Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’ya ve Tataristan’a gerçekleştirdiği ziyaret dönüşü, Esenboğa Havalimanı’nda bir gazetecinin, ana muhalefet partisinin bedelli askerlik projesini sorması üzerine aynen şu sözleri söyledi:
“Siz, ‘proje’ diye bir ifade kullandınız da bunun neresi proje yahu, böyle proje mi olur? Bu kiminle oturulmuş, ne konuşulmuş, ne yapılmış? Bir defa sokakta bakıyorsunuz birileri bir şeyler söylüyor, ‘Bedelli askerlik gelecek mi, gelmeyecek mi; bedelli askerlik olur mu olmaz mı?’ Bu ne getirir, ne götürür, şu anda halkımızın bu noktadaki tavrı nedir, ne değildir! Bu ülkede parası olan var, parası olmayan var; e şimdi siz kalkıp da parası olana, ‘İşte bedelli askerlik, buyur kullan’ diyeceksin, e parası olmayan, ‘O da gitsin askerliğini yapsın’ diyeceksin. Bunu adalet terazisine oturtmak durumundasınız. Eğer bu o kadar rahat bir şey olsaydı, benim vatandaşımın, halkımın belli bir kesimini mağdur etmeyeceğini biz bilseydik, biz buna inansaydık, biz bunu bugüne kadar çoktan hallederdik, hiç bunu bugüne kadar bekletmezdik. Nasıl ki biz polisimizin askerlikle ilgili, gerçekten haklı talebini masaya getirdik ve yıllarca çözülmeyen böyle bir sorunu, gayet güzel, silahlı kuvvetlerimizle oturarak, konuşarak mutabakat içerisinde çözdük, bunu da çözerdik. Fakat görüyorum ki ana muhalefet partisi, ‘Bir şey yapabildim’ diyebilmek için bu tür adımları attığını göstermek için her an bu tür açıklamaları yapıyorlar, bizim şu an gündemimizde böyle bir durum yok. Böyle bir konu üzerinde durulacaksa, o zaman seçimden sonra gerekirse referanduma gideriz ve halkın kararına bırakırız. Ben şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremem…”
Yani bu açıklamanın üzerinden sadece 8 ay 5 gün geçti…
Başbakan, yine Recep Tayyip Erdoğan…
İktidarda yine AKP var…
Ve aynı iktidarın, aynı Başbakan’ı şimdi çıkıp, bedelli askerliğe yeşil ışık yakıyor…
Kendi ifadeleriyle soralım:
Bedelli askerliği kiminle oturup, konuştunuz?
Bu ne getirir, ne götürür, hesapladınız mı?
Şu anda halkımızın bu noktadaki tavrı nedir, ne değildir, soruşturdunuz mu?
Şimdi siz parası olana ‘İşte bedelli askerlik, buyur kullan’ diyorsunuz da; e parası olmayana, ‘O da gitsin askerliğini yapsın’ mı diyorsunuz?
Bunu adalet terazisinin neresine, nasıl oturtuyorsunuz?
Artık bu uygulamanın vatandaşın belli bir kesimini mağdur etmeyeceğini mi düşünüyorsunuz?
Hani; böyle bir konu üzerinde durulacaksa, o zaman referanduma giderdiniz?
Hani; halkın kararına bırakırdınız?
Hani; şahsen böyle bir sorumluluğun altına Tayyip Erdoğan olarak giremezdiniz?
Söyleyin Sayın Başbakan; sekiz ay beş günde ne değişti?
Böylesine sakat bir çocuğu göz göre göre neden dünyaya getiriyorsunuz?
Sözüm ona ana muhalefet partisi; hakka, eşitliğe, demokrasiye gölge düşürecek böyle bir uygulamaya karşı çıkamıyor; çünkü aksi halde seçim vaatleriyle çelişmiş olacak…
Yavru muhalefet, duymazdan geliyor…
Parlamento dışı muhalefet uyuyor…
Ama halkın vicdanı oluk oluk kanıyor…
İşte; bu yüzden 8 ay 5 gün önceki açıklamanızın arkasında durun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan…
Ve bedelli askerliği, referanduma götürün!
Her defasında büyük övgüler düzdüğünüz “millet iradesi”ne bırakın kararı…
Eğer halk buna da “Evet” derse…
O zaman kimse bir daha bu konunun üzerinde durmaz…
Ama bunu yapmazsanız; iktidarınızın üzerinden 100 yıl geçse de, yukarıdaki sözlerinizle çelişen uygulamanızın hesabını veremezsiniz!
Van ve Erciş’teki depremin ardından bölgeye gönderilen bir yardım kamyonundaki malları çalan yağmacılardan bazıları yakalanmış…
Bunlardan birinin BDP’li Van Büyükşehir Belediyesi’nde zabıta olarak çalıştığı belirlenmiş…
Sanık, ‘yağma’ suçundan tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış…
Şu minicik haberde o kadar çok “aykırılık” var ki; hadi bugünlük, pazar bulmacası yerine bu aykırılıkları siz bulun!
Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan PKK’ya talimat verdiğinin belgesi, Siirt Pervari’de 19 Ağustos’ta öldürülen Zerdeşt kod adlı Ali Gezer’in cebinden çıkmış… Daha önce de sormuştum, tekrarlıyorum:
Öcalan’ın terör örgütü yöneticiliğine devam ettiği bu kadar açıkken, bu yeni suçları için hakkında neden yeni bir dava açılmıyor?
Önceki CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, 17 Kasım akşamı evine gelmiş…
Alt kattan bazı garip sesler geldiğini duymuş… Olcay Hanım’ın da o anda evde olmadığını bildiği için kuşkulanmış ve bağırmaya başlamış…
Bunun üzerine iki kişi olduklarını sandığı şüpheli kişiler, evin mutfak kapısından kaçıp kayıplara karışmış!
İşin ilginci, evden kaçarken yanlarına hiçbir şey almamışlar…
Baykal’ın evinin çevresindeki kamera kayıtlarını incelettiniz mi?
Ve o iki kişinin, her ne pahasına olursa olsun bulunması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Yoksa tüm bunların olması için Baykal’ın AKP’ye transfer olması mı gerekiyor?
Mustafa Mutlu/VATAN
Yorum Gönder