Bu yazımı Azerilerin de ganacağı dilde sunuram. Bakû’nun ve Kars’ın gözel insanları, analarıyla danıştıhları kimi* ohusunlar; başlarına gelen felakete çare arasınlar diye…
Bu felakete Türkiye’de bizler “emlak rantı saldırısı” deyirik. Azerbaycan’da ne deyirler bilmirem ama eşittim ki Bakûlü me’marlar da şehrin teze* siluetinden narahattılar...
Bakû’yla Kars’ın gedim* binalarındaki ortah zerafet dillere destan iken, şehre saygısız teze tikintileri* ile de ortah kaderlerini yaşıyırlar.
Bakû’ya acımırlar
Yıllar evvel Bakû’ya gettiğimizde, Şehitler Hıyabanı’ndan şehre bahmanın gözelliğiyle de tanışmıştık. Şirvanşahlar zamanından (14-15’inci yy) galma “içeri şeher” ile 19’uncu yy’da neftin* ilk zenginliği ile tikilmiş san’at ürünü binaların yarattığı siluet hele gözümün önündedi...
Keçen ay Bakû’ya geden İlber Ortaylı’nın 16 Ekim’de Milliyet’te çıhan yazısı ile fotoğrafına bahtığımda ise üreğim daraldı. O ahlımdan çıhmayan tarihî şeher manzarasının yerini çirkin tikintilerin aldığını gösteren fotoğrafın altında yazırdı ki, “gökdelenler ufku kaplamış.”
İlber Ortaylı eynen şunları yazmış: “19’uncu yy’ın Bakû’su ustalıkla restore edilmiş ve ortaya zengin bir Avrupa başkenti çıkmış(...) Lakin birçok tarihî olayı ve anıyı barındıran, bir-iki katlı avlulu binalardan oluşan eski Bakû’nun konut mahalleleri gökdelen tehdidi altında.”
Hocamız “tarihî mahalleleri gözünün yaşına bakmadan yıkıyorlar” deyir ve bahın nece ders verir: “İşte bu ölçüyü kaçırmaktır. Bakû, Azerbaycan dışında birçok toplum için de anlamı olan bir şehirdir.”
‘Ah Kars, Vah Kars’
Leyla Tavşanoğlu’nun 12 Ekim’de Cumhuriyet’teki megalesinin adı da “Ah Kars, Vah Kars”dı...
Çünkü Leyla Hanım, Bakû’dakileri ohşuyan* avlulu taş binaların, bizde “apartman” denilen uca* tikintiler uğruna yıhıldıhlarını yazır. Yıhılmayanlar da harabe kimiymiş, her yanlarını otlar gaplamış.
Ahan Tavşanoğlu’nun yazdıhlarından bir neçe satır:
“Kars Çayı boyunca yürürken Ruslardan kalma, bir zamanlar inanılmaz güzellikte olduğunu tahmin ettiğim yalılar da birer iskeletten ibaret(...) Anlaşılan o ki Türkiye’deki toprak rantı kapma açgözlülüğünden Kars da fazlasıyla nasibini almış.”
Kars’ta 2000’lerin başlarında menim de gatıldığım bir plan çalışması yapılmıştı. 300’den fazla tarihî binanın ve avlulu taş evlerin “eski eser” gaydıyla muhafaza edilmesine gerar verilmişti. Ortaylı’nın Bakû üçün yazdığı kimi bu şeherimizde de restorasyonlar başlamış, eski binalar otel, konservatuvar, kültür merkezi kimi gayelerle gurtarılmıştı.
İndi ne oldu ki hem Bakû’da, hem de Kars’ta iki şeherin de birbirlerine benzeyen tarihî memari şahsiyetlerini yoh eden teze tikintilere ne dur deyen var; ne de durduran...
Men deyirem ki madem “iki devlet, bir millet”ih, Azerbaycan Me’marlar İttifagı ile Türkiye Mimarlar Odası evvel Bakû’da, ahırında da Kars’ta bir araya gelsinler; iki devletin böyühlerine şu cür* seslenen bir beyanname yayımlasınlar:
“Bakû da Kars da hem bizim, hem insanlığın ortak mirasıdır. Bu iki akraba kentin acımasız emlak rantı yapılaşmasına karşı korunması, tek milletin iki devletten acil talebidir.”
kimi-gibi; teze gedim=kadim/eski; teze tikintiler=yeni binalar; neft=petrol; ohşuyan=benzeyen; uca=yüksek; şu cür=şöyle
Oktay Ekinci/Cumhuriyet
Yorum Gönder