Başbakan’a Dersim İçin Ders Notları On Beş Derste Dersim - Ahmet Tan


“Devlette devamlılık esastır!”
Bu, anayasalara koymaya bile gerek duyulmayan en temel devletler hukuku kuralıdır.
“Devlette devamlılık” gereği genç Türkiye Cumuriyeti yönetimi, Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlarını bile üstlenmiştir...
Başbakan ise selefi olduğu geçmiş iktidarlar dönemini “partiler arası bir çekişmeye” kurban ediyor.
Ana muhalefeti sıkıştırmak söz konusu olunca gözü kararıyor.
Hele işin ucu din - mezhep konusuna uzatılabiliyorsa gözü bir şey görmüyor.
Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Zaman gazetesine verdiği demeci futbolcu güdüsüyle çok değerli bir pas olarak görüyor.
(YERİ GELMİŞKEN BİR NOT: Sayın Aygün, siyasete Tunceli ile ilgili projelerini, fikirlerini TBMM’de dile getirmek üzere girdiğini ve CHP liderinin adaylık teklifini bu nedenle kabul ettiğini açıklıyor. Ama ne yazık ki siyaset ve medya deneyimi eksikliğinden, biraz da tedbirsizlikten görüşlerini, sözünü ettiği gibi partide ve TBMM’de değil de gidip Zaman’a açıklıyor.
Siz çok önemsediği bir projesini açıklamak için TBMM yerine Cumhuriyet’i tercih eden bir AKP’li gördünüz mü? Benzer tuzağa geçenlerde Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum da anayasanın değiştirilebilir maddeleri konusunda düşürülmüştü!
İyi niyet Tayyip Bey’in gözünde hafifletici neden sayılmıyor!)
****
On Beş Derste Dersim
Sorumsuz siyasetin böylesi tahsille mümkün! Bu nedenle 15 maddeli bir not sunmak gerekiyor:
1- Kılıçdaroğlu, Tuncelili. Başbakan’ın bunu her bahaneyle niye vurguladığını dünya biliyor. Dersim’i, yeni adıyla anmak kendisine yeterli siyasal çıkar sağlamıyorsa, tek maddelik bir yasayla niye bu değiştirilmiyor?
2- Bir ülkenin başbakanının illeri resmi adıyla anması devlet adamlığı gereğidir.
3- Başbakan, “CHP katliamla hesaplaşsın!” dedikten sonra, PKK’ye, ayrılıkçılara, Ermeni diyasporasına bile geriye bir laf kalmıyor...
4-“Milli Şef’le de hesaplaşın!” diyor! “İsmet İnönü”ye işaret ediyor. Ama asıl muradı “Ebedi Şef”, yani Atatürk. Zaten AKP’nin yüzüp yüzüp sonuna geldiği tek hedef devletimizin kurucusu...
5- Başbakan’ın niyeti “Dersim’den siyasal avanta”... Faturayı da CHP ve Kılıçdaroğlu üzerinden Atatürk’e kesmek.
6- Oysa trajik Dersim olayları bir parti “operasyonu” değil, bir devlet ve hükümet icraatıdır! Dersim’e yapılan üç askeri harekâtın üçünün kararı da devlet ve hükümette alınmıştır. Tıpkı Kıbrıs Barış Harekâtı’nın CHP ve MSP genel merkezlerinde değil hükümette alınmış olması gibi...
7- Bu üç harekâtın ikisinde Başbakan Celal Bayar’dır. (25 Ekim 1937- 25 Ocak 1939). Bayar, yani Tayyip Bey’in, biz “DP’nin de devamıyız!” diye seçimlerde birlikte poster yaptırdığı idamdan dönen 3. Cumhurbaşkanımız...
8- Dersim’i oy kaygısındaki siyasetçiler değil yetkin, bilimsel rüştünü kanıtlamış bilim adamlarıyla tarihçiler değerlendirmelidir.
9- Haklı ve uluorta bireysel veya ailevi nedenlerle “katliamdır - soykırımdır ”tartışmasıyla varılacak nokta, Sarkozy’lerin çıkartacağı “Türkler Ermenileri Kesti Yasası!”na ek olarak bir de “Dersimlileri de fareler gibi boğdular!” türünden uluslararası kararlar olacaktır!
10- İktidar, CHP’yi harcamak uğruna ne yazık ki bu işin altyapısını hazırlıyor!
11- Başbakan yetmezmiş gibi yardımcısı Bülent Arınç da “katliama körükle” gidiyor: “Sabiha Gökçen’in de bulunduğu uçaklardan atılan bombalarla fareler gibi öldürüldüler. Atatürk hayattadır!”
12- Uçaklardaki pilotun ismi neden gerekli ki saflık edilmesin! Pilot Atatürk’ün manevi kızı. Amaç, kızını dövmeyen ‘Baba’yı dövmek!!
13- Ders notlarını uzatmaya gerek yok. Asıl dertleri 3 dönemdir AKP’nin Tunceli’den oy alamaması! Türkiye’de yüzde 50’yi buldular, burada yüzde 15’te çakılıp kaldılar.
14- Kamer Genç’e dellenmeleri ve şimdi de Hüseyin Aygün’e mal bulmuş Mağribi gibi sarılmaları bu yüzden!
15- Başbakan şunun yanıtını versin yeter: “CHP’nin kurucuları Atatürk ve İnönü el ele verip Dersim’de katliam yaptıysa, bu Tuncelililer ve Alevi yurttaşlarımız oylarını neden hep CHP’ye veriyorlar?
Dersim katliam mı, soykırım mı, şekavetin bastırılması mı, asimetrik güç kullanımı mı?
Yanıtı arşivlerde!,
Başbakan inatla CHP’yi gösteriyor.
Oysa arşivler Başbakanlık’ta, Genelkurmay’da...
CHP Genel Merkezi’nin olayla ilgisi yok.
Zaten arşivi de 12 Eylül 1980’de SEKA’da hamur oldu.
****
İzinsiz Demeç
AKP’de izinsiz demeç ve röportaj yasağı var. Bunun nedeni CHP’lilere kurulan tuzaklara benzer tehlikelerden AKP’lileri esirgemek!
CHP’de böyle bir yasak söz konusu olmayacağına göre CHP’lilerin kime, ne zaman, nasıl konuşacaklarını iyi tartmaları gerekiyor.
Kılıçdaroğlu’nun da haklı olarak istediği ve beklediği budur.
Yoksa eski futbolculuk cerbezesiyle, Başbakan, ofsayt mofsayt demeden elle kolla hemen CHP’ye gol atmaya yöneliyor!..
Kusur Aygün’ün Dersim’le ilgili hissiyat ve fikriyatını açıklamak için seçtiği mecrada ve ucunun nereye gideceğini hesap edememesindedir.
Başbakan ofsayt mofsayt dinlemeden CHP’yi ve elbette Kılıçdaroğlu’na gol atacağına, zayıflatacağına inanmış bir kere:
“CHP Genel Başkanı da Dersimli. Dersim’le ilgili bu dönemde konuşmayacaksa Allah aşkına ne zaman konuşacak...
CHP’nin sadece katliamla ilgili değil, Milli Şef dönemiyle kendisinin hesaplaşması gerekiyor..” ( 20 Kasım Pazar- Bitlis)

Ahmet Tan/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget