Talabani’den de destek yok - Utku Çakırözer

Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin, 24 şehit verdiğimiz son Çukurca saldırısından sonra yaptığı “PKK’yle mücadele için Irak ordusunun, Kürt denetimindeki kuzeye gönderileceği” yönündeki açıklamasının üzerinden bir ay geçti. Hükümet yetkililerimiz o dönem bu açıklamanın üzerine atlayarak kamuoyuna boş yere umut vermişlerdi. Gerek merkezi Irak yönetiminde gerekse bölgesel Kürt yönetiminde söz sahibi olan Kürt liderlerin, ne Irak ordusuna böyle bir adımı attıracaklarına ne de Türk ordusunun operasyonuna destek vereceğini bilmelerine rağmen.
Kürt liderler operasyona karşı
Nitekim Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin lideri Mesud Barzani’nin “Türkiye’nin Kandil’deki PKK’lilerle silahlı müdahale içeren hiçbir harekete destek vermeyeceğini” açıklamasının ardından, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani de Ankara’nın beklentilerine karşı kapıyı kapamış gözüküyor. Talabani önceki gün Ahmet Türk, Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak’tan oluşan BDP heyetiyle bir görüşme yaptı. Ziyaret sonrasında yaptığımız görüşmede Demirtaş, 1993 yılından bu yana Türkiye’nin Kürt meselesi ile yakından ilgilendiğini belirttiği Talabani’yi olası bir sınır ötesi operasyonu destekleyecek bir havada görmediğini söyledi. Talabani görüşmede iki önemli mesaj vermiş. Birincisi hem Türkiye hem de PKK’ye yönelik artık gelenekselleşen ‘şiddetten uzak durulması’ çağrısı. Irak Cumhurbaşkanı, “Barışçıl yöntemleri kenara bırakarak şiddete başvurmak, her iki taraf için de hem daha fazla can kaybı hem de soruna nihai bir çözüme ulaşılmasının daha da gecikmesi anlamı taşır” mesajını vermiş BDP heyetine. Bu sözlerin ardından bırakın Maliki’nin dediği gibi Bağdat’tan ordu göndermeyi, Kuzey’deki peşmergelerin bile yardımcı olması zor gözüküyor.
İlk adım hükümetten gelmeliymiş
Talabani’nin ikinci mesajı ise AKP hükümetine yönelik olmuş. BDP’lilerin aktarımına göre Talabani toplantıda “AKP yönetimi de yeni anayasa çalışmaları kapsamında Kürt sorununu nasıl çözeceğini, Kürtlerin hak ve özgürlük talepleri konusunda neler yapacağını somut biçimde ortaya koyması ve bunu kısa sürede yapması gerekir” demiş.
Maliki’nin ‘orduyu gönderme’ sözünün boş çıkmasından sonra Ankara’nın şimdiki umudu, Irak’ın iki önemli Kürt siyasetçisi Talabani ve Barzani’nin Kandil’deki PKK’lilere sert uyarılarda bulunacağı yönünde. “Talabani PKK’yi uyaracak mı” sorusuna Demirtaş’ın yanıtı şöyle oldu:
“Öncelikle AKP hükümetinden beklentileri var. Yapacağı çağrının bir anlamı olması ve dinlenmesi için Türkiye’nin adım atması gerektiğine inanıyor. PKK’ye bir çağrı ya da uyarı için zemini olgunlaşmış görmediği kanaatindeyim.”
Yapılan tüm yaldızlı açıklamalara rağmen, Türkiye Irak’ın en üst düzey üç önemli ismi olan Maliki, Talabani ve Barzani’den Kandil’deki kamplar konusunda somut bir destek almış gözükmüyor.
Hani seyrüsefer serbestisi?
AKP hükümetinin Türk halkına umut veren söylemleriyle icraatları arasındaki derin çelişkinin son örneği geçen hafta yaşandı. Fethiye’den kalkarak Gazze’ye yardım götürmek isteyen iki gemiye Doğu Akdeniz’in uluslararası sularında İsrail tarafından operasyon yapıldı. Oysaki, daha iki ay önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mavi Marmara gemisine geçen yıl yapılan benzer operasyonda 9 vatandaşımızı öldüren İsrail’e karşı uygulanacak yaptırımlar kapsamında “Doğu Akdeniz’de seyrüsefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi Türkiye’nin alacağını” dünyaya duyurmuştu. Yani İsrail, Mavi Marmara gibi bir askeri müdahalede karşısında Türkiye’yi bulacaktı. İsrailli komandoların geçen hafta düzenledikleri operasyon, halka verilen sözlerle, uygulanan dış politika arasındaki farkı bir kez daha ortaya koydu

Utku Çakırözer/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget