Görev süresini bu iktidar uzatmıştı. Ordunun başında bulunduğu sırada gizli gizli “Terör örgütü yöneticisi olmak ve darbeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla tutuklandı.
7 saat sorgulandı.
7 saat çok zaman.
7 saat nasıl geçti?
Acaba ne düşünmüştür?
Belki de; “gerçekten ben darbeye teşebbüs eden birisi olsaydım mutlaka arkasını getirirdim ve şimdi genel kurmay başkanını tevkif edilmek üzere mahkeme hakimine sorguya gönderecek 1 tek savcı bile bulamazlardı” diye düşünmüş müdür?
Güç taraftar toplar.
Toplum güce tapar.
Genel Kurmay Başkanlığı yapmış birini tevkif edecek yargıç sayısı 5 yıl önce 5 tane ise bugün 5000’e çıkmıştır.
Zemin kaydı.
Bu bir iktidar kavgası.
Şüphesiz pek çok fikir, görüş, kanaat sahibi çıkıp, “hukuk çalışıyor, suçu varsa başkomutan bile tutuklanır” diyecektir. Kim ne derse desin, ben gördüğümü yazacağım: Genel Kurmay Başkanlığı yapmış birinin 7 saat sorguya alınıp, “darbeye niyetli ve terör örgütü yöneticisi olmak” suçlamasıyla hapise konulmasına giden yolun başı, gelir “gericiliğe (yani irticaya) odak olmaya” kadar dayanır.
Xxx
Baş savcı çıkmıştı.
“Odak oldu” denmişti.
Anayasa Mahkemesi toplandı..
1 Başkanı, 10 üyesi var.
Karar; 10’na 1 sonuçla; “İktidar partisi AKP irticai faliyetlerin(yani gericiliğin ve bölücülüğün) odağı haline gelmiştir” diye karar almıştı.
Karar çok netti.
Anlaşılırdı.
Yani bu parti, Partinin kurucuları., Başkanı, teşkilatı ve yandaşları “cumhuriyetin dayandığı temel olan laiklik ile bölünmez bütünlüğü” ortadan kaldıracak bir karşı devrimin(gericilik ile bölücülüğün) odağı olmuşlardır.
Karara başkan hayır demişti.
10 üyenin 10’nu da “irticanın odağı olmuştur” diye oy kullanmışlardı. Bu karardan sonra sıra; “gericilik ile bölücülüğün odağı olmuş iktidar partisine, onu kuranlara, yönetenlere verilecek cezaya” gelmişti.
Ceza: kapatmak olabilirdi.
Veya parasını kesmek.
Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri; sıra cezanın türünü belirlemeye gelince kararlarını 6’ya 5 olarak “partiyi kapatmaktan yana değil partiye Hazine’den yapılan okkalı yardımın bir süre kesilmesinden yana” karar aldılar.
Xxx
Hiç nedamet lafı işitmedik.
Partinin başkanı, “Anayasa Mahkemesi, bizim odak olduğumuza” karar verdi, ben çok nadim (pişman) oldum, çok üzüntü duydum, hal ve tavırlarımıza dikkat edeceğiz demedi.
Tersini yaptılar.
Mahkemenin defterini dürdüler.
Zemini kazıdılar.
7 saat sorgulandı.
Tevkif edildi.
Karşı devrim hamle yaptı.
Gericilik bayram yapıyor.
Bölücülük halay çekmekte.
7 saat çok zaman.
Acaba ne düşündü?
(uyan borusu)
Bu mahkemeler!
İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan, dün şu açıklamayı yaptı: “Siyasal iktidara yakın bir köşe yazarının diliyle, ülkemizdeki bütün soruşturmalar “polis merkezli” olarak yürütülüyor. Savcılar “yönlendirici/denetleyici” değil, “onaylayıcı ve meşrulaştırıcı” bir görev üstleniyor. Böylece, bazı çevrelerin kızdığı gazeteci/avukat veya başka meslekten insanlar, yargı formatı kullanılarak, düşman ceza hukuku kurallarıyla susturuluyor. Bugün Türkiye’de yaşadığımız gerçek budur.Anayasanın 148. maddesi gayet açıktır. Genelkurmay Başkanı, göreviyle ilgili suçlardan dolayı, ancak Yüce Divan’da yargılanabilir. Dolayısıyla, Özel Yetkili Mahkeme Genelkurmay Başkanı için tutuklama kararı veremez.”
Necati Doğru/SÖZCÜ
Yorum Gönder