İsminin sonuna Türk adını alarak küçülten bir fitne kanalı var.
Spor programında yapıyor bu fitneyi de...
Toplamışlar bir masa başına 4 kişiyi. İşleri güçleri Aziz Yıldırım'ı ve Fenerbahçe'yi karalamak.
Programı yöneten adamın Aziz Yıldırım ile düşmanlığı var. Ekibin başaktörü hakem eskisinin işi gücü Aziz Yıldırım'a çakmak...
Sanki futbolda hile demek Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe demek.
Toplumu geriyorlar; Fenerbahçelileri kışkırtıyorlar; Trabzonluları tahrik ediyorlar.
Peki bu 'Spordu Şiddeti Önleme Yasası' bu adamlar için geçerli değil mi?
NEREDESİNİZ EY SAVCILAR
Eğer sporda şiddetin ve şikenin önlenmesi isteniyorsa bu işte sadece kulüp yöneticileri ile futbolcular mı cezalandırılacak? Ya medyada bunları kullanarak şiddet yolunu açanlara ne demeli?
Bu Fitne-türk'tekiler her programda açık açık yasanın 22. Maddesi'ni çiğniyorlar. İşte o madde şu:
MADDE 22 - (1) Sporda şiddeti teşvik edecek şekilde basın ve yayın yoluyla açıklamada bulunan kişilere, fiilleri suç oluşturmadığı takdirde, beşbin Türk Lirasından ellibin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
(4) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, haber verme ve eleştiri hakkının sınırları aşılarak yayımlanması halinde, ilgili basın ve yayın organının işleticisi olan gerçek veya tüzel kişiye, yüzbin Türk Lirasından beşyüzbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin tekrar tekrar yayımlanması halinde, haber verme hakkının sınırları aşılmış kabul edilir.
Şurası açık ki Fitne-türk'tekiler haber vermek peşinde değiller. Sadece Fenerbahçe'ye yönelik suçlayıcı ifadeleri tekrar tekrar yayımlayarak şiddet kışkırtıcılığı yapıyorlar.
Nerede bu suçlara bakan savcılar?
Ey 'şike soruşturması'nı yürüten savcı bey! Niye bir de futboldaki bu fitneye el atmıyorsun?
TEK YANLILAR
Fitne-türk'ün yaptığı, normal bir spor programı değil; Fenerbahçe'yi ve Aziz Yıldırım'ı suçlu çıkartmak için mahkeme üzerinde baskı oluşturarak 'adli yargılamayı etkilemek'tir. Bu da ayrı bir suçtur.
Sakın ola ki Aziz Yıldırım'ı savunduğum sanılmasın. Kendisini tanımam bile... Bu konuda da Türk adaletinin doğru karar vereceğine inanıyorum.
Lakin; bir insanın ve bir kulübün kendisini yargıç sanan bazı televizyon cambazları tarafından baştan mahkum edilmesine karşı çıkıyorum.
Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe aleyhine olan her lafı, her telefon muhabbetini sanki katliam belgesi imiş gibi döndüre döndüre yayımlayanlar; diğer kulüplere böyle yapmıyorlar.
Dünyanın en iyi 12 hakemi arasına giren Cüneyt Çakır'ı, Fenerbahçe maçındaki yönetimi yüzünden bunlar linç etmeye kalkışıyorlar; UEFA ise kutluyor; bunların yüzleri bile kızarmıyor.
Maç daha oynanmadan 'Saat 20.45'te lideriz!' diyenleri hiç hatırlatmıyorlar.
'100. yıllarında bizim bu şampiyonlukta hiç mi payımız yok' sözünü hiç bilmiyorlar(!).
'Kupa bizim, lig sizin olsun' deyip bunu aynen gerçekleştirenleri teşhir etmiyorlar.
Türkiye kupasında yenilip ligde aynı takımı yenerek şampiyonluğa gidenleri böyle didik didik etmiyorlar.
Mehmet Ali Aydınlar'ın, Hüsnü Güreli ile yaptığı söylenen 'Beşiktaş sayemizde kurtuldu teşekkür etmeleri lazım' muhabbetini, Millat'tan Önceki bir olay sanıp hatırlamıyorlar.
Ve Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'in Aziz Yıldırım için söylediği, ''O, Kulüpler Birliği'ne her şeye hazırlıklı olarak geliyor. Onun orada olması kulüpler için avantaj. Başkan elini kaldırdığında onun adaletine olan güvenimle ben de elimi kaldırıyorum'' sözlerini ise tartışmaya yanaşmıyorlar.
Yaptıkları iş; abartılı iddianameyi ele alıp kes- yapıştır- yayımla yönteminiyle Fenerbahçelileri şiddete itmeye uğraşıyorlar.
Lakin; bu camia; Trabzon maçında olduğu üzere centilmenliği ile bu tür fitnelere alet olmuyor.
Tekrar soruyorum: Bu ülkede; şiddet üreten spor programlarından hesap soracak bir savcı yok mu Allah aşkına?
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder