Başbakan Erdoğan, “bir dakikalar” anlamına gelen İngilizce seslenişinin ardından, bizler anlayalım diye Türkçe devam ettiği konuşmasında İsrail Cumhurbaşkanını iyice fırçalamıştı…
Bugün izniniz olursa iki konuda Başbakan Erdoğan’a “Van Münits” demek istiyorum;
Van Münits Sayın Başbakan, hele bir nefes al da dinle…
1)Sizin yönetiminizde 10 uncu yılımıza girdik. Tarihlerin Kasım ayının 22 sini gösterdiği bugün, işleri sadece gazetecilik-habercilik yapmak olan birçok aydın, işlerini yaptıkları için, 8 aylık tutukluluk süresinden sonra ilk kez yargıç önüne çıkıyorlar… Hiçbir demokratik ülkede, gazeteciler sadece düşüncelerinden ve iktidara karşı olduklarından dolayı tutuklanıyorlarsa sizin; “Ben Demokratik Bir Ülkenin Başbakanıyım” deme ve bununla övünme hakkınız olamaz…
Dün İstanbul’da “Müslüman Ülkeler Kardeşlik Toplantısında” şunu söylediniz;
“Dervişlik olsaydı taç ile hırka, biz dahi alırdık otuza-kırka…”
Dervişliğin taç ile hırka ile olamayacağını anlatan güzel bir söz. Gerçek Derviş, tasavvuf talebesi demektir. Allahtan başka her şeyi gönlünden çıkaran, güzel huylarla bezenmiş kimse demektir. Dervişliğin de kuralları vardır. Derviş fakirlikte rahat, zenginlikte sıkıntılı olur. Başkalarının kusuruna bakmaz, hep kendi kusurlarını görür. Kendini hiç kimseden üstün bilmez, dost-düşman herkesi güler yüz ve tatlı dille karşılar. Hiç münakaşa etmez, kin tutmaz, hile nedir bilmez. Dervişler yıllarca akli ve nakli ilimleri tahsil etmiş, kuvvetli bir iman ve ahlak olgunluğuna erişmiş kişilerdir. Dervişlik gerçekten kılık kıyafet işi değildir…
Demokrasi de böyle bir şey, demokrasinin evrensel kuralları vardır. Bunları ya tamamen uygular “Demokrat” olursunuz, ya da işinize geleni uygular “Sahte Demokrat” olursunuz.
Bugünkü dava sizin ve iktidarınızın “Demokratlık” derecesinin ölçüsü olacaktır.
Van Münits Sayın Başbakan, Van Münits. Ya demokratsınız, ya da değilsiniz…
“Demokratlık olsaydı taç ile hırka, siz dahi alırdınız otuza-kırka…”
2)Van Depremi olalı tam tamına bir ay oldu Sayın Başbakan. “Van otuz days” Sayın Erdoğan, tam “Van otuz days”…
İnsanlar donuyor, insanlar üşüyor, bebekler çadırlarda yanarak ölüyor. Vanlılar, doğup büyüdükleri şehirleri ağlayarak terk ediyorlar. Bir ayda insanına, barınacak bir yer veremeyen iktidar başarısızdır. Bu gerçeği ne Suriye’yi suçlayarak ne de Dervişlik taslayarak kimse gizleyemez..
Hiç olmazsa bundan sonra yaşayacağımız deprem felaketleri için şimdiden önlem alınmalıdır;
*Kızılay denen hantal kuruluş, daha küçük ve daha işlevsel hale getirilmelidir.
*Deprem öncesi ve sonrası yapılacaklar, profesyonel kurumlar ve Lojistik uzmanları, yerel yönetimler ve devlet organları tarafından ortak şekilde planlamalıdır.
*Kalıcı konutların düzenli ve aceleye getirilmeden yapılması için konteynır evlere veya benzerlerine ağırlık verilmelidir. Türkiye’de 3 binden fazla Belediye vardır. Her Belediye, standartları ve kalitesi devlet tarafından belirlenmiş bu evlerden derhal en az onar adet hazırlamalı ve bunları kuracak ve sonra tekrar sökecek ve bir dahaki kullanıma hazır hale getirecek kendi elemanlarını da eğitmelidir.
Ülkenin her hangi bir yerinde bir deprem felaketi yaşandığında, her ilçede altyapısı devlet tarafından hazırlanmış arazilere, bu evler en kısa sürede bir plan dahilinde kurulmalıdır. Artık Türkiye, naylonlarla brandalarla kaplı çadırlara ve bu ilkel görüntülere layık değildir.
*Aynı şekilde hangi kuruluşun, gıda yardımı ve dağıtımı konusunda yetkili olacağı önceden planlanmalıdır.
*Her Bakanlık deprem anında vereceği hizmetleri planlamalı ve bu planlar birbirine uyum içinde gerçekleşmesi için yukarıda yazdığım; Profesyonel Kurum Temsilcileri, Lojistik Destek Uzmanları, Devlet ve Üniversite temsilcilerinden oluşan kurula sunulmalıdır.
*Türk insanının tamamı mutlaka “deprem sigortası” ile tanıştırılmalıdır.
*Evini sağlamlaştırmak veya yenilemek zorunda kalan vatandaşlara bankaların çok düşük faizle ve uzun vade ile kredi verilmesi sağlanmalıdır. Devlet gerekiyorsa bu konudaki maliyetlere, vatandaş lehine katkıda bulunmalıdır.
İşte böyle Sayın Başbakan, görev süreniz 4 yıllık Üniversite dilimi olarak, iki buçuk fakülte bitirme ile eşdeğer oldu. Yani siz iktidara geldiğinizde fakülteye giren genç, iki üniversite bitirdi, üçüncüyü de yarıladı. Fakat sizin yönetiminizde vatandaşlarınız hala çadırlarda donma ile yanma arasında gidip geliyorlar.
Van Münits, Sayın Başbakan Van Münits yani…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu
Yorum Gönder