Kısa bir süre önce ekranlarda bir görünüp kaybolan bir haber, gazetelerde yer almadı.
Oysa haber; devleti, muhalefeti, medyayı çok yakından ilgilendiren,
üzerinde pek çok spekülasyon ve açıklamaların yapıldığı, toplumu derinden etkileyen bir olayla yakından ilgiliydi.
Bir gece yarısına doğru Uludere’de Irak’tan kaçakçılık yapan kafile, terörist sanısıyla jetler tarafından bombalandı ve 35 vatandaşımız öldü.
Ne ki olayın patlak verdiği ilk saatlerde yapılan açıklamalar, yorumlar 35 vatandaşımızın ölümüne neden olan istihbaratın hangi resmi makamlar tarafından verildiği ve bu facianın sorumlusunun saptanmasını içeren dayatmalar üzerinde yoğunlaştı.
Olayı hata gibi göstermeye çalışan mazeretler; Afganistan’da ABD helikopterini yine ABD’li askerlerin düşürmesine, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türk uçaklarının bombaladığı Deniz Kuvvetlerimize bağlı firkateynin batırılmasına kadar uzandı.
Fakatttt ne siyaset, ne medya ne de Güneydoğu’nun sosyal ve ekonomik sorunları ile uğraştığını iddia eden hükümet; Güneydoğu insanını Irak ve Suriye’den kaçakçılık yapmaya zorlayan sorunlarla ilgilendi.
***
Oysa kaçakçılık olaylarının dramatik yanlarını açıklamalarında ve çalışmalarda kullanmayı isteyenler; ressam ve yazar, dostum Fikret Otyam’ın iki kitabından yararlanabilirler.
Sorunu toplumsal ve insan açılarından yansıtmak isteyenler için; Otyam’ın 1975 tarihli “Mayınlı Topraklar Üzerinde” kitabı ile 1983’te yayımladığı “Mayınlar Çiçek Açmaz” kitabı, değerli birer kaynak...
Tabii önce toplumu aydınlatmayı, soruna ilgisini çekmeyi düşünenler, isteyenler için…
***
35 vatandaşın ölümü olayının üzerinden günler geçtikten sonra bir TV’nin haber bülteninde şu kısa haber yer aldı.
Nihayet hükümet kaçakçılığa karşı önlemler almanın gerekli olduğuna karar vermiş ve Başbakan RTE, Irak ve Suriye sınırları boyunca, kaçakçılığı önleyecek, ilki Uludere’de, yeni sınır kapıları açılmasını Gümrük Bakanlığı’na emretmişti.
Hani şu PKK’nin örneğin Hantepe’de şehitler verdiğimiz karakol baskınlarında kullandığı katır sırtında ağır silahları içeriye soktuğu Uludere’ye…
Güneydoğu insanının düşük ekonomik gücünü yükseltmek yerine; kaçakçılığı sınır kapısı açarak önlemeye girişmek ve önleneceğini sanmak!
Böylesi bir önlemi ancak AKP hükümeti düşünebilir, uygulamaya girişebilir!
***
AKP hükümetlerinin kaçakçılığı önlemeye yönelik aldığı karar ve önlemlerin hiçbiri ya gerektiği ölçüde uygulanmadı ya da yarı yolda, hatta işin başında ıskartaya çıktı.
2007 yılında hükümet kaçakçılığı önleyecek önlem olarak sınır ticaretine başlanacağını ilan etti. Sınır ticareti kaçakçılığını önleyemedi.
Bir heyecan dalgası estirildi geçen yıllarda. Sınır bölgelerindeki verimli topraklarda mayınlar temizlenecek, topraksız köylüye dağıtılacak ve mayınları temizleyecek şirket, 44 yıl bu toprakları işletme hakkına sahip olacaktı.
Bir İsrail firması talip oldu: Kıyametler koptu. CHP bu olanağı veren yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü, iptal ettirdi.
TSK’ye başvuruldu. Mayınları temizleyecek araç ve gereçler için 35 milyon (daha sonra bir milyar) dolara gereksinildiği yanıtı alındı. İhaleye gidildi, sonuç yok!
Şimdi son çareye başvuruyor hükümet. Sınır boyunca sınır kapıları açmak!
Ama örneğin Suriye-Irak sınırı boyunca Türk topraklarında derinliği 30 km’lik bir “yasak bölge”; bu bölgeyi aşacaklara Suriye ve Irak topraklarını “tehlikeli bölge” ilan etmek!
Kaçakçılığa bu ve benzeri önlemler aranmıyor.
Ah’lar vah’lar.. oy ama oy’a karışıyor ve bu gidişle karışacağa benziyor.
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder