Bu kadar cahil, bu kadar ehliyetsiz, dirayetsiz,
basiretsiz bir iktidara Türkiye değil, dünyanın hiçbir ülkesinde tanık
olunmuyor.
Neye ellerini attılarsa berbat etti, işin cılkını çıkardılar.
- Eğer ünlü “hababam sınıfı” öğrencilerinden oluşan bir hükümet olsaydı;
Bu kadar hata yapmazdı.
İç ve dış odaklı bir şer plan uyarınca “Türk düşmanlarının ekmeğine yağ
sürercesine” kendi milli ordusunu çökertecek kadar aklını yitirmez,
sıkışınca cemaat kumpas yaptı diye tüm suçu “besleyip, büyüttükleri,
tetikçi olarak kullandıkları” cemaatin üzerine atmazdı.
Dünyada eşi görülmemiş 17-25’de rüşvet ve hırsızlıkları suçüstü
yakalanınca cemaat darbe yaptı hokkabazlığıyla işin içinden sıyrılmazdı.
- Eğer 23 Nisan Bayramı’nda çocuklardan oluşturulan bir hükümet olsaydı;
En azından çocuklar hile, hurda bilmez.
İmam-molla eğitimi ve kindar-dindar bir gençlik yetiştirilmesine izin
vermezdi. 300 bin öğretmeni sokakta bırakmaz, ortaokul çocuklarına
türban taktırmaz, 13-14 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilmesine
şiddetle karşı çıkar, kadına, “annelerine“ yapılan şiddeti lanetler,
IŞİD vari zulümler için kıyametler koparırlardı.
- Eğer bir kahvehaneden 30 kişi getirtilip, bir hükümet kurdurulsaydı;
Ortadoğu lideri olmak sevdasıyla Sünni terör örgütlerini silahlandırarak
bölgedeki Şii yönetimleri yok edip, Sünnileri egemen kılma amacıyla
bölgeyi ve Türkiye’yi ateşe atma eblehliğini göstermezdi.
Ülke “himmete muhtaç bir dede” halindeyken 2,5 milyon Suriyeliyi davet
edip, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik hayatını felce uğratma
akılsızlığına düşmezdi.
Vatanını bu denli yolsuzluklar, hainlikler, ülkesi haline getiren bir iktidarı tarih yazmıyor.
* * *
Sınırları aşan bir yabancı uçağın düşürülmesi uluslararası angajman
kuralıdır. Ancak düşürmek farz değildir. O uçağın ülkenize yönelik bir
taciz ya da saldırı niyetli olup, olmadığına bakılır, kötü niyetli
değil, dost bir ülke ise kendi savaş uçaklarımızı gönderir o uçak ikaz
edilerek, savuşturulur ya da diplomatik olarak bir protesto ültimatomu
verilir.
Siz eğer bunları yapmayıp, sırf Esad rejimine sahip çıkıyor diye uçağı
düşürür, kendi halkınıza da hamasi nutukları çekerek hâlâ akıl almaz bir
şekilde Esad saplantısından kurtulamazsanız karşı tarafa koz verir,
bunun bedelininde ağır ödenmesine neden olursunuz.
Davutoğlu, (sanki kendisinin inisiyatifi varmış gibi) “uçağı düşürme
emrini ben verdim” diyor. AKP hükümeti tüm komşularıyla hatta dünyayla
düşman olma zilletine düşüyor. Bir tek Rusya kalmıştı onunla da “savaşın
eşiğine gelmek” hangi akıl, mantık ve basiretin gereğidir? Adamı “sen
bunları neyin uğruna yapıyor, neden ülkeni ateşe atıyorsun” diye
sorgularlar.
Kendi yaptıklarını başkasına mal etme, “Ey” ya da “Van Münit” yöntemleri
herkese sökmez. Birileri artık sus demezse ateşe atılan biz olacağız.
Şimdi hem kabadayılığa toz kondurmuyor, hem de Putin’le görüşmek için yalvar, yakar oluyorlar. Bunu daha önce düşünmeliydiniz.
* * *
Türkiye’nin Rusya’yla çatışması tam bir idrak özürlülüğüdür.
Türkmenlere sahip çıkma iddiası “terör örgütlerine gönderilen silahların
örtbas edilmesi” hinliğinden ibarettir. Tuğrul Türkeş “o silahları
vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu” diye yemin ediyor. Ne var
ki bunları haber yapan, TIR’lar içindeki silahların kime gittiğini
belgeleriyle yayınlayan Can Dündar ve Erdem Gül hapishaneyi boyluyor.
Türk turizmini Rusya ayakta tutuyor. Rusya’dan Türkiye’ye yılda 4,5-5
milyon turist geliyor. Sadece Rusların ağırlıkta olduğu Antalya
turizminden Türkiye’ye yılda 13-14 milyar dolar para geliyor. 3-4 milyon
insan turizmden geçiniyor. Türk müteahhitleri Rusya’da milyarlarca
dolarlık işler yapıyor. 12 bin Türk işçisi Rusya’da çalışıyor. Gıda
ihracatımızın başında Rusya geliyor. Doğalgazın yüzde 70’ini Rusya’dan
alıyoruz.
Durduk yerde kendimize düşman ettiğimiz Rusya artık Kuzey Suriye sınırlarına füzeler yerleştiriyor.
Şimdi sormak lazım; hiç yoktan arı kovanına çomak sokmak neyin nesidir?
Buna akıl tutulması da denemez. Akıl eğer varsa tutukluk yapar.
Kemal Baytaş / SÖZCÜ
Yorum Gönder