Sıfırdan... - Işık Kansu

İran ile kötüyüz, Suriye ile kanlı bıçaklıyız. Rusya, tepeden ters ters bakar oldu. Yunanistan ile yıllardır anlaşmazlıklar sürüyor. Bulgaristan ile aramız desen şekerrenk.
“Sıfır sorun”dan gelmişiz, sınır boyu soruna...
Emekli diplomat-yazar Daver Darende’nin ifadesiyle; enerji yönünden hem İran’a, hem Rusya’ya bağımlıyız, ama onlarla ilişkilerde dikkatli ve ihtiyatlı değiliz. Suriye ile diplomasiyi terk etmişiz, “sertleşme” politikası izliyoruz. Kısacası, “tehlikeli bir taşeronluğa” soyunmuşuz.
Anadolu’da “Ele güvenen ersiz, oynaşa güvenen yarsız kalır” derler.
Bir şeyi unutmamak gerek:
Kast eden kan eder.

Aday Gezileri
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, sürekli Türkiye’yi dolaşıyor. Tıpkı birkaç yıl önce Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi...
Oran’a “Hayrola?” demeye getirdik; “Ben, saha çalışmasını seven birisiyim” dedi:
“Bugüne kadar hep illere, ilçelere, sivil toplum örgütlerine CHP’yi anlatmak üzere gittim. Bu alışkanlığımı devam ettiriyorum. Genel seçim sonuçları hiçbirimizi tatmin etmedi. Bunun gerekçelerini partimiz içinde aramakla beraber bir taraftan da vatandaşın sorunlarını belirlemek, onlara hizmet götürmek gibi görevlerimiz de var. Hemen her hafta bir gün İstanbul’da bir ilçeye, aşağı yukarı 2 haftada bir gün de bir ilimize gidiyorum. Sahada çalışıyorum. Vatandaşın bire bir sorununu dinliyorum.”
Oran’a, “Gezileriniz, genel başkan adaylığı için bir ön çalışma mı” diye de sorduk. “CHP’de genel başkanlık sorunu var mı, yok mu ile ilgili kararı verecek olan kurultay delegeleridir” dedi ve daha önce de genel başkanlığa aday olduğunu ima edip ekledi:
“Ben zaten 2008 Nisan ayında bir irade ortaya koydum. Her zaman, her şartta, her türlü görevi yapmak üzere CHP adına bu yola baş koymuş bir insanım. CHP üyesi olarak bu partinin başarısı için ülkedeki siyaset sisteminin düzelmesi için, Türkiye’de siyasetin hakikaten halka hizmet edebilir hale gelmesi için her şartta, her makam ve mevkide çalışmaya ben devam edeceğim.”
Anladığımız kadarıyla Umut Oran yine genel başkan adaylığına hazırlanıyor.

Manzara
Adaletimizden manzaralar: ÖDP’nin Hopa davasına ilişkin açıklamasından: “Ev baskınlarında polisin ilk hedefi her zamanki gibi ‘Sol Yayınları’na ait kitaplar. İddianamenin büyük bölümü de bu kitapların mahiyetini anlatmakla doldurulmuş. Oğuzhan Müftüoğlu’nun ‘Bitmeyen Yolculuk’ kitabı da ‘silahlı terör örgütüne üye olmanın’ kanıtlarından birisi olarak dosyada yerini almış. İddianamede kitap, ‘çocukluğundan başlayarak, FKF, Dev-Genç’i’ anlatıyor’ diye sunulmuş. Anlaşılan çocukluğun anlatılması da suç unsuru sayılıyor.
‘Silahlı terör örgütü’ üyesi olmakla suçlananlara ilişkin kitaplar dışında nasıl suç delilleri var? İddianameden aktaralım: 150 cm uzunluğunda, 2 cm kalınlığında sert plastik sopa, 90x90 çapta kareli puşi, 4 adet 60 cm tahta sopa, üzerinde TTB yazan şemsiye, sopasız flama...”
Balyoz davasında yargılanan Kurmay Albay Ahmet Küçükşahin’in “TSK’ye Karşı 12 Komplo” adlı kitabından: “İddianamenin 614. sayfasında, görevimle ilgili olarak, ‘5. Kolordu Komutanlığı İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Subaylığı görevini yürttüğü’ ifadesi yer almaktadır. 5. Kolordu Komutanlığı’nda ‘İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Subaylığı’ diye bir kadro bulunmamaktadır. Benim 5. Kolordu’daki görevim, ‘İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Şube Müdürü’ idi. Altında ismim, rütbem ve görevim yazılmış olan imzasız ‘EK-B (5’İNCİ KOR) isimli world belge’ ile iddianame arasında çelişki vardır. Bu durumda ya iddianame yanlıştır ya da altına ismim yazılmış olan 36 sayfalık bilgisayar çıktısı boş ve anlamsızdır.”

ŞİKE KURGUSU
Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Bülent Serim’e göre, son oynanan “şike toto” Fenerbahçe taraftarını oyalamak için kurgulandı ve bu büyük kitleyi yitirmemek için AKP’de rol paylaşımı yapıldı:
“Habur’dan sonra yaratılan Fenerbahçe ‘özel hukuksal durumu’ nedeniyle Silivri yargısını kimseye anlatamayacaklarını bildikleri için, bir yandan şikeden dolayı cezaları azaltmayı ister görünürken, öte yandan da bu yasayı çıkarmamanın yollarını aramışlardır.
Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan, Kemal Unakıtan için ‘kişiye özel anayasa ya da yasa değişikliği’ yapılmasına katılmaktan ya da bu değişiklikleri onamaktan kaçınmayanlar, şimdi aynı gerekçeyi kullanmakta bir sakınca görmemektedirler.
Yasa değişikliği yapılırken hükümette ve TBMM’de seslerini çıkarmayanlar, önce Cumhurbaşkanı’nı yasayı geri göndermeye çağırmışlar; sonra da Cumhurbaşkanı’nın gerekçelerine katıldıklarını söylemekle kalmamış, ‘hiçbir milletvekilinin cesaretinin yasayı tekrar Meclis’e getirmeye yetmeyeceğini’ belirterek, milletvekillerinin iradesine ambargo koymuşlardır.”
O ünlü türkünün nakaratını azıcık değiştirip hep bir ağızdan statlarda söylemek gerek:
“Şikeler / lingo lingo şikeler.”

Işık Kansu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget