Şu satırları okuduğunuz sırada, günlerdir uluslararası hemen her platformda tartışılan ve çıkış noktası Atlantik’e dek uzanan “Türkler Ermenilere soykırım uyguladılar” yalanı ya akıl almaz bir fütursuzlukla Fransa Parlamentosu’nda imzalanmış olacak ya da bu tarihi olayın tartışması tarihçilere bırakılacak.
Yıllardır başta ABD olmak üzere çoğu Avrupa ülkesi, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ve Sevr’in intikamını almak için sözde Ermeni soykırımını hep şantaj aracı gibi kullandı. Ermeni çeteleri dünyanın birçok yerinde büyükelçilerimizi katletti. Bu marifeti de intikam için yaptılar.
O kadar ileri gittiler ki başkentlerinin orta yerine Ermeni heykelleri bile diktiler, Almanları Yahudi soykırımını anmak için yaktıkları sönmeyen meşaleler yaktılar. Oysa Osmanlı döneminde tebayı sadıka denilen Ermeniler isyan etmiş, binlerce Türk’ü, Kürt’ü ayırt etmeden katletmiş, bu toprakları vatan bilen Ermeni vatandaşlarımızı da her temmuz ayında tedirgin etmişti.
Şimdi Fransız kamuoyunun tarihi henüz öğrenememiş kuşakları, Fransız devrimini örnek alan cumhuriyeti de bu işin içine sokarak kin kusuyor.
Sözde Ermeni soykırımı yalanına ilk karşı hareketi başlatarak Avrupa’ya gerçeği anlatmaya çalışan Doğu Perinçek ve onun üniversite öğretim üyesi oğlu Mehmet Perinçek hapishaneye atıldı. Ülkemizi savunanların dediklerini ancak AİHM’den çıkan kararla anlayabilen iktidarımız, muhalefetimiz ne yapmaktadır?
Yanlışı savunan Nobel ödüllü Orhan Pamuk muteber adamdır ve ülkesine dönmekten korkarken, Ermenilerle kol kola girmiş ve uygulanması olası bile olmayan anlaşmalara sırıtarak imza atmıştır. Şimdi kimler tükürdüğünü yalamaktadır lütfen söyler misiniz?
Gerçekleri savunduğu için İsviçre mahkemesinin mahkum ettiği onurlu Doğu Perinçek mi, yoksa Rus arşivlerine girerek gecesini gündüzünü bu yola harcayan yurttaş Mehmet Perinçek mi? Başka ülkeler de olsa madalya takılması gerekenler Silivri’dedir. “Şu ana kadar Ermeni’yi, şu kadar Kürt’ü katlettik!” diyen sözde yazar da Nobel’den aldığı 1 milyon doları yabancı ülkelerde yemekle meşgul!
Yeni Bir Açıklama Daha
Geçenlerde malum gazetede hanım bir yazar Ermeni katliamı yapıldığını yazdı. Bir sayfa dolusu yalan yazan o yazara bir aydınlatıcı yanıt gönderildi. Gönderen bir vatansever; Sayın Haluk Tarcan. Bakın Sayın Tarcan neleri açıklıyor:
‘Van’ı Biz Mi Yaktık?’
Esas Van şehri olan, Urartulardan kalan Kaledibi denilen tarihi şehir, Rus ordusundaki Ermenilerin şehre inmesiyle -17 Mayıs- 1915′te tamamen yakıldı ve 30.000 (otuz bin) Türk öldürüldü, hayatta kalan bin 400 Türk ise zehirlenerek öldürüldü. Van’da iki caminin yıkık minaresi kalmıştır. (Prof.E. Feigi, Un Mythe de la Terreur, Nonntal-Saizburg)
Fakat siz itiraz edip “Ama ‘Ermeni jenosid’i 24 Nisan 1915′te başladı, Ermeniler haklıydı” diyeceksiniz… İşte tarihin cevabı:
-9 Kasım 1914 Hakkari : Rus kuvvetleri İran sınırındayken Ermeni çeteleri Dir kasabasına girip erkekleri ve çocukları öldürerek 400 Kürt kasını, ırzına geçtikten sonra katletti.
-9 Kasım 1914 Van: Başkale’ye Ruslar’dan önce girip Haço Oğlu Ossep yönetiminde sıkı yönetim ilan ederek hemen 200 Türk’ü öldürdüler.
-25 Kasım 1914 Erzurum: Mengeni İlçesi Saray Mahallesi halkını petrolle suladıkları gübre yığını üzerinde yaktılar.
Liste bu şekilde devam etmektedir.
Kaynak (Ermeni Komitacılarının Amal ve Harekatı, 1916)
Kurtul Altuğ/AYDINLIK
Yorum Gönder