Askerlik halkımız için kutsal bir görevdir. Ordu da “Peygamber Ocağı”dır.
İşte bu nedenle analar, babalar, eşler, nişanlılar, gencecik fidanları askere davulla zurnayla gönderirler. Ellerine kına yakarlar. Adları kınalı kuzu olur.
Arkadaşları onları yolcu ederken omuzlarına alırlar. Sokaklar “En büyük asker bizim asker” sesleriyle çınlar.
Kınalı kuzular orduya katılınca evler, evlerin duvarları, işyerleri, işyerlerinin duvarları, arabalar, “O şimdi asker” yazılarıyla donatılır. Bu bir gurur simgesidir. Onur simgesidir.
Silâh altına alınan delikanlı artık vatanın bir parçasıdır. Vatana aittir. Vatanın malıdır. Vatan savunması da onun sorumluluğundadır. Artık o, vatanı için canını vermeye hazırdır. Vatanını canından üstün tutar. Vatan savunması onun için bir namustur, onurdur.
Babalar, analar için de vatan bir namustur, bir onurdur. İşte onun için çocuklarının adını “Vatan, Yurdun” koyarlar. İşte onun için kınalı yavruları şehit düştüğü zaman, “Vatan sağ olsun” derler. İşte onun için eşler, sevgililer gözyaşı dökmezler. Kara saplı bir bıçak gibi dimdik şehit cenazelerinin arkasından yürürler ve onları sonsuzluğa gönderirler.
Halk türkülerinde, destanlarında onların yiğitlikleri söylenir:
“Karayılan der ki harbe oturak / Kilis yollarından kelle getirek /Nerde düşman varsa orda bitirek
Vurun Antepliler namus günüdür…”
Yüzyıllardan bu yana halkımıza, ordumuza, egemen olan anlayış, gelenek ve görenek işte bu anlayıştır:
Vatan namustur. Vatan sevdadır.
İşte bu nedenledir ki emperyalistler bugüne değin ülkemize yan gözle dahi bakamamışlardır.
Askerlik demek, vatan, millet, ordu bütünleşmesi demektir.
Bir “kadın memesine vatan satan vatansızlar” bu duyguyu anlayamazlar. Bu duyguyu 3-4 yüzyıllık yoz bir tarihe sahip olan yağmacı Amerikan yönetimi ve onun yerli işbirlikçileri de anlayamazlar. Bu duyguyu, vatan kavramından yoksun, işkenceci, paralı askerler ise hiç anlayamaz ve bu nedenle işgal ettikleri tüm topraklardan yenilgiyle çıkmak zorunda kalırlar.
Emperyalizmin önündeki en büyük engel işte bu Türk ulusunun ruhuna, kanına canına işleyen vatan sevgisidir. Yani ordu, millet, vatan bütünleşmesidir. Bu nedenle ne yapıp edip bu düşünceyi ulusun belleğinden silmek gerekir.
Şu günlerde Amerika, AKP aracılığı ile “bedelli askerlik”, “vicdani ret” gibi girişimlerle bu planı uygulama alanına koymaya hazırlanmaktadır. Türk ordusunu, Türk askerini, onun özgürlük ve tam bağımsızlık geleneğini yok etme mücadelesi vermekte; “Paralı asker, yoksul asker” bölünmesi ile ulusu birbirine düşürmeye çalışmaktadır.
BOP Eşbaşkanı da ona yardımcı olmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan, bu girişimiyle bir taşla birkaç kuş vurma hevesindedir. Öncelikle velinimeti, efendisi, kendisini iktidar yapan ABD’nin emirlerini yerine getirip, BOP uygulamasının önündeki en büyük engeli ortadan kaldırma hevesine düşmüştür.
İkincisi, bedelli askerlikten toplanan paralarla bozulan, zayıflayan ve kriz ortamına giren ekonomiye yeni bir kan, can getirmek, bu arada bazı çevrelere de yeni kazanç kapıları açma çabasındadır.
Bankalar şimdiden kolları sıvamış, 2 yıllık, 3 yıllık, 5 yılık “Bedelli Kredisi” verme planları yapmaktadırlar.
Bundan böyle artık “Gel tezkere gel” lafının yerini askerlik kredilerinin bitiş tarihleri alacaktır. “Gel 2020 gel, gel 2022 gel…” gibi…
Devlet, bankalardan parasını toptan tahsil edecek, bankalar da faizlerini halktan taksit taksit tahsil edecek… Araba, ev kredilerine bir de “bedelli kredisi” eklenecek…
Alan memnun, satan memnun…
AKP memnun, “Vicdani Ret” yasası ile askere gitmediği için PKK memnun, iş çevreleri memnun, zengin çocukları memnun, CHP memnun, MHP memnun…
Ortalık güllük gülistanlık… Ortalık dikensiz gül bahçesi…
Ama en çok da Amerika memnun… Zaten şu sıralar keyfinden, zevkinden zil takıp oynamakta. Çünkü parçalanmış, ordusu dağıtılmış bir Türkiye’yi artık Irak, Afganistan gibi işgal etme son derece kolaylaşmıştır.
Bundan böyle parayı veren düdüğü çalacak. Zengin çocukları bastırıp liraları askerlikten sıyıracak. Sonra da Avrupalarda, Amerika’larda keyifli tatiller yapacak, bütçesini zorlayan orta halli aileler de devlete ve bankalara para ödemekle ömür tüketecek. Bunun adına da ileri demokrasi, eşitlik, insan hakları diyecekler…
Ve altta kalanın canı çıkacak.
Ne diyordu halk türküsünde:
Tarlalarda biter kamış
uzar gider vermez yemiş
şol Yemen’de can verenler
biri memet biri memiş…
Garibanlar da “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” nidaları ile şehitlerini uğurlayacaklar…
Ali Eralp
Yorum Gönder