'Her Türk asker doğar' sözü tarihe mi karışacak? - Tünay Süer

Ölümünün 150.yıl dönümünde Sultan Abdülmecid etkinliği için Cemil Çiçek eleştirilere sert çıkarak “Cumhuriyet Osmanlının alternatifi antitezi de değil. Amacımız geçmişimizle insaflı bir diyalog kurmak.” Dedi. İyi, güzel de, 9 yıldır iktidarda olan sizlerin aklınıza şimdi mi geldi diye sorası geliyor insanın. Türkiye’nin içinde bulunduğu şu kritik günlerde hele, hele 29 Ekim cumhuriyet Bayramı kutlamalarına bir çeşit yasak getirdikten sonra, peşinden böyle bir sempozyum yapmanın altında neler yatıyor diye düşünüyorum.
Devletin bölünmez bir bütün olduğu gerçeğine inanan padişahlar ve devlet adamları sayesinde Osmanlı altı yüzyıl ayakta kalabilmiştir. Bu sürenin en az dört yüz senesinde dünyanın hemen hemen üçte birine hükmetmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, Türklerin yarattığı büyük bir siyasal varlık olmanın yanı sıra, İslam dünyasının da en güçlü temsilcisi özelliğini taşımıştır. Buraya kadar elbette bizim gururumuz olmuştur.
Mutlak bir monarşi ile yönetilen Osmanlı tarihi içerisinde çeşitli entrikaların döndüğü, iktidar olma veya iktidarda kalma hırsı ile şehzadelerin boğularak veya başka bir şekilde hunharca öldürülmeleri de madalyonun öbür acı yüzüdür.
Bazı tarihçilerin şehzadelerin öldürülme olaylarını” işte o öldürülmeseydi Sultan bilmem kim olur muydu? Şurası fethedilir miydi?” Gibi mantıksal göstermelerini anlamak mümkün değildir. Hiç bir cinayet mazur gösterilemez.
Türkiye’nin bu günkü haline baktığımızda o devirlerle kıyaslama yaparsak, devletin bölünmez bütünlüğü gerçeği hariç, hemen, hemen aynı görüşle yönetilmekteyiz.
O zamanlar Sultan veya padişah her neyse, hiyerarşik Osmanlı sisteminde siyasi, askeri, hukuki, sosyal ve çeşitli başlıklarda nasıl en üstteyse, bugün Başbakan Erdoğan’da aynen öyledir. Padişah tarafından ferman adı verilen kararname bugün Kanun Hükmünde Kararname şeklinde aynı işi görmektedir.( Bunun için bir yazımda Türkiye’de Allahtan sonra gelen en büyük güç Erdoğan’dır demiştim.)
Bir tek fark var o zamanlar padişahlar teorik olarak sadece Allah’a ve yerine getirmesi gereken Allah’ın yasalarına (İslam’daki şeriat)sorumluydular. Padişahlara “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi" gözü ile bakılırdı. Bizim başbakan henüz bunu başaramadı.
AKP padişahlık özentisi içinde bunu artık açık seçik belli etmeye başladı.
16 yaşında tahta çıkan ve saltanatının dördüncü ayında ilan ettiği Gülhane Hatt-ı Hümayunu nedeniyle ‘Tanzimat Dönemi Padişahı’ olarak tarihe geçen bir insanı anmak elbette olmalıdır ama zamanlaması yanlıştır.
Evet, çeşitli bahanelerle Cumhuriyet Bayramı törenlerini yasaklayacaksın, her fırsatta Atatürk’ü unutturmaya çalışacaksın ve arkadan böyle bir sempozyum yapacaksın. Bu çok manidardır.
Açılım ve ilklerin partisi olan AKP böylece padişah açılımını da yapmış oldu. Bu kutlama anma amaçlıdır ve ileriye dönük planlarının içindedir.

Dünyanın en güçlü orduları arasında yer alan ordumuza nasıl bir yol çizilecek?
Neymiş efendim , “bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesi” vicdani ret miş.
O zaman vicdan denen olgunun zerresi olmayan kişiler de böyle bir yaptırımın üzerine balıklama atlayıp askerlikten yırtacak demek ki. Ben böyle anlıyorum açıkçası. Yıllardır PKK nin uzantısı olduğunu inkâr etmeyen BDP liler zaten aylardır çocuklarınızı askere göndermeyin çağrısı yapıyorlardı. Eğer vicdanı ret çıkarsa o zaman birçok insanın el altından, propaganda ile askere gitmemesine meydan verecektir bu yasa.( Bedelli askerliğe gelince paran varsa mesele kalmıyor.)
ZENGİN ve YOKSUL farkı burada daha çok meydana çıkacaktır. Zengin ailelerin çocukları başbakanın tabiri ile yan gelip yatacaklar ve fakir halkın çocukları ise dağda ovada vatan bekleyecekler ve gerekirse canlarını feda edecekler. Bu büyük bir haksızlıktır bana göre.
Bunun dışında askerlik kişilerin keyfine göre olursa o zaman ne olacak? Resmi olmayan verilere göre ülkemizde 400 bin asker kaçağı olduğu biliniyor. Bu kaçakların kendi yaşam tarz ve düzenlerinden bambaşka bir düzene girmek, tanımadığı bir çevrede, üstelik de tümüyle sert, ağır bir disiplin altında var olmaktan korktukları için kaçtıkları söyleniyor. Tabi buna ölüm korkusu da ekleniyor.
İşte BEDELLİ ASKERLİK ve VİCDANİ RET bu gibi insanlar için biçilmiş kaftan olacaktır.
Burada Osman Pamukoğlu Paşanın sözlerine katlıyorum. “Bedelli askerlik, zengin ve asker kaçaklarına para ile tezkere vermektir!”
HER TÜRK ASKER DOĞAR.
HELE ASKERE GİT GEL, O ZAMAN ADAM OLURSUN sözleri tarihe karışacak demek ki.
Bedelli askerlik, vicdani ret ve başka yasalar ile ordunun durumu ne olacak açıkçası beni düşündüren budur.
21. yüz yılın tehditlerine göre hele şu ortamda profesyonel bir ordu elbette olmalıdır ama nasıl? Ordumuzun içi zaten boşaltılmış durumda değerli komutanlarımız sudan bahaneler ve iftiralarla Silivri ve Hasdal da tutsaklar. AKP nin ne yapmak istediğini anlayamıyorum.
Hiç kimsenin askerlik yapmak istemediğini farz edelim, o zaman dışarıdan paralı asker mi getireceğiz?
Nerde kaldı vatan sevgisi?
Uzun lafın kısası bence sağlık nedeni hariç askerlikten kaçana ben adam bile demem. Bu arada askerlik dönemi kısaltılabilir ama her genç bu şerefli görevini yerine getirmelidir.
Vicdani Ret te 1998 de yasayı kabul eden Yunanistan Savunma Bakanlığı askerlik süresi 12 ay iken 23 ay zorunlu hizmet yaptırıyormuş. Güney Kıbrıs’ta 26 ay olan normal askerlik süresi 43 ay alternatif hizmet yaptırıyormuş.
Bizde nasıl olacak göreceğiz, bu alternatif hizmetlerde de uyanık ve kodaman aileler yine bir yolunu bulacaklardır.
Bedelli askerlikten alınan paraları AKP güya bir fonda toplayıp şehit yakınları ve terör mağdurları için kullanacakmış. İnşallah diyelim….

Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget