demokrasi bu!”
Sanırım şöyle bir tartışma gündeme gelecek:
Anayasaya göre Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları “Yüce Divan”da yargılanır…
Şu anda iki eski kuvvet komutanı özel yetkili ağır ceza mahkemesinde yargılanıyor.
Çok sayıda teğmen, üsteğmen, yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay ve general tutuklu.
Yazımı yazarken üç yıla yakın süre tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi geldi aklıma…
***
İddia edilen suç, Ergenekon yapılanması içinde “hücre örgütlenmesi” oluşturmak ve “darbe propagandası” yapmaktı.
33 ay tutuklu olarak yargılandı…
Yargılanma sırasında cep telefonuna polis tarafından Hizbut Tahrir üyelerinin numaralarının yüklendiği saptandı.
Çelebi, salıverildikten sonra kendi isteğiyle Bingöl’e atandı…
Savaş helikopteri pilotu olan Çelebi, Kobralarla terör operasyonlarına katıldı…
Türkiye işte böyle bir ülke…
Orgeneral Başbuğ döneminde, kimi komutanlar, subaylar tutuklanırken, Yarbay Ali Tatar intihar ederken acaba eski Genelkurmay Başkanı ne yapıyordu ben çok merak ediyorum.
Hikmet Çetinkaya/Cumhuriyet
Yorum Gönder