O iddia karşısında Jandarma Genel Komutanlığı niçin sessiz? - Saygı Öztürk

Bugün iki önemli olayın yıldönümüdür. Birisi, “Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast” iddiası, diğeri ise cezaevlerinde “hayata dönüş” adı verilen operasyonda 2’i asker 32 mahkumun hayatını kaybetmesidir.
“Arınç’a suikast yapacak” diye gözaltına alınan askerler görevlerinin başındadır. Onlardan birisi müthiş bir tuzağa düştüğü gün, gerçekten elindeki kağıdı yuttu ve yürütmekte olduğu özel görevin ip uçlarının başkasının eline geçmesini engelledi. Kıyametler koparıldı ama bunun boşy olduğu o günlerde de belliydi. Nitekim, aradan 2 yıl geçmesine rağmen ortada bir iddianame bile yok. Zamana yayılıp muhtemelen “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilecek.

“Hayata dönüş operasyonu”
19 Aralık 2000 tarihinde Cezaevlerinde gerçekleştirilen operasyona “Hayata Dönüş” adı verildi. Bu operasyon 19 il’de, koğuş sisteminin uygulandığı cezaevlerindeki terör tutuklu ve hükümlülerini F tipi yüksek güvenlikli cezaevlerine taşımak için yapıldı.

Aradan yıllar geçince bazı şeyler unutuluyor. Örneğin, bir komutan “ömründe görmediği bombalar kullanıldığını” söylüyor. Jandarmanın envanter dışında herhangi bomba ya da silah kullanmasının mümkün olmadığını o kişinin de bilmesi gerekir. Ancak, TSK’dan çeşitli nedenlerle atılanlar, ya da emekliliğe zorlananlar bazen olayları farklı yönlere de çekebiliyorlar.

Tantan’ın sözleri: Bunlar sorgulanmıyor

Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’dı. Dün kendisiyle konuştuğumda, operasyon için şunları söylüyordu:
“C.Başsavcılığı’nın talebi olmadan, bırakın jandarmayı, sinek bile cezaevine giremez. O döneme ait her şey zabıt altındadır. Cezaevine dışardan gelen talimatlar unutuluyor. Basit bir suç işlemiş gençler, koğuşa hakim olan örgüt tarafından izin verilmediği için mahkemeye çıkamıyor, götürülemiyor. O koğuştan birer militan olarak çıkıyorlardı. F tipi cezaevleri , örgüte militan kazandırmayı önleyen bir sistemdi. İşte, onun için direniyorlardı. Örgütün lider takımı Avrupa ülkelerinde lüks içinde yaşarken, cezaevlerinde bulunanlara kendilerini yakmaları ya da öldürtmeleri için talimat veriyorlardı. Ne yazık ki bunlar hiç sorgulanmıyor. ”

“Cezaevlerinin planları değiştirildi”
Tantan’a da, bir askerin “ömründe görmediği bombaların cezaevinde kullanıldığı” iddiasını hatırlatıyorum. Tantan, şunları anlatıyor:
“Ne kullanıldığı askeri depoda bellidir. Envanterin dışında bir şey kullanılamaz. Jandarma can kaybı olmasın diye cezaevi planlarına göre çalışmalar yaptı. Ancak, bir çok cezaevinde, cezaevi planlarının değiştirildiği, duvarların yerlerinin değiştirildiği ortaya çıktı. Cezaevleri, Devletin kontrolünde değildi. Tutukluları mahkemeye göndermiyor, duruşmaya katılamadıkları için duruşmaları her seferinde ileri bir tarihe erteleniyordu. İçeriye gireni, dışarıya çıkartmıyorlardı. Ancak, bunlar hiç gündeme gelmiyor. Kim ister, insanların ölmesini?

Ali Suat Ertosun: Savcılarımız şehit edilmedi
Ali Suat Ertosun, “hayata dönüş operasyonu” döneminde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürüydü. “Başarılı hizmetleri”nden dolayı AKP hükümeti döneminde kendisine Devlet Üstün Hizmet Madalyası verildi.
Dün, Ertosun’la da konuştum. “O operasyonun yapılma nedenleri belliydi. Cezaevlerinde güvenliği sağlamak için F tipi cezaevleri yapıldı. F tipi cezaevlerine nakiller yapılıncaya kadar cezaevi C.savcılarımız da şehit ediliyordu. O günden sonra bir daha C.savcılarımız şehit edilmedi. Cezaevinden talimat verilip de dışarıda öldürme olayları bir daha yaşanmadı. Bunlar bile küçümsenmeyecek olaylardır” dedi.

Jandarma Genel Komutanlığı, personeline dönük iddialarda bile suskun kalıyor, “gerçek durum neyse” onu açıklamaktan bile kaçınıyor. Emekli bir subay çıkıp, “hayatımda görmediğim bombalar kullanıldı” diyorsa, Jandarma Genel Komutanlığı’nın derhal bu konuda açıklama yapması gerekir. Aksi halde o operasyonda görev yapanlar zan altında kalıyor.

Jandarmanın bir yetkilisi çıkıp da “Cezaevine girme olayı tamamen Başsavcılığın yetkisindedir. Yazılı olarak Jandarma çağrılmadan cezaevine müdahale edemez” diyemiyor. Ya da durum böyle değilse, “gerçekler budur” demesi gerekiyor. Bugüne kadar Adalet, İçişleri bakanları, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü söylemesi gerekenleri kendi açılarından söyledi. Peki Jandarmanın suskunluğu niçin?

Saygı Öztürk/SÖZCÜ

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget