Server Tanilli ile dostluğum 60’lı yıllara kadar gider. İktisat Fakültesi’ne 21 yaşımda asistan olarak girdiğim zaman Sevgili Server genç bir akademisyen olarak mesleğinde ilerliyordu.
Uzun yıllar aynı koridoru paylaştık, odalarımız yakındı, İktisat ve Hukuk fakülteleri Merkez Bina’da iç içeydi o yıllarda.
Öğle yemeklerine beraber gittik, Sahaflar Çarşısı’nda birlikte dolaştık. Sonra kimi karanlık güçler Server’i “solcu olduğu için” vurdular. Server sol düşünceyi savunan bir akademisyen ve düşünürdü, bu ona pahalıya patladı; toplumu karıştıranlar, sağ ve solu birbirlerine vurduran karanlık güçler 1978 yılında Server’i de seçmişlerdi.
1978’den sonra tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu ama yine de yılmadı. Fransa’da ve Türkiye’de akademik yaşamını ve etkinliklerini sürdürdü. Çok değerli kitaplar yazdı. Demokrasi ve uygarlık üzerine yoğunlaştı.
Birçok seminer ve konferansta beraber olduk, fikir tartışmaları yaptık. Server’in tekerlekli sandalyeye mahkûm edilişi özünde, Türkiye’de demokrasiye ve insan haklarına vurulan darbelerin bir simgesi olmuştur. Onu tekerlekli sandalyesinin üstünde her görüşümde bunu düşündüm.
Ama demokrasi ve uygarlık düşmanı karanlık güçler onu yıldıramadılar. İnatla eserler üretmeyi sürdürdü. Adeta, “Beni tekerlekli sandalyeye bağladılar ama fikirlerimi ve kitaplarımı zincirleyemediler, o zincirleri kırıp attım” dercesine etkinliklerini sürdürdü.
Bu toplumda insanlıktan, uygarlıktan, demokrasiden yana olan düşünür ve yazarlar Namık Kemal’lerden Nâzım Hikmet’lerden beri ıstırap içindedirler, baskı altındadırlar.
Bir bakıma onlara, aydın olmanın bedeli, karanlık güçler ve baskıcı yönetimler tarafından ödetilmektedir. Yıllar önce Magosa’daki Namık Kemal zindanını dolaşırken bunları düşünmüştüm.
Çapa’da son karşılaşma
Bir süre önce Çapa Hastanesi’nde tedavisi süren Sevgili Server’i ziyarete gittim. 1978’den beri süren müdahalelerden o kadar hırpalanmıştı ki, beni bile tanımakta zorlandı, sağlıklı bir iletişim kuramadık, günlerce rüyama girdi.
Server, aydın olmanın bedelini ödeyenlerden bir tanesiydi; ama benim yakın dostumdu. Nazik, ince ruhlu, insanları incitmekten çekinen, mahcup bir kişiliğe sahip idealist bir insandı.
Benim ıstıraplı ve tutsak günlerimde tekerlekli sandalyesi ile Taksim Meydanı’na kadar giderek elindeki pankartla destek veren bir insandı Sevgili Server Tanilli.
Sağlığının iyice bozulduğu son yıllarda bile eserler vermeyi sürdürdü; bu denli azim ve iradeye sahipti.
Server Tanilli aramızdan ayrılmadı, eserleri ve anılarıyla aramızdaki varlığını sürdürecek. Taa Osmanlı’dan başlayan bu süreçte aydınlarımız, düşünürlerimiz, yazarlarımız vuruldular, hırpalandılar, zindanlarda çürütüldüler.
Uygar ve demokratik bir toplum yaratma çabalarının bedelini hep onlar ödemek zorunda bırakıldılar.
Sevgili Server Tanilli uygarlığı ve demokrasiyi yazmanın ve savunmanın bedelini ödemek durumda kalan seçkin bir insandı.
Erol Manisalı/Cumhuriyet
Yorum Gönder