Ebubekir Hazım Tepeyran.(1864-1947)Osmanlı döneminde valilik ve bakanlık,Türkiye Cumhuriyeti'nde de valilik ve Niğde milletvekilliği yapmış ünlülerimizden biridir.
Tepeyran aynı zamanda,roman ve otobiyografileri klasik Türk edebiyatının seçkin örnekleri arasında yer alan bir yazardır da,Unutmadan ekleyeyim.Türkçenin seçkin ustalarından ve Cumhuriyet'in kıdemli yazarlarından Oktay Akbal'ın da dedesidir....
İlk baskısı 1910 yılında yapılan"Küçük Paşa"adlı romanı ile"Eski Şeyler"de topladığı öyküleri,edebiyatımızın gerçekçiliğe yönelmiş,köyü ve köylüyü anlatan ilk yapıtlarından sayılır.Bu değerlendirme,kendi değerlendirmesine Cevdet Kudret,Atilla Özkırımlı,Konur Ertop ve Mehmet Ergun'unkileri de ekleyen Şükran Kurdakul'a aittir.Yazınımızın bu ünlü kişisi için.Çankaya Belediyesi tarafından.Ebubekir Hazım Tepeyran Roman Ödülü.konulmuş ve ilk ödüle de yazınımızın ustalarından gazetemiz yazarı Adnan Binyazar değer görülmüştür....
Küçük Paşa,ilk baskısından 101 yıl sonra İnkılap Kitabevi tarafından Hikmet Altın kaynak'in önsözü ve Oktay Akbal'ın 1984'teki baskıya yazdığı değerlendirmeyle yeniden kitapçı vitrinlerinde yer aldı.Romanı okurken şu cümleye takıldım." Haydarpaşa'da geceyi deniz kenarında geçirmekten göğüs nezlesine tutulmuş gibi pek erken harharalarla solumaya,öksürmeye,aksırmaya,başlayan lokomotifin sürüklemeye hazırlandığı katarın üçüncü sınıf vagonlarından birine bizim sabık Küçük Paşa ile Bekir ve Mahmut adlı iki asker girmişti."...
Tepeyran'in"Zalimce Bir Yargılama"adlı otobiyografisinden bu köşede aynı başlıkla 17 Şubat 2011'de bölümler aktarmıştım.
Hatta yargılandığı Sıkıyönetim Harp Divanı'nın kuruluş ve işleyişini belirleyen yasayı da bugünlere ders olması için aynen alıntılamıştım.Tepeyran,Mustafa Kemal'in milli kuvvetlerine yardım ve yataklık etmekle suçlanıyordu.Kararı Nemrut Mustafa Paşa'nın başkanlık ettiği yargıçlar verecekti.Verdi de"İdam"Anılarının 25 Mayıs 1920'yle ilgili olanında.Erenköy'deki köşkünde gözaltına alınarak trenle Haydarpaşa'ya getirildiğini anlattıktan sonra,şube müdürünün aldığı kesin emri"bu gece mutlaka umum müdür beyin dairesine gidilmesi yolundadır"diye özetlemesinin gerisini şöyle getiriyordu." Bunun üzerine,saat 10'a doğru,üstü açık ve iki kürekti bir sandaldan bile güçsüz bir otokano,güvertesiz hafif tekne,ile Haydarpaşa'dan yola çıktık.Hava serin değil.Soğuk ve pek çok nemliydi.Otokano İstanbul'a değil.Kızkulesi'ne doğru gidiyordu.Kulenin yanına gelinceye kadar omuzlarım ve dizlerim tümüyle ıslanmış.ayakta duran şube müdürü de nemden yakınmaya başlamıştı."
Görülüyor ki Tepeyran 1910'da Haydarpaşa Garı'ndaki lokomotifi betimlerken kurguladıklarını 10 yıl sonra kendi de yaşamış.
Tıpkı görevleri nedeniyle tutuklama haberleri yazan gazetecilerin bugün onlarca dalyayı aşan tutukluluk günleri gibi....
Orhan Erinç/Cumhuriyet
Yorum Gönder