Olacağı buydu. Dersim konusu CHP sorununa dönüştü.
CHP’li olmadığını ama CHP milletvekili olduğunu kıvançla açıklayan Hüseyin Aygün’ün partiyi de Atatürk’ü de
suçlayarak yaptığı açıklamaları, dün gazetelerin başlıca konusuydu.
Yorumlar arasında Ahmet Tan’ın dün Cumhuriyet’teki köşesinde “Aygün’ün Dersim Projesi” başlığı altında yazdıkları ise tartışmalara ışık tutması açısından dikkat çekici.
Tan; CHP Tunceli (Dersim mi desek?) milletvekilinin partiye nasıl ve hangi koşullarda alındığını açıkladığı gibi, Aygün’ün resmi internet sitesindeki açıklamalarını kaynak göstererek, kafalarda oluşan kimi soruları yanıtlıyor.
“Aslında CHP soykırım yaptı diyen CHP’li Aygün’ün resmi internet sitesinde açıkladığı projelerden birini uygulamaya” koyduğunu vurgulayan Tan, şöyle devam ediyor:
“Bu arada Aygün şu gerçeği ilan ediyor: ‘CHP’den seçimlere girmemi ve bugüne kadar yürüttüğüm çalışmaları CHP çatısı altında özgürce sürdürmemi, bizzat Kemal Kılıçdaroğlu istemiştir’.”
Aygün; şunları da söylüyor: “Başta Dersim katliamı olmak üzere, Dersim’in tüm sorunlarını Meclis’te dile getirmek ve önemli çözümler aramak için bu teklifi kabul ettim.”
***
Bu açıklamalar seçimden önce “yeni” genel başkanın gelecekte Dersim sorununu gündeme getirmeye kararlı olduğunu ve bu yoldaki çalışmalarını bildiği, uzlaştığı avukatı (Aygün’ü) partiye aldığını kanıtlıyor.
Genel başkanın; Dersim olayının zamansız patlak vermesine bozulduğu dün gazetelerdeki söylediklerinden anlaşılıyor: “Açıklamanın zamanı ve yeri önemli. Bir daha böyle açıklamalar istemiyorum.”
Anlamı şu, bu iki cümlenin: CHP Genel Başkanı olarak o tarihteki olaylarda partimin, iktidardaki kişilerin sorumluluklarını, olayları ailece yaşayan bir Dersimli olarak ortaya sürmenin zamanı, günü geldiğinde ben saptarım!
Aygün hakkında MYK’nin olası kararını, genel başkanın gazetelere yansıyan sözlerinden anlamak olanaklı:
Kılıçdaroğlu, “Tunceli milletvekilinin değerlendirmeleri okunduğunda Atatürk’e ve CHP’ye yönelik bir saygısızlık olmadığını” söylüyor, Aygün’ü savunuyor.
***
Ama açıkta kalan bir nokta var: Zoraki Tunceli milletvekilinin değerlendirmelerinin partiyi bağlamayacağını açıklayan CHP ve genel başkan olarak Kılıçdaroğlu; Dersim’de katliamı ve sorumlularını açığa çıkarmakta kararlı ama hâlâ olaylara bakış açısını kıvırmadan açıklayamıyor diye düşünürken...
...Kılıçdaroğlu, dün bir grup gazeteciye “tarihte yaşanmış olayları” irdelerken; zikzak çizen bir ifadeyle “bugünün politikası içinde işlemeyi çok doğru bulmadığını” söylüyor. “Konuyu tarihçiler incelesin” diyor... Ne ki açıklama partide ve duyarlı kamuoyundaki yangını söndürecek içerikte görünmüyor.
Aygün’ü savunan genel başkan; Tunceli milletvekilinin 10 Kasım’da Zaman’daki açıklamalarına lakayt kalmasının üzerinden beş gün geçtikten sonra, beklenen açıklama gelmezse görüşlerini kamuoyuna duyuracaklarını bildiren 12 milletvekilini; genel merkeze muhalifler diye suçlayıp, gruptan izin almadılar bahanesiyle sorgulamaya hazırlanıyor izlenimi veriyor.
***
CHP’de artçıları beklenen yeni deprem; partiyi, Atatürk’ü suçlamayı bekleyenlere eşsiz bir fırsat sağladı...
-Vatan’da Mustafa Mutlu’nun yazdığı gibi- “Kılıçdaroğlu o garip açıklamaya daha önce tepki gösterseydi, o 12 milletvekili böyle bir bildiri yayımlamak zorunda kalmayacaklardı” diye hayıflanmanın da…
…“genel başkan, ‘partiye zarar verici aykırı sesler’e tepki göstermekte geç kalıyor ama kendilerini bu tepkiyi göstermek zorunda hisseden vekil arkadaşlarını fena halde harcıyor” diye üzülmenin gereği de yararı da yok!
Nehir yatak değiştirdi bir kere. Çaresizlikten şimdilik başa gelen çekilir!
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder