Ahlaksız rejimler, ahlaksız bakış açılarından güç ve destek alırlar. Böyle bir bakış açısı, sadece akıl ve izanı dışlamaz, vicdanı da dışlar. Vicdanın dışlanması ise, ahlaksızlığın söylemden eyleme evrilmesi demektir. İşte bu tam çürümüşlüktür.
Akıl, izan ve vicdan dışlanıp da rejim ahlaksızlaşınca, tüm kurumlar ve insani değerler bu çürümüşlükten payına düşeni alır. Böyle bir çürümüşlükten saltanat umanların, kadına ortaçağ-bedevi ilkelliğiyle bakıyor olmalarından daha doğal ne olabilir ki!
*
İleri demokrasi diyerek boşaltılan her kavramın içi ilkellikten, hurafeden, karanlıktan, yana her ne var ise takiyye zihniyetiyle doldurup halk aldatılmaktaysa, üstelik bu aldatmaya binbir kutsiyet katılmaktaysa çürümüşlük kokuşmaya başlamış demektir.
Bunca yalanın, bunca, kandırmacanın amacı kurulu saltanatın sürdürülmek istenmesinden öte ne olabilir?
Yeni pisliklerin ortaya dökülmesinin önlenmesi adına halkın düşüncelerine set çekilip zihinlerin meşgul edilmesinden öte ne aça taşıyabilir?!... Demezler mi adama;
Utanmıyorsan kadından, bari en yakınındakilerden utan!...
Kadına mirastan yarım pay verilmesi…
İki kadının tanıklığının tek erkeğe denk sayılması,
Evli kadının üstüne 2-3-5 kuma alınması…
Üç “boşol” ile kadının boşa çıkarılması,
Kadının yüz karası, erkeğin elinin kınası… ilekelliklerine eklenen “yarım” nitelemesinin lekesini temizleyecek bir kimyasal üretilmedi henüz. Ve üretilemez de!.…
Binbir özür, yüzbin tövbe de temizlemez bu lekeyi.
Bu lekeli söylev, kutsi, ilahi, ahiri kaynaklardan alınarak söylenmiş olamaz. Zira hiçbir ilahi güç kendi yarattığı nesnenin bu denli aşağılanmasını göze almış olamaz!...
O ilahi güç bu sözü olsa olsa; her sözünü fetva sanan arap ilkelliğinden kalma bir zavallının, hezeyanı olarak görür.
Ve o ilahi güç de ister kadının tahtın ayakları altından kurtarılmasını.
O ilahi güç de; saltanat ihtirası ile dünyaya kadının bacakları arasından bakılıyor olmasından rahatsızlık duyuyor olmalı!..
*
Bedeni kadının özelidir. Kadının özeline el uzatmak da dil uzatmak da gasptır; hırsızlıktır. Hırsızlığı kendisine hak sayan rejim ahlaksızdır. Her kim ki bu ahlaksız rejimden yanadır, kula kulluğu – kısaca köleliği - gönüllü kabullenmiş demektir.
Sözümün burası özellikle cahiliye döneminde bırakılmayı içine sindirebilen kadınlaradır:
Ya karşı durur onur ve iffetinizin yanında özgülüğünüze kavuşursunuz…
İnsan olmaktan doğan haklarınıza sahip çıkar ahlaksız rejime karşı durursunuz…
Ya da “yarım” sıfatınızı, tamamlamak adına bir uçkur sevdalısının ikinci, üçüncü … beşinci eşi olur, evinizde oturur, talimatlarla çocuk doğurursunuz.
Hırsızların ahlakına boyun eğer kula kul olursunuz. İşte o gün siz de; hareme okul der savunursunuz. Cennet de bonusunuz olur, avunursunuz!..
*
Hırsız rejim, kadını da kadından çalmıştır. Size de sadece “yarım” sıfatı kalmıştır.
Oysa; ahlakın kalesi ve abidesidir Cumhuriyet.
Ve Cumhuriyet; kadını kirli ve ahlaksız siyasetin ve siyasetçinin çöplüğünden çekip çıkaran rejimin adıdır. Kadını eşit yurttaş olarak keşfetmektir Cumhuriyet. Kadın yoksa ya da aşağılanıyorsa insanlık yoktur diyen rejimin adıdır Cumhuriyet.
Toplumda kadına yer yoksa sevgi yoktur, saygı yoktur, hoşgörü yoktur.
Toplumu ayakta tutacak olan, ortaçağ zihniyetinin çürümüş ahlakçı ve çıkarcı hakimiyeti değil, Cumhuriyetin, laik sisteminin sosyal hukuk devleti olma özlemidir.
Cumhuriyetin özlenen erdemine kavuşması ancak ve ancak ilkel “Yarım” beyinlerden kurtarılmasıyla sağlanacaktır.
Ha gayret!...
Tırnağınla işle can toprağını..
Gözyaşınla değil, alınterinle sula,
Bırakma, ayrık otları sarmasın,
Bin-bir emekle..gayretle… yürekle ekilen,
Cumhuriyet ve bağımsızlık tohumlarını…
Bereketli topraktır yürek..
Ha gayret!...
Muhtaç olduğun tek kudret;
İhanet içindekiler kadar cesaret!...
*
Ha gayret!...
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci
Mehmethalilarik@gmail.com
07.06.2016
Yorum Gönder