Herkesi Kurtaran Torun - Işık Kansu

Konya Milli Eğitim Müdürlüğü, 2005’te “Müfredat Tanıtım Semineri” düzenlemiş, İlköğretim Müfettişi Etem Gürsu’yu öğretmenlere bilgi vermek üzere görevlendirmişti. Gürsu, seminerde öğretmenlere “Derslerde öğrencilere ‘Atatürk kimdir?’ diye soruyorum. Onlar da ‘Atatürk bizi düşmandan kurtardı’ diyorlar. Öğretmenler yıllardır derslerde Atatürk’ün herkesi kurtardığını anlatıyor. Sizin yere göğe sığdıramadığınız Atatürk beni kurtarmadı. Ben 55 yaşındayım. Ben doğmadan 20 yıl önce ölen birisi beni nasıl kurtarır?” demişti. Seminerdeki bir öğretmen şikâyetçi olunca, Gürsu hakkında dava açılmış ve kendisi bir yıl hapse mahkûm olmuştu.
Gürsu, cezası ertelendiği için hapse girmedi, dahası ödüllendirildi; Afyon Milli Eğitim Müdürlüğü Eğitim Denetmenleri Başkanlığı görevine getirildi.

CHP’li Levent Gök de, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e sordu:

“Adı geçen kişinin Atatürk’e alenen hakaret suçundan mahkûm olduğundan haberiniz var mıdır? Haberiniz yeni oldu ise bu kişiyi bu görevde tutmakta ısrarlı olacak mısınız?”

Yanıt şimdiden bellidir:

Ta 1990’larda “Cumhuriyet kavramının aslında artık kendisi için çok fazla bir mana ifade etmediğini” açıklamış bulunan ve bu söylemini bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşama geçiren Ömer Dinçer, olan bitenden haberdardır ve bu tür kişileri görevde tutmakta ısrarcıdır.
Çünkü yeni kurtarıcılarımız, yere göğe sığdırılamayan “Abdülmecit’in torunları” başımızdadır!

Katılma ve katlanma

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Zaman gazetesine, Dersim isyanı diye bir şey olmadığını, ordunun durup dururken 1938’de soykırıma varan bir operasyonla insanları öldürdüğünü, Atatürk’ün de Dersim’de yapılan harekâttan haberdar olduğunu söylemişti.
Hüseyin Aygün’ün açıklamalarını okuyanlar, şu anlamı çıkarmışlardı:
Atatürk, soykırımdan haberdar, hatta onu düzenleten bir diktatördür.
Hüseyin Aygün aradı ve kastının bu olmadığını uzun uzun anlattı:
Efendim... Dersim arada bir parlayıp sönen bir meseleymiş. Ne yazık ki, medya da Atatürk’e dair kısımlarını öne çıkarma hastalığına kapılmış. Demecinde, buna dair bir cümle varmış, ama nedense oraya buraya çekiliyormuş. Konuşmasının tamamı da yazılı olarak Zaman’da çıkmamış. Demeci, Atatürk’ü hedef almak için vermemiş. Kişi olarak Atatürk’le çok barışık biriymiş. Dersim’i tartışmak, bu konuda hâlâ kapalı olan arşivlerin açılmasından yana tutum almak, bu konuda “tarafsız” olan Cumhurbaşkanı’nı göreve davet etmek, Devlet Denetleme Kurulu’nun bu konuda da araştırma yapmasını istemenin ayrı şey, Atatürk’ü eleştirmek başka bir şeymiş. Ama onun bir önder olarak Cumhuriyet devrimiyle bütün ulusa sağladığı imkânları, 20. yüzyılın başında yaptığı devrimlerin anlamını değerini kıymetini tespit ve teslim etmek ayrı bir şeymiş. Cumhuriyetin bir kazanım olduğu, Atatürk’ün yarattığı değerlerin bugün varoluş nedenimiz olduğunu inkâr etme gibi veya bu düşünceye zarar veren herhangi bir hedef gütmediğini özellikle belirtmek istemiş...
Hüseyin Aygün, Abdullah Gül’ü “tarafsız” bulup onunla birlikte “Atatürk’ün emriyle Dersim’de bir soykırım yapıldığı”nı kanıtlama çabası içinde olabilir... Kendi bileceği iş...

Ancak bizim asıl öğrenmek istediğimiz soru ortada duruyor:

Atatürk’ün kurduğu CHP’de, Atatürk’ün koltuğunda oturan Kemal Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün’ün bu çabalarına katılıyor ve katlanıyor mu?

Aygün’e mektup

Araştırmacı-yazar Muzaffer Ayhan Kara, köşemiz aracılığıyla; Abdullah Gül’ün sayesinde Dersim konusunu çözeceğine inanan Hüseyin Aygün’e bir mektup gönderdi:
“Tunceli Milletvekili Sayın Hüseyin Aygün’ün bilmesi gerekir ki, tarihe ait olayları, kendi tarihi koşulları ve atmosferi içinde değerlendirmek gerekir. Bilimsel, sağduyulu yaklaşım böyle yaklaşmayı gerektirir. Atatürk, Cumhuriyeti yerleştirirken, hatta daha Kurtuluş Savaşı sırasındaki birçok ayaklanmayı, isyanı da bastırmak zorunda kaldı. Bunların içinde Batı bölgelerindeki (Adapazarı, Düzce, Yozgat vb.) dini referanslı topluluklarınki de vardı. Sadece Dersim’de Zazalara ya da Doğu-Güneydoğu’da Kürt aşiretlerine karşı isyan girişimlerini bastırma harekâtı yapılmadı. Birtakım gerçeklerin bilinmesi başka, bilerek ya da bilmeyerek kaşınması başkadır... Allah aşkına; Atatürk ile birlikte olan İsmet Paşa’ya, CHP’ye; çok partili dönemde başka partiler de varken neden onca sarıldı Tuncelililer, Dersimliler?.. Sizce hata mı (!) yaptılar yoksa?..
Sayın Aygün, sizi düşünmeye, insaflı olmaya ve biraz da kendi dar pencerenizin dışına çıkıp olaylara öyle bakmaya davet etmek istiyorum.
TBMM’de CHP’yi temsil edenlerin CHP’ye, onun kurucu-ebedi liderine, üye ve taraftarlarına ters düşmemesi, saygılı olması beklenir.”

Doğru

Abdülmecit, Baltalimanı Antlaşması ile Osmanlı’yı sömürgeciliğe teslim etmiştir.
Söyledikleri doğrudur, dedeleri Abdülmecit’tir.

Işık Kansu/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget