Aday adaylarına uyarılar: “Seni düşmanların değil bir dostun vuracaktır”
Önce şu gerçeği bilmenizde yarar var; “Paranız ve zamanınız bol değilse, sakın aday adaylığına soyunmayın. Havanızı alırısınız…” Partiler önceliği, bilgi, kalite, projeye değil genellikle para saçanlara verir.
Yerel seçimler 2014 yılının Mart ayında yapılacak. Tanıdığım birçok isim demokratik haklarını kullanarak aday adayı oldular. En büyük çekişme ise CHP'de var. Birçok il ve ilçenin yerel gazetelerinde yazıyorum. Buralarda aday adayı olan CHP'lilerin haddi hesabı yok. Aday adayı zenginliği güzel, ama belden aşağı vuruşların, yüze gülüp, arkadan iş çevirmenin ve gruplaşmaların artarak sürmesi ise bir o kadar kötü.
Hemen her siyasi partiden Milletvekili, belediye başkanı ya da belediye meclis üyesi olarak görev yapan arkadaşım var. Aynı şekilde il, ilçe ve belde başkanı olan arkadaşlarım da var.
Uzmanlık alanlarımı bilen arkadaşlarım benden yardım istediklerinde çok sevinirim. Saadet Partilisinden, MHP'lisine, CHP'lisinden, DSP'lisine hemen her partiden arkadaşlarıma yardımcı olmaktan mutluluk duyarım. Ama bu sıralar gelen yoğun talepler, yardım kapasitemi çoktan aşmış durumda. Beni en çok rahatsız eden ise hakkında destek yazısı yazmamı isteyen aday adayları. Ben, “Etik olmaz” dedikçe, “Yemişim etiğini” diye söze başlayanlarla ilişkimi geçici olarak kesiyorum.
Bu yazıyı, siyasette önüne hedef koymuş, yerel seçimlerde Belediye Başkanı ya da Belediye Meclisi üyesi olmaya niyetlenmiş insanlara naçizane önerilerde ve uyarılarda bulunmak amacıyla kaleme aldım.
Çok sık duyup okuduğumuz sözlerdendir; “Doğum ve Ölüm” Peki, “Yaşam” bunun neresinde diye düşündünüz mü hiç? Ortadaki “Ve” var ya “Ve”… İşte 2 harften oluşan, o kısacık “Ve”, yaşamdır. Kimileri bu 2 harfin içine, her türlü engellemeye, ayak oyununa, zorluğa direnerek onurlu, gururlu, başarılı, ahlaklı ve eserlerle dolu bir yaşam sığdırır. Kimileri ise yalanın, dolanın, iftiranın, dedikodunun, yağcılığın, ahlaksızlığın egemen olduğu sefil bir hayat. Siyaset dünyası da bu durumun örnekleriyle doludur.
Siyasete soyunmuş ya da aktif siyaset yapan insanları değerlendirirken, gruplaşmaları, ayrışmaları anlamaya çalışırken, lütfen bir kez de şu sözü dikkate alın;
“İnsanları son tahlilde bir araya getiren karakterleridir….” Anlayacağınız, iyiler de kötüler de boşuna bir araya gelmez.
Unutmayın ki siyaset ekip işidir. Kişinin tek başına ulaşabileceği yer bellidir. Bu nedenle önceliği bir ekip kurmaya vermek gerekir. Ekibinizi kurmayı düşündüğünüzde, 1) Sizinle konuşurken gözlerini kaçıranlara “DİKKAT EDİN” ve onlarla yakınlaşmayın, 2) Başka yerlere bakanlardan “SAKININ” ve onlara sakın sırtınızı dönmeyin, 3) Yere bakanlardan ise “KAÇIN” ve ilişkinizi hemen kesin. Siyasette bunların ne denli önemli uyarılar olduğunu, kaba bir tabirdir, ama kazıklandığınızda anlarsınız.
“Liyakate” değil de Sadakate” önem verdiğiniz sürece siyasette çevreniz sadece yağcılarla çevrilir. Siyasi partilerde ise üzülerek söylüyorum, maalesef bu durum egemendir. Verilen makamı kalitesi ile değil abartılı sadakat gösterileriyle işgal edenlerin, partilerine hiçbir katkısı olmaz. Bunu, onları o makamlara getirenler de çok iyi bilmektedir. Kısacası “Ayakların baş olması” hâkim anlayıştır ülkemiz siyasetinde.
Bu nedenle, “Ayakların baş olduğu her yer batar. Yanlış bir hayat asla doğru yaşanamaz. Geçmişin doğruları bugünün yanlışları olabilir. Bunu anlamayanlar ise hep geri kalacaktır” sözlerini de asla unutmayın. Hatta mümkünse bir kâğıda yazıp günde birkaç kez okuyun.
Gerek aday adaylığı gerekse adaylığınızın onaylandığı dönemde yürüteceğiniz seçim çalışmaları ve katılacağınız kampanyalar sırasında ilgi göreceğiniz gibi tepkiler de alacaksınız. Siyasetteki en önemli sınavlardan biri de, alacağınız tepkiler karşısında takınacağınız tavırdır. Kızmadan, köpürmeden, soğukkanlılığı kaybetmeden yolunuza devam etmek için lütfen şu meşhur uyarıyı hiç aklınızdan çıkarmayın; “Cehalet çirkefleştirir insanları. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir yanıtım mutlaka bulunur. Ama bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye…” Dediğim gibi bu sözleri aklınızdan çıkarmayın, ama duyulacak şekilde yüksek sesle de söylemeyin.
Gelelim en önemlisine. Rakip partilerdeki adaylardan korkmanıza gerek yok. Çünkü zaten onlar, adı üstünde, Rakip. Asıl dikkat etmeniz gereken, kendi partinizdeki, genellikle saman altından su yürüten, beklenmedik darbeler vurabilecek ve kendilerini iyi gizleyen rakiplerinizdir.
Parti içinde herkes birbirine rol keser. “Kim aday olarak belirlenirse, onunla çalışırım” sözü çok büyük bir oranda palavradır. Böyle konuşanların büyük bir bölümü, bırakın destek olmayı, adaylığı kesinleşenin arkasından bin türlü ayak oyunu çevirecektir. Ayrıca tür insanlar aday adaylığı sırasında çevresine topladığı gücü pazarlık unsuru yaparak, belediye meclisi üyeliği başta olmak üzere bir takım siyasi gelecek hesaplarını çoktan hazırlamıştır.
Çok sevdiğim sözlerden biri bu durumu açıklar, “Birçok dostunun içinde, mutlaka düşmanların da olacaktır. Ama onlardan korkma. Çünkü seni büyük bir ihtimalle düşmanların değil bir dostun vuracaktır…”
Devamı haftaya….
Yerel seçimler 2014 yılının Mart ayında yapılacak. Tanıdığım birçok isim demokratik haklarını kullanarak aday adayı oldular. En büyük çekişme ise CHP'de var. Birçok il ve ilçenin yerel gazetelerinde yazıyorum. Buralarda aday adayı olan CHP'lilerin haddi hesabı yok. Aday adayı zenginliği güzel, ama belden aşağı vuruşların, yüze gülüp, arkadan iş çevirmenin ve gruplaşmaların artarak sürmesi ise bir o kadar kötü.
Hemen her siyasi partiden Milletvekili, belediye başkanı ya da belediye meclis üyesi olarak görev yapan arkadaşım var. Aynı şekilde il, ilçe ve belde başkanı olan arkadaşlarım da var.
Uzmanlık alanlarımı bilen arkadaşlarım benden yardım istediklerinde çok sevinirim. Saadet Partilisinden, MHP'lisine, CHP'lisinden, DSP'lisine hemen her partiden arkadaşlarıma yardımcı olmaktan mutluluk duyarım. Ama bu sıralar gelen yoğun talepler, yardım kapasitemi çoktan aşmış durumda. Beni en çok rahatsız eden ise hakkında destek yazısı yazmamı isteyen aday adayları. Ben, “Etik olmaz” dedikçe, “Yemişim etiğini” diye söze başlayanlarla ilişkimi geçici olarak kesiyorum.
Bu yazıyı, siyasette önüne hedef koymuş, yerel seçimlerde Belediye Başkanı ya da Belediye Meclisi üyesi olmaya niyetlenmiş insanlara naçizane önerilerde ve uyarılarda bulunmak amacıyla kaleme aldım.
Çok sık duyup okuduğumuz sözlerdendir; “Doğum ve Ölüm” Peki, “Yaşam” bunun neresinde diye düşündünüz mü hiç? Ortadaki “Ve” var ya “Ve”… İşte 2 harften oluşan, o kısacık “Ve”, yaşamdır. Kimileri bu 2 harfin içine, her türlü engellemeye, ayak oyununa, zorluğa direnerek onurlu, gururlu, başarılı, ahlaklı ve eserlerle dolu bir yaşam sığdırır. Kimileri ise yalanın, dolanın, iftiranın, dedikodunun, yağcılığın, ahlaksızlığın egemen olduğu sefil bir hayat. Siyaset dünyası da bu durumun örnekleriyle doludur.
Siyasete soyunmuş ya da aktif siyaset yapan insanları değerlendirirken, gruplaşmaları, ayrışmaları anlamaya çalışırken, lütfen bir kez de şu sözü dikkate alın;
“İnsanları son tahlilde bir araya getiren karakterleridir….” Anlayacağınız, iyiler de kötüler de boşuna bir araya gelmez.
Unutmayın ki siyaset ekip işidir. Kişinin tek başına ulaşabileceği yer bellidir. Bu nedenle önceliği bir ekip kurmaya vermek gerekir. Ekibinizi kurmayı düşündüğünüzde, 1) Sizinle konuşurken gözlerini kaçıranlara “DİKKAT EDİN” ve onlarla yakınlaşmayın, 2) Başka yerlere bakanlardan “SAKININ” ve onlara sakın sırtınızı dönmeyin, 3) Yere bakanlardan ise “KAÇIN” ve ilişkinizi hemen kesin. Siyasette bunların ne denli önemli uyarılar olduğunu, kaba bir tabirdir, ama kazıklandığınızda anlarsınız.
“Liyakate” değil de Sadakate” önem verdiğiniz sürece siyasette çevreniz sadece yağcılarla çevrilir. Siyasi partilerde ise üzülerek söylüyorum, maalesef bu durum egemendir. Verilen makamı kalitesi ile değil abartılı sadakat gösterileriyle işgal edenlerin, partilerine hiçbir katkısı olmaz. Bunu, onları o makamlara getirenler de çok iyi bilmektedir. Kısacası “Ayakların baş olması” hâkim anlayıştır ülkemiz siyasetinde.
Bu nedenle, “Ayakların baş olduğu her yer batar. Yanlış bir hayat asla doğru yaşanamaz. Geçmişin doğruları bugünün yanlışları olabilir. Bunu anlamayanlar ise hep geri kalacaktır” sözlerini de asla unutmayın. Hatta mümkünse bir kâğıda yazıp günde birkaç kez okuyun.
Gerek aday adaylığı gerekse adaylığınızın onaylandığı dönemde yürüteceğiniz seçim çalışmaları ve katılacağınız kampanyalar sırasında ilgi göreceğiniz gibi tepkiler de alacaksınız. Siyasetteki en önemli sınavlardan biri de, alacağınız tepkiler karşısında takınacağınız tavırdır. Kızmadan, köpürmeden, soğukkanlılığı kaybetmeden yolunuza devam etmek için lütfen şu meşhur uyarıyı hiç aklınızdan çıkarmayın; “Cehalet çirkefleştirir insanları. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir yanıtım mutlaka bulunur. Ama bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye…” Dediğim gibi bu sözleri aklınızdan çıkarmayın, ama duyulacak şekilde yüksek sesle de söylemeyin.
Gelelim en önemlisine. Rakip partilerdeki adaylardan korkmanıza gerek yok. Çünkü zaten onlar, adı üstünde, Rakip. Asıl dikkat etmeniz gereken, kendi partinizdeki, genellikle saman altından su yürüten, beklenmedik darbeler vurabilecek ve kendilerini iyi gizleyen rakiplerinizdir.
Parti içinde herkes birbirine rol keser. “Kim aday olarak belirlenirse, onunla çalışırım” sözü çok büyük bir oranda palavradır. Böyle konuşanların büyük bir bölümü, bırakın destek olmayı, adaylığı kesinleşenin arkasından bin türlü ayak oyunu çevirecektir. Ayrıca tür insanlar aday adaylığı sırasında çevresine topladığı gücü pazarlık unsuru yaparak, belediye meclisi üyeliği başta olmak üzere bir takım siyasi gelecek hesaplarını çoktan hazırlamıştır.
Çok sevdiğim sözlerden biri bu durumu açıklar, “Birçok dostunun içinde, mutlaka düşmanların da olacaktır. Ama onlardan korkma. Çünkü seni büyük bir ihtimalle düşmanların değil bir dostun vuracaktır…”
Devamı haftaya….