CHP ye çamur atıp ihanet eden bir vekil bence partiden ihraç edilmelidir.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün Dersim katliamının sorumlusu olarak CHP yi göstermiş ve de Atatürk’ün haberi vardı demiş.
Bu beyefendi ve bunun gibi düşünenler 50 sene sonra da AKP yi suçlayacaklardır. Çünkü AKP iktidarı eğer PKK nın istediklerini yapmazsa (ki, buna izin vermeyiz zaten) Erdoğan üzerimize bombalar yağdırdı diyecekler ve kim bilir daha neler söyleyecekler?
Hüseyin Aygün Beyi tanımam zira örgütün içinden çıkan bir zat değil. Bu sözleri söyleyebildiğine göre CHP li de değildir. CHP li olmayan Atatürk’e ve CHP ye adeta kin kokan sözleri söyleyebilen bir insan kim olursa olsun bence partiden ihraç edilmelidir.
Kimdir nedir diye araştırdığımda (ne komik değil mi kendi milletvekilimiz olacak adamı tanımıyorum)onun Dersim 1938 ve zorunlu İskân adlı bir kitap yazdığını ve bu kitabında isyanın açıkça kışkırtılarak çıkartıldığını anlatmış. Cumhuriyet dönemi ayaklanmaları içerisinde isyancılarla hareket etmeyenlerin eziyete ve kıyıma maruz kaldıklarını binlerce vatandaşın öldürüldüğünü belirtmiş.
Peki, Cumhuriyet döneminde neden ayaklanmalar olmuş ve bu ayaklanmaların başları ne istiyorlarmış? Gerçekler kendisinin dediği gibi midir? Kitabını okumadığım için bir fikir yürütemeyeceğim tabi, ama Atatürk’ü ve de CHP yi suçlamasının altında çarpık düşüncelerin olduğu belli.
Harpten yeni çıkmış yoksul bir ülke Mustafa kemal Atatürk sayesinde hilafetten kurtulmuş ve Cumhuriyet kurulmuş. Cumhuriyetin kurulması bazılarının işine gelmemiş.
80 sene öncesine gitmeye hiç gerek yok. Bugün PKK aynı şeyleri yapıyor değil mi?
Bakınız 21.ci Yüzyıldayız ve toprak reformu yapılamadığından bazı yörelerimizde halen aşiret yasaları geçiyor. Bu aşiret reisleri yalnız doğu ve güneydoğu illerimizde değiller. Türkiye’nin her tarafına yayılmışlar mecliste bile varlar.(Ahmet Türk gibi.) Kim bunlar? Ağalar, Şeyhler, Şıhlar Aşiretler. Bu adamlar veya dedeleri o yıllarda da kendi yerlerindeki bir çeşit krallıklarını sürdürebilmek adına cumhuriyet rejimini istememişler ve halkı çeşitli yalanlarla ayaklandırmışlar. Meselenin aslı bu.
Mustafa Kemal Atatürk 1 Kasım 1936 tarihinde yaptığı TBMM konuşmasında Dersim’deki ağalık düzeni sorununu Türkiye’nin en önemli iç sorunu olarak tanımlamış. O büyük deha o zamanlar sanki bu günlerin de geleceğini bilir gibi söylemiş.
Atatürk ve arkadaşları geri kalmış o bölgelerimize yol, su, iş, aş götürebilmek ve düşlediği modern Türkiye’de hiçbir bölgemizin geri kalmaması isteği ile köprüler yaptırtıyor. Asayişi sağlayabilmek adına karakollar kurduruyor.
Ama bu ağalar, şeyhler ne yapıyorlar, zor şartlar altında yapılan Singeç Köprüsünü 1937 yılında tam da Atatürk’ün açılışını yapmak üzere Dersim’e gideceği zaman havaya uçuruyorlar. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bulunan İsmail Hakkı adlı bir Teğmen’in komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenleniyor ve karakol yakılarak 33 askerin tümü öldürülüyor. 27 Mart 1937 tarihinde Tunceli-Erzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakıyorlar. İktidarlarını kaybetmeme adına bu insanlık dışı kışkırtmaları yapanlar, kendi milletine dahi acımadan silah sıkanlar, sıktıranlar kanla beslenenler suçlu değiller midir?
O zamanki teknoloji bu günkü gibi değil elbette. Asi Kürtler Türk birliklerinin diğer birliklerle bağlantı kurmaması için telefon, telgraf hatlarını kesiyorlar jandarma birliklerine pusular kuruyorlar.
Bakınız tarihte yazılanların bir kısmını aynen naklediyorum. . “Pax bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu’nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu’na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zaafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü’nü tahrip ederler.”
Askerî harekât, her ne kadar bazı aşiretleri sürgün etse de, harekât 1938 yılının sonuna doğru sona ermiştir.
Kısacası yıllardır ve de günümüzde aynen PKK nın yaptığı gibi. PKK kaç öğretmenimizi, doktorumuzu katletti, yakıp yıktı bir düşünelim. Kaç masum insanı Kürt-Türk demeden canlı bombalarla öldürdü, yaraladılar? Onlarca, binlerce askerimizi kahpe pusular ile şehit edip sakat bıraktılar.
1920 yılından 1938’e kadar gerçekleşen on dokuz Kürt isyanının ve 1978’den bugüne yaşanan PKK terörünün hedefi aynıdır: Türk Devletine bir Kürt sorunu kabul ettirip, Türkiye Cumhuriyeti topraklarının parçalanması. O zamanlar da dış güçlerin yardımları ile olan olaylar aynen bu günde devam etmektedir.
Bu konuyu fazla uzatmak istemiyorum ancak CHP den milletvekili seçilmiş bir adamın sanki bunlar olmamışçasına durup durduk yerde katliam yapılmışçasına çamur atmasına dayanamadım.
Hüseyin bey demiş ki partinin yenileşmesini çekemiyorlar. Bu da koca bir yalan bu nasıl yenileşmedir böyle. Atatürk’e dil uzatacaksın partiyi karalayacaksın bu mudur yenileşme?
Bu parti sahipsiz değildir beyim. Bunu böyle bilin.
“Hiçbir katliam mazur gösterilemez. Dersim olayında menfaatleri için onlarca insana kıyanlar suçludurlar. Burada devleti, CHP yi hatta Atatürk’ü suçlu gibi göstermeye kalkanlar AYNAYA BAKMALIDIRLAR.”
CHP bünyesine aldığı milletvekillerini araştırmadan nasıl bu hatayı yaptı anlamıyorum. Bazı milletvekillerimizin bu tarz konuşmaları gerçek bir CHP li olarak içimi acıtıyor. Partimde yapılan yanlışlıklar yüzünden dağınık bir halde görülmemiz ve iktidarla uğraşacağımız yerde içimizdeki yanlışlarla uğraşmak sadece iktidara yarıyor. CHP Atatürk’ün kurmuş olduğu bir partidir. Ben ve benim gibi gönülden bağlı emekçilerin dışlanması ile partiye bir şey olmaz.
Zaman her şeyin ilacıdır.
Son olarak şunu söylemek istiyorum. 80 yılda çok partiler oldu gelip geçtiler ama CHP her zaman tüm zorluklara karşın dimdik ayakta kalmıştır ve kalmaya devam edecektir. Kişiler gelip geçerler ama CHP gibi bir kurum her ne olursa olsun gerçek CHP liler tarafından her zaman yaşatılacaktır. CHP nin bünyesini kimse değiştiremez bu benim en yakınım olsa bile mücadeleye devam ederim. Çünkü ben Atatürk yolundan giden bir kadınım.
Not: Sevgili okurlarım ablam bir ameliyat geçirdi bu sebepten henüz Antalya’dayım ve yazmaya pek vaktim olmuyor. Aslında çok doluyum, söylenecek sözler pek çok ama şimdilik hem zaman darlığından hem de partime zarar gelmemesi için susuyorum. Nereye kadar bilemem! Çünkü haksızlıklara asla dayanamam. Partime ihanet eden babamın oğlu olsa karşımda olur.
Tünay Süer
Yorum Gönder