Emeklilerin Havucu!
Karikatürlere sıkça yansıyan bir olgu vardır! Hani bir arabanın önüne koşulmuş eşeği kandırmak için sürücü, bir sopaya bağladığı havucu tepesinden sarkıtır, hayvan da ona ulaşmak için gider durur. İşte bu kandırmacayı AKP hükümeti zavallı emeklilere uyguluyor!
2007 seçimlerinden sonra Faruk Çelik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu. 19 Ekim 2007’de Milliyet gazetesinde, 2000 öncesi emekliler için bir “intibak yasasının” çıkarılacağı, 2 milyona yakın işçi emeklisinin adaletsiz olan aylıklarının dengeleneceği duyuruldu.
Çelik gitti. Ömer Dinçer bakan oldu. Dinçer, seçimlere bir yıl kala “emekli aylıkları arasındaki dengesizliğin giderileceğini, en düşük aylığa yaklaşık 300 TL ayarlama yapılacağını, haksızlığın bir ölçüde önleneceğini” söyledi. 12 Haziran seçimine yine bu havuçla gidildi.
Seçim sonrasında Çelik yine bakan oldu. İşçi emeklilerinin aylıklarına ilişkin sorunun 1975-1980 yıllarında başladığını anımsatarak bunun nedeninin “1981’den 2000’e kadar uygulanan aylık bağlama sistemindeki farklılıklardan kaynaklandığını” söyledi. Sanki emekliler bu nedeni bilmiyorlardı!
Bakan “2012 yılının ilk yarısında bitirmeye çalışacağız. 2.5 milyon dosya elden geçirilecek. Zamana gerek var. Bitince yasa çıkacak, uygulamaya 2013’te başlanacak” diye ekledi.
Çelik, 2007’den bu yana ne yaptı? Neden 2013? Çünkü o yıl yerel seçim var, emeklilere yine havuç gösterilecek. Havuç ne kadar? Bakanın NTV’de açıkladığına göre 10 lira ile 200 lira arasında değişecek! Bu “zam” değilmiş, “adalet için eşitleme” imiş! 1986’da işçiler kandırıldı, “yüksek prim” ödettirilerek “süper emeklilik” olayı yaratıldı. Ama o kandırmacayı yutan işçiler bugün “süper” yaşamıyor, “sefilleri” oynuyorlar.
O tarihten sonra emeklilik konusunda 13 değişik aylık düzenlemesi yapıldığı için “aynı oranda prim ödeyen” iki işçiden 2000 öncesinde emekli olan 850 lira, sonrasındaki 2300 lira aylık alıyor!
Bir araştırmaya göre, emeklilerin yüzde 80’inin aylıkları açlık sınırı olan 900 liranın altında. Bir başka araştırma 10 emekliden 4’ünün çalışmak zorunda olduğunu ortaya koydu. Bunun da adı “toplumsal güvenlik”!
Havuç 2013 seçiminden önce yeniden uzatılacak. Türkiye İstatistik Kurumu rakamları bakın ne diyor: Türkiye’de 2009 yılında 367.971 kişi ölmüş. Bunların yüzde 7.2’si 65 yaşın yukarısında, yüzde 43.2’si ise 75 yaşın ötesinde!
Böylece AKP hükümetinden 2013 yılına gelindiğinde “intibak” bekleyen emeklilerin çoğu zaten “sonsuzluğa” uzanmış olacaklar! Böylece fatura azalacak, AKP hükümeti 10-200 lirayı mezarlarının başına bıraksa bile, kabristanlarda testi ile su döken çocuklar o paraya tenezzül bile etmeyecekler. İşte AKP’nin havucu, işte zavallı emekli işçinin yazgısı!
Van’da ‘Ay Işığı Sonatı’!
Cuma günü klasik, caz, pop müzik yapan TRT-3 radyosunun pek çok kentimizde “dinlenmediği” gerekçesi ile yayınlarına son verildiğini yazmış, Van’da lisede müzik öğretmeni Ferhat Şimşek’in yakarışına yer vermiştim.
Şimşek’ten bir ileti aldım. Özetle şöyle diyor:
“(…) Yazınızdan sonra birçok telefon aldım. Bir edebiyat öğretmeni aradı, bazı müzik gereçleri temin edebileceğini söyledi. Borusan kütüphanesinden Seri Hanım aradı, kitap verebileceklerini söyledi. Flüt sanatçısı Mehmet Mestci aradı, okulumuz için bir müzikçalar alacağını söyledi. İstanbul Üniversitesi’nden piyanist Cana Gürman konservatuvarda bir kampanya başlattıklarını ve çalgı aracı bağışında bulunacaklarını söyledi. Mersin Polifonik Korosu bağışlarını esirgemeyeceğini iletti...
Çok duygulandım. Gerçekten böyle bir ilgi beklemiyordum. Duyarlı müziksever ve müzisyenler el ele verip çok güzel şeyler başaracağımıza inanıyorum. (…) Ben yeni açılacak okulumda bir müzik dersliği kurup çocuklara müziğin evrensel dilini öğretmeye canla başla çalışacağım. Bu kampanya sadece benim okulumla sınırlı kalmasın isterim. Van’daki, daha doğrusu Doğu’daki bütün okulların bir müzik dersliğinin olması tek arzum…
Van’a geldiğim günden beri klasik müzik etkinliği yapılan bir yere maalesef rastlayamadım. Sizin kanalınızla şunu da belirtmek isterim ki, buradaki gençler öğrenmeye ve yeni şeyler keşfetmeye çok istekliler. Hayatında hiç klasik müzik dinlemeyen bir öğrencimle aramda geçen diyaloğu sizinle paylaşmak isterim.”
Şimşek, lisedeki öğrencisine cep telefonundan Beethoven’in “Ay Işığı Sonatı’nı” dinlettikten sonra öğrencisi şöyle diyor:
“Hocam! Biz buralarda hiç böyle müzikler dinlemedik. Bu müzik bana dağların ardındaki sahte gerçeği öğretti. Buralarda hep türküler dinlenir, halaylar ve zılgıtlar çekilir. Böyle müzikleri bize dinlettiğiniz için size çok teşekkür ederim.”
Şimşek ekliyor: “Bu dinletiyi, telefonuma kaydettiğim 2 dakikalık bir süre içinde yapabildim. Diyeceğim o ki 2 dakikalık cep telefonu dinletisiyle yaşama olan bakış açılarını değiştiren çocukların bir müzikçalarla ya da gerçek bir konserle neleri değiştirebileceğini varın siz düşünün...”
Acaba TRT Genel Müdürlüğü’ne yeniden seçilen İbrahim Şahin “Ay Işığı Sonatı’nı” dinledi mi? Dinlememiş olacak ki ay ışığını bile pek çok kentten esirgiyor!
Aynı görüşü pazar günü Akşam gazetesinde Fazıl Say şöyle doğruluyor: “Müziği iyi yapıyorsan, yaşamında ilk kez klasik müzik dinleyen, hatta klasik müziği sevmeyen bir insana bile ulaşırsın. Dinleyici o anda senin yarattığın ortam ve havadır. Örneğin Anadolu kentlerinde turne yaparken insanlar bileti neredeyse çıktıktan 15 dakika sonra bitiriyor.”
Van Lisesi’nin müzik öğretmenine, TRT-3’ün aşamalı kapatılmasına ilişkin iletiler aldım. Kimileri artık önemli bir turizm, iş kenti olan Gaziantep’te, Kocaeli’nde, Sakarya’da bile TRT-3’ün sesinin kesildiğinden yakınıyorlar. Kimileri “TRT-3 solmasın” adı ile bir çalışma başlattıklarını bildirdiler. Kimileri de “anayasa karşısında her vatandaşın eşit olduğunu” anımsatarak bir kamu kurumu olan TRT-3 radyosunu dinleyen kentlerle, yayının kesildiği kentlerdeki vatandaşlar arasında eşitsizlik yaratılarak “suç işlendiğine” dikkati çektiler.
Değerli okurlarımdan “deprem sonrasında öğrencilerimizi yeniden yaşama döndürebilmek için müzik dersliğimizdeki ‘portemize’ bir ‘nota’ da siz koyun…” yakarışını sizlerle yeniden paylaşmak istedim.
“Van Şehit Koray Akoğuz Lisesi’nin” bu özverili müzik öğretmeni Ferhat Şimşek (0507 750 33 89) ile okul müdürü Servet Aytekin’in de (0505 841 96 13) geçici adreslerini yineliyorum: “Ahmet Yurtsever Kız Teknik ve Meslek Lisesi İskele Caddesi Çalı Durağı (Şehit Kemal Görgülü İlköğretim Okulu)”. “Van depremi” için gönderilen paketlere “kargo” ücreti alınmıyor. Siz de yalnız Van’da değil tüm ülkedeki okullara bir nota koyun!
Özgen Acar/Cumhuriyet
Yorum Gönder