‘Hasar Tespiti’ Üzerine - Oktay Ekinci

Van’da 7.2’yle yıkılmadığı için kapatılmayan otelin 5.6’ya dayanamamasıyla başlayan “hasar tespiti” tartışması, yeni değil... 99 depreminde de çökmeseler bile “artçı”larla güçlerini yitiren binalara “kullanılabilir” denilmiş, ancak bazıları sonradan çökmüşlerdi.
Bunun “ihtiyat”ı içinde olacak, 2003’ün Ocak ayındaki Pülümür (Tunceli) depreminde, hasar tespit komisyonlarının “oturulabilir” dedikleri kimi evler için Bayındırlık Bakanlığı temsilcileri “sakın kullanmayın” uyarısını yaptılar... Halk kime inanacağını bilemedi.
Şimdiyse Van’ı inceleyen Çevre ve Şehircilik Bakanı, tam tersi bir yaklaşımla “sıva çatlakları olan binaların kullanılabileceği”ni söyledi!
Oysa afet yasamız diyor ki: “Hasar görmüş, fakat ıslahı mümkün olan binaların fen kurullarının göstereceği şartlara göre tamiri yapılıncaya kadar içine girilmesine ve oturulmasına izin verilemez.”

Peki, bu çelişkiler neden?

Başbakan’ın, “yanlış rapor yazanlar cezalandırılacak” sözü nereden kaynaklanıyor?

Afet kanunu ne diyor?

Aslında mevcut yasalara uyulsa, bu sorular doğmaz.
“Afet kanunu” dediğimiz, 1959 tarih ve 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun”daki ilgili maddeleri özetleyelim:
Kanunun 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden hemen sonra, 31 Ağustos 1999’da, 574 sayılı KHK ile yeniden düzenlenen 13’üncü maddesinde; “yıkılan, yanan veya ağır hasara uğrayan veya uğraması muhtemel olan binalarla, imar planları gereğince kamulaştırılmasında zorunluluk bulunan yerlerdeki binalarda oturan ailelere, hak sahibi olmak şartıyla konut yaptırılacağı veya kredi verileceği” hükme bağlanıyor.

Yani depremzede yapıya devlet yardımı için ilk koşul “hasar” durumunun tespiti.

Bunun nasıl yapılacağı ise aynı maddede şöyle belirtiliyor: “Yapılardaki hasarı tespit etmek üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın isteği üzerine diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlar, mahalli idareler, üniversiteler ve meslek odaları, konusunda deneyimli yeteri kadar inşaat mühendisi ve/ya mimarı, hasar tespiti çalışmalarında derhal görevlendirmekle yükümlüdürler.”

Van’daki sorun, işte bu maddenin 12 yıldır “uygulanmıyor” olmasından kaynaklanıyor.

Binalarda hasar tespitinin “doğru” yapılabilmesi için, sadece mimar, mühendis olmak yetmiyor; doğrudan inşaatta “deneyimli”, “uygulamacı” mimar, mühendis olmak gerekiyor…
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı (Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) ise tespit komisyonlarını sadece kendi bünyesindeki, belediyeler ve diğer kamu kurumlarındaki “bürokrat”lardan oluşturuyor. Uygulamanın içinde bulunan, konunun öğretmenleri olan, serbest çalışan ya da akademisyen mimar, mühendisleri görevlendirmiyor.
Üstelik bunu sağlamaya hazır ve yetkin olan meslek odalarıyla işbirliği yapmaya ise hiç yanaşmıyor; çünkü odalar siyasilerin yanlışlarını eleştirdikçe, kamu hizmetinden dışlanıyor.
Bu nedenle proje denetim becerileri olan, ancak şantiye deneyimleri bulunmayan kamu uzmanlarının hasar tespitleri tartışma yaratıyor.
Hele “ön rapor” denilen, ancak yasada olmayan, “dış gözlem”e dayalı metinlerse Bayram Oteli gibi onarım adına sadece süslenmiş binalarda felakete neden oluyor.
Deniyor ki hükümet, deprem için yeni yasa hazırlıyor… Ama; önce mevcut yasada iktidara yüklenen görevlerin artık yerine getirilmesi gerekmiyor mu?

Oktay Ekinci/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget