Deniz Feneri’nin tutuklu sanıkları, cezaevinde 3 ayını doldurduklarında “tutukluluk cezaya dönüştü” gerekçesiyle salıverilmişti. Sanık avukatlarından birisinin şikayeti üzerine, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz de, Adliyede öteden beri uygulanan ve soruşturma aşamasında konu ile ilgisi olmayan mahkeme kararlarının üzerini kapattıkları için suçlu bulundu. Şimdi de haklarında dava açılacak, disiplin soruşturması başlayacak. Bakarsınız, Deniz Feneri sanıkları dışarıdayken, bir dönem onların tutuklanmasını talep eden C.Savcıları cezaevine konulur… Az sonra yazacağım bölümler olduğuna göre, bunlar niçin olmasın…
Deniz Feneri e.V soruşturması ellerinden alınan C.Savcıları ile ilgili soruşturma, kovuşturma kararları verildiğini biliyoruz ama acaba bilmediğimiz yeni neler olmuş. Neler olduğuna bakalım:
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) müfettişleri raporuna dayanarak HSYK’nın 2. dairesi ilk toplantısında savcılar Türkaslan, Yaren ve Tamöz hakkında disiplin yönünden işlem yapılmasına, 27 Eylül’de de kovuşturma açılmasına karar verdi.
O dosya, savcılara 2 aydır gönderilmiyor
HSYK bu C.Savcıları hakkında dava açılmasını istiyor istemesine ama yapması gerekenleri de bir türlü yapmıyor. HSYK’da bir üyeden öğrendim; Savcı Abdulvahap Yaren, kendileriyle ilgili kovuşturma ve disiplin soruşturması yapılmasına karar veren HSYK’dan, soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin tebligatın yaklaşık 2 aydır tebliğ edilmemesi üzerine 3 Ekim’de, HSYK Genel Sekreterliğine dilekçe gönderdi. C.Savcı şu isteklerde bulundu:
“Hakkımda verilen disiplin soruşturması ve kovuşturma tararlarına yapacağım itiraza hazırlanmam için HSYK müfettişlerince hakkımda düzenlenen raporun bir örneğini, görüşme tutanağını, karar örneğini tarafıma göndermenizi arz ederim.”
“Yatırın 143 lirayı gönderelim”
C.Savcısının istediği kendileriyle ilgili hazırlanmış müfettiş raporunu görmek, nelerden suçlandığını öğrenmek, disiplin soruşturması ve kovuşturması için savunma hazırlamak. Haklarında şikayet olduğunun 6. gününde adliyeye müfettişleri gönderen HSYK, aynı duyarlılığı soruşturma ve kovuşturma açılmasına karar verdiğinde göstermiyor. Bakalım, Yaren’in o dilekçesinden sonra neler oluyor:
HSYK Genel Sekreter Yardımcısı Hakim Neslihan Ekinci, Savcısının dilekçesine 14 Ekim’de şu karşılığı yazıyor:
“Yapmış olduğunuz başvurunuz incelenmiş olup, disiplin işlemlerine ilişkin kayıtlarımızın tetkikinde; istemiş olduğunuz bilgi ve belgelerin erişim maliyetine esas olan tutar 143 TL olup, bu miktarı bulunduğunuz yer mal saymanlığına yatırdığınız takdirde, istemiş olduğunuz bilgi ve belgeler tarafınıza gönderilecektir. Bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 15 iş günü içinde ödemeyi gerçekleştirdiğini gösteren belgeyi sunmadığınız takdirde talebinizden vazgeçmiş sayılırsınız. Söz konusu süre içinde ödemeyi gerçekleştirdiğinize dair belgeyi göndermediğiniz takdirde talebinizden vazgeçmiş sayılacağınız hususunda bilgi edinmenizi rica ederim.”
Para alınır mı, alınmaz mı?
Oysa, C.Savcısı bu belgeleri “Bilgi Edinme Yasası” çerçevesinde değil, Ceza Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde istiyor. Adliyede bir sayfanın fotokopisi 10 kuruşa çekilirken, 143 lira nereden çıkıyor. Savcı, para vermemekte haklı ve de kararlı. Onun için HSYK’ya şunu yazıyor:
“Bir yargı mensubu ile ilgili kurulunuz tarafından verilen kovuşturma kararı yargısal bir faaliyet olup, şahsımı şüpheli konumuna getiren kararınız sebebiyle talep ettiğim belgelerin tamamı savunma hakkının kullanılmasına ilişkin olup, ayrıca şüpheli konumundaki kişilerin suçlamaya ilişkin belgeleri talep ederek alabileceği açıkça yasada belirtilmiştir. Bu belgeleri masraf olmaması için digital ortamda da gönderebilirsiniz. Kurulunuz mutlaka para istiyorsa belgelerin miktarının açıklanarak masraf detayının açıklanarak, talep edilen masrafların piyasa şartları ile örtüşüp örtüşmediğini değerlendirme imkanının tarafıma tanınması talep ediyorum.”
C. Savcısı Yaren, ikinci dilekçesinde açık açık, “Yapacağınız fotokopi harcaması 143 lira tutmaz” diyor ve onun için harcamaların kalem kalem çıkarılmasını talep ediyor. Dahası, C.Savcısı, neden yargılanacağını öğrenebilmek para ödemek zorunda bırakılıyor. Bu nasıl adalet?
Küçük ama önemli bir ayrıntı daha verelim. Deniz Feneri soruşturması, 3 C.Savcısından alınmadan bir hafta önce bağlı oldukları Başsavcı Nuri Yiğit’ten alınıp Harun Kodalak’a bağlanmıştı. Kodalak, HSYK’nın birinci yedek üyesiydi. Yakında asil üyeliğe getiriliyor. Deniz Feneri savcıları, haklarındaki soruşturma-kovuşturma kararlarına itirazda bulunduğunda bakalım Kodalak’ın kararı nasıl olacak? Biraz daha bekleyelim.
Saygı Öztürk/SÖZCÜ
Yorum Gönder