Tokat gibi bir ileti geldi. İleti bana, ancak tokat...
Gönderilen ileti, aslında yazılan bir mektup, Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyelerine... Yazan Emekli öğretmen Albay Candan Yıldızhan...
Mektup şöyle:
"Sayın Başkan ve üyeler;
Türk Adalet Sisteminin en tepesinde yer alan hukuk insanları olarak hepiniz de bilirsiniz ki, 'geciken adalet, adalet değildir'...
... Yaklaşık 35 aydır mahkemeniz kaleminde bekletilen Yzb. Murat EREN dosyasını mahkemeniz, hiç değilse bu ay içinde gündemine alıp, karara bağlamalıdır...
Eminim ki mahkeme heyetini teşkil eden başkan ve bir çok üye şu günlerde oruç tutmaktadırlar...
Bilmenizi isterim ki; gecikmekte olan adaletiniz nedeni ile, her geçen gün; onu beklemekte olan yakınlarının ve adaletin tecellisini bekleyen milyonların gözlerinin içine baka baka Yzb. EREN'in hakkını yemiş olacaksınız..!
Orucunuz Hak nezdinde kabul, Ramazanınız mübarek olsun....
Hürmetlerimle.
Candan YILDIZHAN
Murat Eren'i bir anımsayalım.
O Türk Silahlı Kuvvetlerinin onurlu bir subayı iken başına gelmedik iş kalmayan bir Pilot Yüzbaşı...
31 Mayıs 2006'da dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cüneyt Zapsu'ya suikast iddiasıyla tutuklanana kadar eşi ve çocuğu ile mutlu bire yaşam sürüyor, devletine hizmet ediyordu.
Sonrasında ise felaketler üst üste gelecekti...
Yüzbaşı Eren tam 3 ay 22 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilecek, iktidara yakın gazetelerde çıkan bazı haberler nedeniyle TSK ile ilişkisi YAŞ kararıyla kesilecekti.
Eren, Pilottu, özel bir havayolu şirketinde iş bulabilirdi. Ne var ki, havayolu şirketleri de iş vermeyince, Murat Eren pazarcılık yapacak, su, çay, simit satarak yaşamını sürdürürken, eşinden ayrılacak, annesini kanserden yitirecek, hayatı alt-üst olacaktı.
Başbakan Erdoğan'a suikast iddiasından 2012 yılında beraat edecek, ancak dertleri bitmeyecekti.
Hakkında açılan başka davalar da bulunan Eren, “devlet güvenliğine ilişkin belgeleri açıklamak” iddiasıyla askeri mahkemede yargılandığı davada ceza alacak, ceza Nisan 2013’de Askeri Yargıtay tarafından onanacaktı.
Eren'in evinde bulunduğu iddia edilen en önemli delil olarak gösterilen "CD'ye imza attırılmadığı, imajının alınmadığı" ortaya çıkarılmasına rağmen 5 yıl hapse mahkum edilecek ve yeniden hapse atılacaktı.
20 ay sonra denetimli serbestlikle serbest bırakılan Eren, bu kez, 2012 yılında patlayıcı madde bulundurmak suçlaması ile Ankara 11'inci Özel Yetkili Mahkemesi tarafından verilen cezası 2015 Ocak ayında onanınca yeniden hapse atılacaktı.
Bilirkişi raporu, evinde bulunan maddenin patlayıcı özelliği bulunmadığı, bu malzemenin eğitim amaçlı kullanıldığı yolundaki rapor da hakimleri ikna etmeye yetmeyecekti.
Murat Eren'in aylardır gözü kulağı Anayasa Mahkemesinde. Çünkü, avukatları davayı AYM'ye taşıdılar, bir sonuç beklemeye başladılar.
Anayasa Mahkemesi hala neyi bekliyor? Konuyu ele almak bu denli zor mu?
Kumpas davalarını anımsayalım. Hemen tümünde sanıklar beraat etti. Sanıkların da AYM kararına dayanarak özgürlüğüne kavuşturuldular. Bu davaları. Savcıları hakimler şimdilerde sanık...
Eren'in avukatlarının delillerle ilgili iddiaları doğru ise,- ki bilirkişi raporları var- bu ülkenin yetiştirdiği bir yiğit adama, vatansevere yazık olmayacak mı?
AYM'nin Candan Yıldızhan'ın feryadına, Murat Eren'in adalet bekleyişine kulak tıkamayıp, davayı bir an önce ele alacağını ummak hayalperestlik mi?
Gerçekten bilemiyorum, bilemiyorum!
Nahit Duru abcgazetesi
Yorum Gönder