TÜSİAD bu isimleri halka soruyor - Sabahattin Önkibar

Tarih: 2 Ocak 2012 Pazartesi.
İstanbul’dan bir telefon: “Sayın Önkibar, Yönetim Kurulu Başkanımız (….) yarın Ankara’da olacaklar. Sizinle Çarşamba ya da Perşembe günü öğle yemeğinde beraber olmak istiyorlar, müsait misiniz?”
Konu nedir deyince şu karşılığı alıyorum: “Özel bir şey yok, sadece hasbihal!.”
Rahmetli Özal ve Demirel’in yaptığı yurt dışı seyahatleri sürecinde tanıştığım ve dost olduğum TÜSİAD üyesi bu işadamının davetini kabul ettim ve Perşembe günü 13.00 sularında Gaziosmanpaşa semtindeki bir restoranda bir araya geldik.
Kamuoyunun yakından tanıdığı işadamı daha sohbetin başında bana sence Tayyip bey’e lider olarak hangi isim alternatif olabilir sorusunu yöneltti!
Bu sual ile anladım ki patronlar bir arayışın içinde!
Soruya soru ile karşılık verdim: “Belli ki TÜSİAD olarak arayıştasınız. Merak ediyorum arayışınız Tayyip bey’in hastalığından mı yoksa Cumhurbaşkanı olmak istemesinden mi?
Cevap ikisi de olabilir oluyor!
İki saati aşan yemeğin sonunda edindiğim izlenime gelince:
1) TÜSİAD Tayyip bey sonrası kesin lider arayışında!
2) Patronlar Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’den ümitsiz ve CHP ile MHP’nin bu haliyle AKP’yi geriletemeyeceğini düşünüyor.
3) İstanbul dukalığı yorgun AKP’yi alaşağı etmenin olmazsa olmazı olarak yeni bir oluşumu kaçınılmaz görüyor!
4) TÜSİAD bunun için bütün Türkiye’de binlerce denek üzerinden geniş bir anket yaptırıyor ve aranan liderin nasıl olması gerektiği ile muhtemel lider adayları soruluyor!
5) Liderliğe adı geçenler Rıfat Hisarcıklıoğlu, Kemal Derviş, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan,  Köksal Toptan, Prof. Dr. Emre Alkin, İlhan Kesici ve de Prof. Dr. Tansu Çiller. Farklı görüşleri, öngörüleri ve fikirlerinin yanı sıra Milli Ekonomi Modeli’yle dikkatleri çeken Prof. Dr. Haydar Baş, lider adayları arasında öne çıkmaktadır.   
6) TÜSİAD AKP ile ABD’nin İran ve Suriye bağlamında er ya da geç yol ayırımına geleceğini düşünüyor!
7) Edindiğim bir başka izlenim TÜSİAD’ın 2012’de ekonomik bir buhrana kesin gözüyle baktığı ve AKP’nin bu ekonomik kaosla yara alacağı bakışıydı!
NOT: Bu konu yakın takibimizde, gelişmelere göre bilgileri aktarmayı sürdüreceğiz!
Genelkurmay bunu yapmalı!
İlker Başbuğ’un tutuklanması sonrasında gözler Genelkurmay’a çevrildi!
Pek çok kişi Karargahın eski bir Genelkurmay Başkanının terör örgütü mensubu ithamı ile tutuklanmasına bir şekilde karşılık vereceğini düşünüyor!
Üzgünüm ama göreceksiniz suskun kalacaklar zira eski camlar bardak oldu yani kazara bildiri yayınlamak gibi bir metoda başvururlarsa zerre mübalağa etmiyorum birileri onlarla eğlenir ki asker de bunu biliyor ve dolayısı ile böyle bir şey yapmayacaklar!
Genelkurmay ne zaman ki sarı öküzü verdi yani göz altılara evet dedi aslında o gün teslim oldu!
Peki hiçbir şey mi yapılamaz?
Yapılır lakin bunu bizim askerler yapamaz!
Ne midir o?
ABD dayatması ile oynanan rezil oyun afişe edilir yani perde gerisindekiler millete şikayet edilirse Genelkurmay hem Başbuğ’un rövanşını alır hem de kendine yapılan çirkin operasyonu millete duyurarak imajını bir ölçüde olsa kurtarır!
CHP’deki Tüzük Kurultayı ne getirir?
CHP’de parti içi muhalefet düğmeye bastı ve tüzük kurultayı için imza topluyor!
Gereken imza delegasyonun yüzde yirmisidir ki Baykal ile Önder Sav blokunun buna erişeceği kesindir!
Peki bu kurultay ne mi getirir?
Çok şey!
Geniş halk kitleleri işin teknik yönünün farkında değil ama bu Kurultay aslında CHP için adeta yol ayırımı hüviyetindedir!
Nasıl mı?
Birincisi tüzük kurultayı esnasında verilecek bir önerge ile pekala genel başkanlık seçimi gündeme getirilebilir ki muhalefetin gerçek hedefi budur!
Böyle bir süreç başlarca CHP’de kim kazanırsa kazansın parti ortasından ikiye bölünür!
Hülasa CHP’nin geleceğine dair spekülasyonlar bu parti adına iç açıcı değildir!
Gelin rejimimizin adını koyalım!
Türkiye’deki rejim teorik olarak demokrasi ama insaf ve iz’an ile söyleyin gerçek bu mudur?
Bir ülkede:
* İktidarı eleştiriyor diye insanlar tutuklanıyor ise?
* Özel yetkili mahkemeler mesela İstanbul gibi bir yerde normal ağır ceza mahkemelerden fazlaysa ?
* Özel yetkili mahkeme yargıçları politize olmuş ve iktidarın kesin güdümünde ise?
* Basılmamış bir kitap için insanlar hapse atılıyorsa?
* Sırf karşı partiden diye belediye başkanlarına yüzlerce yıllık davalar açılıyor ise?
* Üniformalı yani asker olmak bir insanı suçlamak için yetiyorsa?
* Sırf yandaş diye Deniz Feneri davasındakiler misali olanlar korunup kollanıyor ise?
* Polis ve yargının içindeki bazı unsurlar suç icat edip iktidar karşıtlarını enterne ediyorsa?
O rejimin adı tartışmasız olarak diktatörlüktür!

Sabahattin Önkibar/Yeni Mesaj

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget