İki Farklı Azınlık... - Ahmet Tan

KKTC’de Fenerbahçe ötesi futbol hastaları var.
Lefter ve Denktaş aşağı yukarı yaşıttı. Aynı gün ölmeleri de rastlantı değildi!” diyorlar.
Ve ekliyorlar:
“Bunda, ikisinin de benzer konumda büyümüş olmasının payı var!”.
Lefter bir Rum’un oğluydu.
Türk çoğunluğun içinde azınlıktı.
Denktaş ise bir Türk’ün oğluydu.
Rum çoğunluğun içinde azınlıktı.
Ama bu Türk çoğunluk Lefter’in büyümesine olanak tanıdı.
Rum çoğunluk ise Denktaş’ın büyümesi için değil, yok olması için uğraştı.
Lefter adını ülkenin futbol tarihine yazdırdı.
Ve futbol tarihinin görmediği bir ihtişam ve coşkuyla sonsuzluğa uğurlandı...
Denktaş da Rumlara rağmen, Kıbrıs Türkü için kahramanlık destanı yazdı.
Ve şükran ve minnet duygularıyla mücadele verdiği ülkede toprağa verildi.
Lefter için düzenlenen törenlerde söylenenler, Kıbrıs’ta da Denktaş için tekrarlanıyor:
“Böyle bir duyguyu ve atmosferi daha önce kimse bize yaşatmadı… Bundan sonra da yaşatması mümkün değil!”

Üniversite adı SİTE adı değilse...

Üniversite tercihi elbette öğrencilerin kısmetlerini açıyor.
Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ni bitiren..
Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi diplomasından diploma alan bir gencin iş bulma şansı, elbette çok yüksek olacaktır.
Yaşarken kendi adları ile üniversite kuran iktidar sahiplerimizin, siyasal tevazudan yeterince nasiplenmediği zaten bilinmekte.
Ama üniversite adları konusunda hiç değilse demokratik bir görüntü sağlanması da şart!
Bunun için örneğin, işadamı Murtaza Çelikel’in Zonguldak Karaelmas Ecevit Üniversitesi önerisine kulak verilmesi şarttır.
Bu arada Rauf Denktaş Üniversitesi de düşünülmelidir…
Ki üniversite tercihi yapacak öğrenciler tarihe ve kahramanlarına sahip çıkan çoğulcu bir ülkede yükseköğrenim gördüklerini hissedebilsinler…

BEKLEDİM DE ÖLMEDİN!

Devletimiz sigarayı bırakmak isteyenlerin “tedavi giderleri”ni ödemeye başladı..
Gerekçe çok insancıl:
“İleride kanser olabilirler!”..
Ama aynı devletimiz nedense, kanser olmuş yurttaşlara aynı insancıllığı göstermiyor.
Tedavi evrakını haftalarca, aylarca bekletiyor, yanıtsız bırakıyor..
Çaresiz kalan kanserli yurttaşlar da çareyi doğrudan Çalışma Bakanı’na başvurmakta arıyor.
İşte bir örneği:
“Sayın Bakanım,
Geçirdiğim MEZOTELYOMA (kanser) ameliyatında uygulanan ‘Intraperitoneal hipetemik kemoterapi tedavisi’ Sağlık Bakanlığı’nca da gerekli ve yararlı görüldü..
Ancak Bakanlığın onayladığı belgelerin gereğini SGK her nedense Mayıs 2011’den beri yerine getirmiyor. Bu konuda desteğinizi esirgemeyeceğinizi diler, saygılar sunarım.
Kâmil ÖZDEMİR - Erenköy, İst.”
SGK’nin geciktirmesinin nedeni acaba “devletin maddi çıkarını korumak” için mi?
Kanserliler onay beklerken ölsün…
Devlet de ek tedavi masraflarından kurtulsun…

Dede sözü...

Karadenizli bir dedeye sormuşlar: “Dede, ilerü demokrasi nedur da?”
O da yanıtlamış: “Bayulursuz boş konuşmaAAA!”
Sormuşlar:
“Ya yargı bağımsızlığı?..”
“Dedum ya Uşağum... Bayulursuz boş konuşmaaA!”

HAK

Başbakan Erdoğan: “Yürütme
olarak yargının her istediğini yerine
getirdik” dedi.
Hakkını yemeyin, yargı da sizin her
istediğinizi yerine getiriyor!..
Hamza SAYKAN
******
Bir Laz Atasözü Derki:
Baktun Olmay, Bakmayacasun.

Ahmet Tan/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget