Başbakan Erdoğan; cuma günü CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na yine bindirdi. Onu; “CHP Dersim katliamıyla yüzleşin!” diyerek suçlu göstermeye kalkıştı.
Üstüne üstlük de Sayın Başbakan; bu katliam iddiasını kesin bir tarihsel gerçekmiş edasıyla söyledi; söylemekte. Amma velakin; bu iddianın, bugün kendisinin de mücadele ettiği bölücü terör örgütünün iddiası olduğunu herhalde bilmiyor.
Sayın Başbakan bilsin ki söylediği sözlerin yarattığı etki; bu devleti kuranları karalayan, kötüleyen sonuçlar üretmektedir.
Daha önce yazdım: Dersim’deki derebeyleri; 2. Dünya Savaşı çıkmak üzere iken; devlete karşı isyan ettiler. Bunun belgeleri elinin altında duruyor. Kemal Atatürk, 15 yıl boyunca burayı iyi niyet elçileri yollayarak yeni kurulan devletin parçası yapmaya uğraştı. Ama onlar silahla direndiler. Ve hükümet aldığı kararla bu isyanı bastırdı. Bu arada; oraya yollanan askerin aşırı şiddet kullandığı doğrudur. Lakin bu şiddet; Osmanlı kafalı subayların yarattığı bir şiddettir. Doğrudur; isyan bastırılırken orada acılar yaşanmıştır; sivil halktan da pekçok insan öldürülmüştür. Lakin; bunun sorumlusu; Dersim’i kendi çiftliği zanneden ve devrimlere karşı silah çeken Dersim derebeyleridir.
Sayın Başbakan; daha o zamanda, bütün dünyanın “gerici bir ayaklanma” olarak eleştirdiği Dersim ayaklanmasına arka çıkarak acaba ne yapmaya çalışıyor?
YA MADIMAK?
Dersim’de giderek insan yakan bir CHP’liden söz edemezsiniz. Amma Sivas’ta Madımak Oteli’nde saatlerce tekbir getirerek masum insanları cayır cayır yakan Refah Partili’lerden söz edebiliyoruz.
Bir otelde konuk olarak kalan semahçı genç kızları ve delikanlıları; halk ozanlarını, yazarları, sırf politik görüşleri size ters diye cayır cayır yakmış iseniz önce bu vahşetle yüzleşmelisiniz. Böyle bir leke CHP tarihinde yoktur ama Refah Partisi’nin sivas tarihinde vardır. Orada insan yakanların Refah Partisi’nin elindeki Sivas Belediyesi ile ilgisini bilmeyen yok. O katillerin şimdi yurt dışında bile nasıl korundukları ortada...
Üstüne üstlük o katilleri mahkemelerde savunanlar da bugün AKP içinde milletveki durumundalar. Adam yakanları savunan başka avukatlar da yine AKP sayesinde başka görevdeler...
Ben; bu yüzden AKP’nin önce Madımak yangını ile yüzleşmesini; sonra da Dersim’den söz etmesini bekliyorum.
Geçtiğimiz genel seçimlerde Anadolu’da köy köy dolaşarak; “Alnı secdeye değmemiş Kızılbaş’a oy mu vereceksiniz?” diye propaganda yaptıranların; bugün Tunceli halkının savunucusu gibi ortaya çıkmasına; aklı başında hiçbir Dersimli inanmaz ve bu işi kendi kendine sorgular.
TARİHTEN DÜŞMANLIK ÜRETMEYİN
Gidin Amerika’ya da görün. Adamlar; Kızılderili halkını neredeyse tarihten sildiler de kimse onlara katliamcı demiyor. ABD’de 1985’e kadar; Kızılderili çocuklar doğar doğmaz analarından alınır; beyazların yönettiği özel okullarda büyütülür; eğitilir ancak 20 yaşında ailesinin yanına dönmelerine izin verilirdi. Bu yaştan sonra da o çocuğun Kızılderililikle ilgisi kalmıyordu.
Zencileri insandan saymıyorlardı. Lokantalarda, 1960’larda bile “Siyahlar ve köpekler giremez!” yazıları bulunuyordu.
Bu Türkiye Cumhuriyeti; bu Atatürk ne zaman böyle bir ayırımcılık yaptı? Kürtleri bu halk ne zaman dışladı?
12 Eylül’ün Amerikancı darbecilerinin yaptığı inkârı; cumhuriyet tarihinin sırtına yıkmaya çalışan AKP’lilere ve onlara akıl veren cahil danışmanlara sesleniyorum:
Daha ne istiyorsunuz arkadaşlar?
Ülke elinizde...
Yargı elinizde...
Ekonomi elinizde...
Kemal Atatürk kurdu; büyüttü; size teslim ettiler.
Daha ne istiyorsunuz?
Yani Türkiye’nin her yanını Madımak yapıp biz Atatürkçüleri de mi yakmak, yok etmek niyetindesiniz?
Bu ne kindir; bu ne gözü doymazlıktır?
Milletin bir gün bunu anlayacağından korkmuyor musunuz?
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder