Libyalı.
Suriye plakalı.
Kabak gibi yani.
Halbuki…
Kobay atasözüdür.
Peynir büyük, mesafe kısaysa, üstüne atlamadan önce huylanacaksın!
30 Kasım 2010
Wikileaks’in internet sitesinde 10state15856 kod numarasıyla bi belge yayınlandı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ABD Ankara Büyükelçiliği’ne gönderdiği, gizli ibareli kriptoydu. İsimleri tek tek belirtilen Türk şirketlerinin İran’a MKE yapımı tabanca ve el bombası satmak, karşılığında plastik patlayıcı almak için pazarlık yaptığı anlatılıyor… Türk Hükümeti’ni bilgilendirin, derhal soruşturma açsın, satışı engellesin deniyordu. Hükümetimiz, Türkiye’yle alakalı 8 bin belgeye dedikodu deyip, cevap bile vermezken… Her nedense bu belgeyi fena halde ciddiye aldı. Milli Savunma Bakanlığımız, acilen açıklama yaparak, kesinlikle doğru değil dedi.
Amerikalılar, söz konusu kriptoda adı geçen şirketlerin faaliyet merkezi olarak İstanbul’da nereyi adres gösteriyordu?
Fatih Mercan Yokuşu’nu.
30 Kasım 2011
Tam bir sene sonra…
Libyalı.
Suriye plakalı.
Göstere göstere taşıdığı pompalı’yı nereden satın aldığı ortaya çıktı?
Mercan Yokuşu’ndan!
Hani şu Fatih’teki!
Mobeselerle ahalinin vesikalığını saniye saniye kaydederlerken, Libyalı’nın fotoğrafını taaa Bursa’da öğretmenlik yapan Amerikalı turistin çekmesi ve olay yerine koşan gazetecilere elden servis etmesi tesadüfüne hiç girmeyeceğim… Libyalı’nın taksiyle geldiği tespit edildiği halde, İçişleri Bakanımızın, nerden duyduysa, zart diye Suriye plakasından bahsetmesine değinmeyeceğim… Daha bi kaç gün önce, bizim polisler Libya’nın Ankara Elçiliği’nde toprağa gömülmüş tabancaları eliyle koymuş gibi bulurken, İstanbul’un göbeğinde Libyalı’ya şakır şakır pompalı satanları neden görmediğine de kafa yormayacağım.
Çünkü.
Türkiye’ye kobay muamelesi yapan arkadaşlar açıkça demek istiyor ki…
İşi yokuş’a sürmeyin!
Yılmaz Özdil/Hürriyet
Yorum Gönder