ün, milletimizin ortak büyüğü; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Hakk'a yürüyüşünün 73. yılında bir kez daha andık. Nur içinde yatsın...
Onu andığımız günde benim 'öğretilmiş müfteri' dediğim tipten kadınlar, bazı kanallarda Atatürk'e laf sokuşturmaya çabaladılar.
Öğretilmiş müfteri; aslında cahildir amma kendi cehlini ilim zanneder. Örneğin 1920'lerin şartına göre değerlendirme yapacak bilgisi ve kıyas gücü olmadığından; 2011'e bakarak 1925'i eleştirmeye kalkışır. Bunlar; Türkiye Cumhuriyeti'nin 20 katı büyüklüğündeki Osmanlı İmparatorluğu'nda en fazla 10 bin cami olduğunu; bugün ise Atatürk Türkiyesi'nin 100 bin camili bir ülkeye dönüştüğünü bile bilmeyecek kadar cahil ve şartlanmış tiplerdir.
Bu satılık tipleri; Atatürk düşmanı odaklar ele alırlar; ceplerine para korlar; zihinlerini yeniden biçimlendirirler; onlara ne söylemesi gerektiğini öğretirler. Bu iftiraları da kadın müfteriler; bilimsel veriler imiş gibi televizyonlarda tekrar eder dururlar. Dün bunlardan bazıları konuşturuluyordu.
CARİYE RUHLULAR
Geçenlerde yazdığım gibi Kemal Atatürk'e düşman olan üç tarihsel odak var: Birincisi; Batılı sömürgeci güçler. Bunlar; sömürdükleri Doğu dünyasını uyandıran Mustafa Kemal'e ve özellikle de onun düşüncelerine, ilkelerine ölümüne düşmandırlar. İkinci grubu da Türk milletini dini alet ederek acımasızca sömüren ve toplumumuzun geri kalmasından medet uman yobaz dinci kesim oluşturur. Çünkü Kemal Atatürk bunların önünü kesmiş; milletin başına bela olmalarını önlemiştir.
Üçüncü grubu ise; Kürdistan hayali peşinde koşan bölücü Kürtçüler oluşturur. Bunlar; Sevr Antlaşması'nı yırtarak Kürdistan hayalini yerle bir eden Atatürk'e ölümüne düşmandırlar.
Hemen belirtelim ki; Atatürk; asıl liderliğini Türk kadınının toplum içinde erkekle eşit düzeye yükseltilmesi yönündeki devrimleriyle göstermiştir.
Bugün o hakkı kullandığı için bu büyük devrimin farkına varamayan kadınlar; cumhuriyet öncesinde ne yazık ki cariye konumunda idiler.
Kemal Atatürk, Medeni Kanun'u çıkartarak; eğitimi aklileştirip din ekseninden çıkartarak; karma okullarla kızları ve oğlanları aynı çatı altına alarak; kadına da seçme ve seçilme hakkı vererek; kadınlarımızın hayal bile edemeyecekleri haklar sağladı onlara.
Ama görmekteyiz ki; erkeğe cariye olmayı varlığının bir parçası haline getirmiş bazı kadınlar; bu milletin kadınlarına bunca hakkı sağlayan büyük Atatürk'e düşmanlar.
Düşmanlar; çünkü bunlar görünüşte mini etekli bile olsalar; beyinlerini çarşaf içine sokmuş; kafes arkasına hapsetmişler. Bunlar erkeği efendi; kendilerini köle (cariye) gibi görmekten mutlu oldukları için bu düzeni yıkan Atatürk'e karşı, bilinçaltlarında derin bir düşmanlık duyuyorlar. Bu hasta ruhlular, maddiyatçı da olduklarından üç para uğruna kolayca benliklerini satabiliyorlar.
İKTİDARIN ATATÜRK'E DÖNÜŞÜ
Bu öğretilmiş müfteriler; Atatürk'ü kötülerken bugünkü iktidara da göz kırpıyorlar. Zannediyorlar ki hala muhalefetteki eski Milli Görüş çizgisiyle karşı karşıyalar. Halbuki o çizgi değişerek iktidara geldi. Onlar da; Atatürk'ün bu milletin harcı olduğunu gördüler. Dün Başbakan Erdoğan da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu yönde konuştular.
Başbakan'ın her konuşmasını sonuna kadar veren 'Yandaş Televizyonlar' ne hikmetse bu konuşmaları yayımlamadılar. Bunlar da şu cariye ruhlu kadınların denizinde kulaç atıyorlar hala.
Lakin; 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan Başbakan Erdoğan; Atatürk'e karşı gözüken bir ismin halk tarafından seçilmeyeceğini biliyor. Bu yüzden çok doğru bir biçimde Gazi'ye sahip çıkıyor.
Zaten Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinin; çok yüksek ve ileri bir görüşlülükle çağdaşlık olarak tespit edilmiş olması da her siyasi çizginin kendisini orada bulabileceği bir geniş kanal oluşturmuştur.
Bu yüzden; bazı kanallarda el altından yürütülen Atatürk düşmanlığının buna alet olan çıkarcı isimlerin sonu yaklaşıyor.
Yakında; Atatürk'e diktatör diyen cariye ruhlu öğretilmiş müfterilerin O'nu övmeye başladığını görürseniz şaşırmayın.
***
Başbakan Erdoğan; Cumhurbaşkanı Gül, hatta Bülent Arınç bile Atatürk'ü överken; hala bu konuda görüş belirtemeyen bir isim var: Fethullah Gülen!
Sayın Gülen acaba Mustafa Kemal Paşa için ne düşünüyor? Hala kendisine mal edilen eski görüşler mi geçerli cemaat arasında? Sayın Erdoğan'ın ve Sayın Gül'ün bu yaklaşımını beğeniyor mu yoksa eleştiriyor mu? Veya yöneticilerimizin bu görüşlerini çevresine; 'Zaruretten kaynaklanan takıyye' olarak mı gösteriyor?
Türkiye'nin normalleşmesi açısından bu sorunun sarih cevabına ihtiyaç var.
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder